Anatolia

Devleşen hayatlar

Hepimiz şehirlerdeki betonarme binalara benzemeye başladık. Kocaman kütleler halindeyiz. Sahip olduğumuz ya da yaşadığımız binalar gibi. Kütleyiz, beden var, bir alan kaplıyoruz ama o kadar.
İşlevselliğimizi sorarsanız o da sınırlı. Ruhlarımız yok bedenlerimiz satılık. Farkında değil misiniz? Etrafımıza bir baktığımızda bizi diğer insanlardan ya da insanları binalardan farklı kılan ne?
Hepimiz bir köşe başına, bir boşluğa tutunmaya çalışıyoruz. Kimimiz 5 katlı, kimimiz 8 katlı, kimimiz 12 katlı yapılarız ve kat yüksekliğimiz arttıkça biz de hayattan koptuğumuzun farkında bile değiliz. Ama bir ahşap, kagir, moloz taş bina öylemi! Kuzguncuk'un bir sokağında halen yaşamını sürdüren evler gibi neden olamıyoruz? Ya da Eskişehir Odun Pazarı'ndaki, Bursa Cumalıkızık'taki evler gibi. Ama akın akın turlar ile bir ya da iki katlı evleri ve bunların sahip olduğu ilçeleri şehirleri görmeye gidiyoruz. Orda ki ruhu, süregelen yaşamı, dokuyu ve ortamı solumak için. Ne ilginç değil mi?! Bu sadece kendi ülkemiz içinde geçerli olan bir şey değil. Yurtdışına çıkan arkadaşlara soruyorum, yurtdışına çıkma sebepleri nelerdir… Oraya gidenler yüzyıllardır kentlilerin kentlerini nasıl koruduklarını görüp ve hayranlıklarını gizlemeyerek ülkelerine geri döndüklerini söylerler... Nedir bizi oralara götüren sebepler hiç düşündünüz mü?
O evlerin yapısal sıcaklığı, cumbaları, renkleri, pencerelerinden hiç eksik olmayan çiçekleri, sokaklarında eksik olmayan sokak sakinleri, komşulukları, kapı önü sohbetleri, misafirperverlikleri, Arnavut kaldırımları, evin geçmişi orada oturanların üçüncü belki dördüncü kuşak oluşları ama halen ilk günkü dokuyu korumaya çalışmalarıdır bizi oraya çeken belki de…
Neden rezidans görmeye gitmeyiz hiç merak edip sordunuz mu kendinize… Ya da oraya giden turlar var mı bildiğiniz?!
Betonarme binalar gibiyiz. Nefes almadan yaşayıp gidiyoruz. Zihinlerimiz betonarme perdeler gibi dışarıdan gelen ışığı ve havayı göremeyecek kadar kör ve hissiyatsız. İş ile ev arasında gidip geliyoruz. Daha büyük daha konforlu, güvenlikli, hizmette maksimum, hazır parklar, oyun alanları, yüzme havuzları, fitness salonları, sauna spa salonları olan yaşama alanlarına sahip siteler veya rezidanslarda oturduğumuzu söyleyip kıymet görmeye çalışıyoruz. Kalabalık binalar içinde yalnız olmadığımızı ifade etmeye çalışıyoruz belki de. Dostumuz yok arkadaşımız yok, tahammülümüz yok çürümüşlüğümüzü ve yalnızlıklarımızı saklar gibiyiz… Sonra da bize benzemeyen evleri ve onların yaşanmışlıklarına duyduğumuz hayranlıkla her yıl onlardan birini keşfetmek için yollara düşeriz...

YORUM YAP