Geçtİğİmİz hafta içinde Silivri'ye 20 km mesafede, Marmara denizi merkezli ilk açıklamalara göre 5.8 şiddetinde bir deprem yaşandı. Konu sadece Silivri değil, tüm İstanbul hatta Marmara bölgesinde de hissedilen bu deprem büyük korkuya neden oldu. Allah CC bu tür afetlerden ve musibetlerden ülkemizi muhafaza etsin.
***
Kurumlardan yapılan açıklamaya göre depremin gücü 6 olarak açıklandı. Basında yer alan bir habere göre eğer bu deprem 7,1 olsa idi yaşananların 25 katını görecektik. Bakınız, bu konuyu sümen altı etmeden tekrarlamakta fayda var, çünkü depremler bizim coğrafyamızın bir gerçeğidir, bundan kaçış yok..!
***
Milliyet gazetesi, sayın Güneri Civaoğlu'nun yazısından alıntı yapalım.
“Ortalama ömrü 65 yıl olan Türkiye insanı, 136 milyon yıl önce “Kretase (Tebeşir)” döneminde oluşmaya başlayan ve 54 milyon yıl önce “Eosen (Şafakla Doğan)” döneminde tamamlanan deprem kuşağının kendisine çizdiği yazgıyı paylaştı.
“Eosen”, Yunanca “eos (şafak)” sözcüğünden türemiş.
Yakın dönemin doğuşunu simgeler.. modern memelilerin tümüyle depremlere neden olan sürtüşme halindeki yeryüzü kayaçları bu dönemin olgusudur.
Azor Adaları'ndan başlayan ve Türkiye'de çatallaşan Kuzey Anadolu Fay Hattı Çin'e kadar uzanıyor.. eğer söylentiler doğruysa ve masalsı Atlantis bu kuşak üzerindeki Ege'nin Santorini Adası'ysa...
O uygarlığın yerinde şimdi kapkara ve bir yer altı canavarının ağzı gibi büyük ve derin su var.
Anlatılanlara göre, Santorini'deki Atlantis uygarlığını çok şiddetli bir depremle yutan dev dalgalar, adadaki toprak testileri Mısır sahillerine kadar sürüklemişlerdi.
Yani...İnsanlıkla neredeyse yaşıt olan bir fay hattının tehdidi altında yaşamaktayız. Kaç uygarlık gelmiş geçmiş.. hepsi de hemen hemen 100'er yıllık periyotlarla sarsılmış, büyük korkular geçirmiş, büyük kayıplar vermiş.
“Bulundukları coğrafya ülkelerin ve orada yaşayanların kaderidir” söylemini doğrulayan bir doğa gerçeği bu.
Ne var ki...
Uygarlıkta, bilimde, teknolojide kaydedilen ilerleme doğayla mücadelede insanlığı artık “yenilmeme” noktasına ve bilincine getirmiş bulunmakta.
Örneğin...
PERU, 13 Kasım 1996...7.5 büyüklüğünde ki depremde sadece 11 kişi öldü, 300 kişi yaralandı.
ENDONEZYA, 17 Şubat 1996 ...8 büyüklüğündeki depremde sadece 7 kişi hayatını kaybetti, 18 yaralı.
ŞİLİ, 30 Ağustos 1995...7.8 büyüklüğündeki depremde sadece 3 kişi öldü.
JAPONYA, 4 Ekim 1994...8.2 büyüklüğündeki depremde ölü sayısı sadece 10, yaralı sayısı 206.
JAPONYA/TOKYO, 11 Ekim 1993...7.1 büyüklüğündeki depremde can ve mal kaybı sıfır.
ABD/KALİFORNİYA, 25 Nisan 1992...6.9 büyüklüğündeki depremde can kaybı yok, sadece 45 yaralı.
Türkiye'de ise “7 ve üzeri büyüklükte bir depremde hâlâ 100 binlerce can kaybı olabileceği” ifade ediliyor.
İnsanlıkla yaşıt bir fay hattında uygarlığımız hâlâ bu düzeyde mi?”
***
Devam edelim ve öncelikle geçmiş yıllardan itibaren ülkemizde yaşanan deprem yoğunluğuna bakalım;
• 1990 yılında 344 deprem oluyor.. ve müteakip yıllarda da belirli bir seyir izlemiş.
• 1999 yılında 2101 deprem olmuş ve aynı yıl Adapazarı ve Düzce depremleri ile büyük bir felaket yaşandı.
