Deniz Ağacı Yaman Koray'ın şimdiye kadar okuduğum beşinci kitabı. 1962 yılında Remzi Kitabevi tarafından basılmış. Fotoğrafta görmüş olduğunuz nüsha ilk baskıdan. Daha önce de altını çizmiştim, Yaman Koray kitapları günümüzde basılmıyor.
Kitabı alabilmek için koleksiyoner ve okurların ya sahafları ya da internet sayfalarını deşmesi gerekiyor. Bu durum keyifli olduğu kadar maddi anlamda fedakârlık gerektiren bir uğraş.
Yaman Koray'ın tam anlamıyla benzersiz bir hayat hikayesi var. 71 yıllık yaşamına altı evlilik, sekiz çocuk sığdırmış. Denizci, yazar, bana göre değeri bilinmemiş bir filozof. Vefat ettiğinde çocuklarının en büyüğü 47 yaşında en küçüğü 8 aylıkmış varın arasını siz doldurun.
Bilirsiniz kitap iyiyse sayfalar ilerledikçe hayata kahramanın gözlerinden bakmaya başlarsınız, siz istemeseniz de kendiliğinden olan bir şeydir bu. Ardından son sayfaya kadar savrulursunuz. Benim savruluşum üç gün 551 sayfa sürdü.
Osman ve Ahmet'le beraber her sabah kılıca çıktım bu defa. Sabahın köründe uyandım, denizde yıkadım yüzümü. Umutsuz günlerimiz, kayığımız Kısmetimi ağlayarak baştankara ettiğimiz ve sevinç göz yaşları ile eve döndüğümüz oldu. Bir defasında 157 kilo gelen bir kılıç yakaladık. Zıpkını yedikten sonra 600 kulaçta sabaha kadar bekledi, Ahmet'le beraber ben de bekledim!
1960 yılının nisan ayının ilk günleri başlıyor hikâye, 27 Mayıs 1960 ihtilaline kadar devam ediyor. Demokrat Parti dönemi. O dönem Türkiye'sinde yaşanan olayların küçük bir balıkçı köyüne nasıl yansıdığını okuyoruz.
Marmara Adasında Marmara'da geçiyor hikâye. Mudanya'da gittiğimiz balıkçının adı olan Kalemi Çınarlı'nın eski adıymış meğer!
Bir de Silivrili bir karakter var. Zabıt Kâtibi Osman Efendi. Kapıdağ Yarımadasına canlı yemle sinarit tutmayı öğreten adam.
Bu isme daha önce yine Yaman Koray'ın Gelin Taşı adlı romanında da rastlamıştım. Merak ettim internette dolaştım, herhangi bir bilgiye ulaşamayınca saatin kaç olduğuna bakmadan Hulusi Üstün'e mesaj attım. O da bilmiyormuş. “Bizim eskiler bilir” dedi. Dediği gibi eskiler hatırlıyorsa Zabıt Kâtibi Osman Efendi'nin hikayesini yazmasını rica ettim.
İyiler ve kötülerin savaşı da var romanda. İyiler ve kötüler ne zaman savaşmıyor ki.
Yine iyiler zayıf, yine kötüler güçlü!
Ne yalan söyleyeyim kitabın bazı bölümlerinde Fuat reis ve oğlu Aziz'e sesli sövdüm! Arkadaş bu kadar kötü olur insan yahu. Daha doğrusu insanlıktan bu kadar mı çıkar?
Uzatmadan Yaman Koray'ın sözleriyle bağlıyayım yazıyı
“Sabırsız adam bir haset adam iki balık alamaz!”