Her geçen gün değişen, takibinde zorlandığımız gündem yoğunluğu ve ne kadar kanıksamış da olsak hayretimizi diri tutmayı başaran olaylarla geçip giden günlerden, yarına ne taşıyacağız merak ederim hep. Bunu düşünürken şu da hemen aklıma gelir; siyasi kavgalar, çekişmeler, oyunlar, dünyadaki mezalim, suskunluğumuz…
Bunlar hep var, biliyoruz ki hep olacak. Bunları taşımamıza gerek yok çünkü o gün de yine ve maalesef yaşanacak. Sonu gelmez bir nefretle yoğrulmuş köksüz ülkeler bizi değilse de kardeşimizi kırmayı sürdürecek. Biz o sırada nerede olacağız? Ne yapıyor olacağız?
Öngörmek çok da zor değil, şimdi nerede ve ne yapıyorsak kuvvetle muhtemeldir ki aynısını.
Dün gibi, bugün gibi yarın da mezalimin süreceğini söylemek iç karartıcı görünse de aslında birden fazla sınavı aynı anda yapan bir tarihsel süreci simgeler. Filistin deyince acıyan bir yer varsa içimizde, Arakan deyince neler olduğunu unutamıyorsak, Doğu Guta'yı da böyle kahreden haberlerle hatırlayacağız. Zalim elindeki yahut arkasındaki maddi güçle gücünün yetebileceği bir mazlum toprağı gözüne kestirir. - Kaldı ki bu toprağı çok uzakta aramasına bazen gerek bile kalmaz, kendi yaşadığı coğrafyaya da zalimdir zalim olan- Asar keser sömürür, üstüne bir de dünyaya demokrasi dersi verir. Mazlum, ne yana bakacağını şaşırmış vaziyette yılana dahi olsa sarılacak hale gelmiştir. Peki bu denklemde zalim veya mazlum olmayanlar nerede durur? Tam da şuan sizin olduğunuz yerde. Koltuğunuzda, evinizde, masanızda, sokağınızda. Denklemin mazlum tarafında bulunmadığımıza şükretmekten çok, zalim olmadığımıza şükretmek lazım.
Zalimin ve zalimle iş tutanın, bizi gayet iyi tanıyıp mezalimine devam etmek için kendine sivilleri kalkan ederek bizi eli kolu bağlı bırakışını vakur karşılamak yanlış olmaz. Düşman bizi tanıyor. E iyi kötü biz de düşmanı tanıyoruz. Kim-ler olduğunu biliyoruz. Kimin yanında durduğumuzu biliyoruz. Unutulmamalı ki bu yalnız mazlumun değil tüm dünyanın sınavıdır.
Bir başına da kalınsa yürünecek bazı yollar vardır. Bu bir başınalıkta, demokrasinin canı cehenneme!(*)
(*Bir sonraki yazıda
sebepleriyle izah edilecektir.)