• 2004 yılında 7682 deprem,
• 2009 yılında 15211 deprem,
• 2011 yılında 29831 deprem,
• 2017 yılında 38287 deprem,
• 2019 yılı -9 ayında- 18185 deprem meydana gelmiştir. (deprem.afad.gov.tr)
Bu konuda Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesine ait resmi bir internet sitesinden de hergün bilgi edinebilirsiniz.. www.koeri.boun.edu.tr
***
Dikkat edilirse yıllara göre depremlerde çok ciddi sayılarda artışlar var.
Bu durum da şu gerçeği görmek lazımdır.. Türkiye bir depremler ülkesidir. Yaşayan nüfusun neredeyse %80'i deprem riski içeren alanlarda ikamet etmektedir ve çalışmaktadır.
Bu nedenle mevcut duruma göre bakılırsa yapı stoklarında çok ciddi sorunlar vardır.. işte son depremde de görüldüğü üzere şehrin orta ve kuzey aksları da bu depremden olumsuz şekilde etkilenmiştir.
***
Basında da yayınlanan son yapılan bir anket çalışmasına göre ise;
• Araştırma şirketi Areda Survey tarafından yapılan İstanbul Deprem Araştırması'na 1.603 kişi katıldı.
• 26 Eylül de yaşanan 5,8'lik depremi hisseden kişi sayısının yüzde 89 olduğu araştırmada daha önce şiddetli bir deprem yaşayanların sayısı yüzde 76 olarak belirlendi. Olası bir deprem için yeterli önlemlerin alındığını düşünenlerin sayısı yüzde 8 iken, olası depreme kendilerinin yeterli önlem aldığını düşünen insan sayısının ise yüzde 21,5.
• Araştırma kapsamında insanların oturdukları evlere güveninin Ağustos ayına göre azaldığı ortaya çıktı.
• Ağustos ayında, oturdukları eve güvenenlerin sayısı yüzde 34,9, kısmen güvenenlerin sayısı yüzde 42, iken; Eylül ayında ise güvenenlerin sayısı yüzde 27,1, kısmen güvenenlerin sayısı ise yüzde 49,7 oldu.
• Bugüne kadar depreme dayanıklılıkla ilgili binalarının kontrol edilip edilmediği sorusunu yüzde 43 hayır olarak cevaplarken, yüzde 26,8 bu soruya evet yanıtını verdi.
• Evi alır ya da kiralarken depreme dayanıklı olup olmadığını araştıranların sayısı yüzde 37,3 iken, araştırmayanların sayısı ise 62,7. Katılımcıların yüzde 41,9'u ise olası bir depremde evlerinin yıkılacağını düşünüyor.
• Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 77,4'ünün deprem anından ne yapacağını bilmediği ortaya çıktı. Acil toplanma alanlarının yerini bilenlerin sayısı yüzde 49,4 iken, bilmeyenlerin sayısı ise yüzde 50,6 olarak belirlendi.
• Araştırmadaki ‘Muhtemel bir depremde hangisinin size ilk olarak yardım edeceğini düşünüyorsunuz?' sorusuna verilen cevaplar da ‘insanların en çok AFAD'a güvendiğini' ortaya koydu. Buna göre, Eylül ayında AFAD'a güvenenlerin sayısı yüzde 50,6, belediyelere güvenenlerin sayısı yüzde 19,7.. Sivil Toplum Kuruluşlarının yardım edeceğini düşünenlerin sayısı yüzde 17 olarak belirlendi.
• Katılımcıların yüzde 50,3'ünün televizyonda ve sosyal medyada görüş bildiren deprem uzmanlarına güvendiği ortaya çıkarken, deprem sonrası en çok kullanılan haber kaynakları ise yüzde 39,4 ile televizyon, yüzde 30 ile sosyal medya, yüzde 26,4 ile internet haber ve yüzde 4 ile yakın çevre oldu.
• Araştırmaya katılanların yüzde 55,3'ü ‘deprem esnasında aklınıza ilk ne geldi?' sorusunu ‘çocuklarım' olarak yanıtladı. Katılımcıların yüzde 23,1'i bu soruya anne-baba-kardeş derken, yüzde 16,7'si eşim, yüzde 3,6'sı evim, yüzde 1,1'i sevgilim, yüzde 0,2'si ise komşum cevabını verdi.
***
Sonuç olarak; insanoğlu, ‘Kader tedbir ister' noktasında olmalıdır. İşin sonucu ve akıbeti ise Takdir-i İlahi'nindir.
İyi haftalar...