Büyük umutlarla idrak ettiğimiz 7 Haziran genel seçimlerinin üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçti. Sonuçtan, sonuçlardan seçmen de dahil hiç kimse memnun olmadığı halde, milli iradeye saygı turları atılıp seçmene tekrar selam çakılıyor. Silivri siyaset büyüğümüzün tabiriyle partilerimiz seçmen dalkavukluğu yapmak zorunda kalıyor. Niye yazıp yazmadığım tartışmasına girmeden, sürekli yazan edasıyla yorumlara ben de tuz-biber ekeyim dedim. Bu sıralar her duyduğuna, her okuduğuna inanan patronumu benim satırlarıma inandırma, ikna etme gibi bir mecburiyetim olmasa da; onunla birlikte tüm okuyucularımı düşündürebilirsem ne mutlu bana...
Seçim öncesinde iddia durumuna bakılacak olursa en başarısız Ak Parti, en başarılı olan HDP. CHP ve MHP ne koktular ne de bulaştılar. Ak Parti Dimyat’a pirince (başkanlık) giderken, eldeki bulgurdan (başbakanlık) oldu. Bu durum diğerlerinin zafer naraları atmalarına vesile olsa da, on üç yıl boyunca tek başına iktidar olmuş bir partinin karşısında alınan %25 ve ’lık oy oranları komiklik olarak algılandı. Ak Parti dışındaki bütün kesimleri blok gösterme gayret ve işgüzarlığının kocaman bir balon olduğu ortaya çıktığı gibi sahte sempati rüzgarları da yerini fırtınalara bıraktı.
Barajı aşar aşmaz tartışmalarıyla seçime giren HDP kendilerinin bile beklediğinden fazla oy aldı. Şaşkınlıkla yapılan "emanet oy” açıklaması silahlı güçleri tarafından sert bir şekilde susturuldu. İyi niyetle başladığı halde, yutturmacaya dönen barış sürecine devam etmek yerine CHP hamiliği tercih edildi. 12 Eylül öncesi abilik görevini üstlenmekten onur duydu CHP kadroları. Belediye başkanları, genel başkan yardımcıları belki de genel başkanları HDP’ye oy verdik, verdirdik diyerek gurur duydular. CHP’ye gönül verenler önce Ak Parti ve Ak Partili düşmanı yapıldılar sonra HDP’ye oy vermeye yönlendirildiler. Atatürk’ün partisi saflığıyla CHP diyenlerin bu durumu iyi değerlendirmesi gerekiyor.
HDP Türklere, MHP Kürtlere güven vermediği sürece ülkemde barışın hayal olduğunu düşünüyorum. Ramazan ayında bile ölümlerin kol gezdiği Müslüman coğrafyalardaki oyunları görmek için bizim dışımızdakilerin iştahla beklediği iç savaşı yaşamak zorunda mıyız? Vatanseverliklerinden şüphe duymadığım MHP mensuplarının kardeşlik söyleminden ileri geçip Kürtleri tekrardan kazanmak zorunda olduklarını anlamaları gerekiyor. Ak Partili Kürt, CHP’li Kürt korkak çıktı; eminim MHP’li Kürt daha cesaretli olacaktır.
Seçim öncesi koalisyonu övenler, seçim sonrası koalisyondan kaçan oldular. Tek başına Ak Parti iktidarını engellemiş olmakla amaç hasıl oldu deniyorsa büyük hata. İktidar olmak istemeyen, iktidardan kaçan ve korkan partiye seçmen prim vermeyecektir. Bunu anlayan Kılıçdaroğlu herkesten fazla çırpınıyor. Başbakanlık teklif edip, başbakanlık arzulayan Kılıçdaroğlu’nun amacı fırsatını bulursa eş başbakanlık olacaktır. Baykal-Erdoğan görüşmesiyle meclis başkanlık seçiminde emri vaki yiyen Klıçdaroğlu bir yıl önce çatı aday olarak MHP’ye emanet ettiği İhsanoğlu’nu meclis başkanı seçtirebilseydi işi daha kolay olacaktı. Cumhurbaşkanı meclis başkan seçiminde vefa gereği tepkisiz kalırken Baykal bilmeden veya bilerek Ak Parti’ye hizmet etti.
MHP bozuk saat misali de olsa arada bir doğru yapabiliyor. Meclis başkanlığında Baykal’a oy vermek kendini inkar etmekle eş değer olurdu. Yapılan suçlamaların, esen sert rüzgarların başta Devlet Bey olmak üzere tüm MHP’lilerin titreyip, kendilerine dönmelerine vesile olacağını düşünüyorum. MHP 1977 yılında CHP’li Karakaş’ı hangi gerekçelerle meclis başkanı yaptıysa, bugün aynı çizgide olduğunu gösterdi.
Siyasi geçmişi bilinen ve yine bilinen gerekçelerle CHP genel başkanlığından ayrılan, kendi memleketindeki ön seçimde bile birinci çıkamayan Baykal’ı ödüllendirmek MHP’ye düşmezdi, yakışmazdı.
MHP ve Bahçeli aldıkları oydan daha fazla sorumluluk altına girdiler. İktidardan kaçan ve hatta korkan görüntü sergilemek hoş olmuyor. Devlet Bey varım derse bütün iç ve dış çevrelerin istediği Ak Parti-CHP koalisyonunu engellemiş olur. Kenarda durmayı tercih edip, ana muhalefeti şeref olarak görürse yalnızlığa mahkum olacaktır. CHP’li adalet bakanının "gardiyanları MHP’li olanlardan yapacak değiliz” sözlerini şimdiden duyar gibiyim. Lütfen birileri Devlet Bey’e hatırlatsın.
Bundan önceki koalisyonda kötü imtihan verip baraj altında kalan kadro, yeni bir iktidar ortaklığında kendini ispatlamak zorunda. Muhalefetteki imtihanı ip sallamaktan öteye gitmiyor. "Devletin başına Devlet gelecek.” sözünün slogandan daha önemli anlamı olması gerekiyor. Ülkücü Hareketi bitirmekle görevlendirilmiş memur düşüncesinin son bulması lazım.
Ak Parti kendinden yediği darbeyi anlamış gözüküyor ama çözümü kolay değil. Partinin sahibi gibi davrananlar partinin ve memleketin kaderiyle oynadılar. Çıkar ve menfaatlerini ön planda tutanlar üç adım geri çekilmedikçe samimi Ak Partililerin gönlü alınmaz. Kendi hatalarının farkına varanlar acilen dostlarından, partililerinden, teşkilat mensuplarından özür dilemeli. Yapılacak seçim veya seçimlerde yola çıktıklarıyla, yolda bulduklarını kaynaştırabilirlerse faydalı olacaklar. Çe-kilen mübarek gece mesajlarını başlangıç kabul ediyorum. Devamı gelir inşallah…
Genelden yerele geçmesem eksiklik hissederim. Işıklar hızla artan zaafları ve zafiyetlerini Allah vergisi hitabeti ve ikna kabiliyeti ile bertaraf ettiğini düşünüyor olsa da; mızrak çuvala sığmaz oldu diyeceğim, belki bana da kızacak. Yandaş ve karşıt herkesin elini güçlendirdiği zamanlarda kızacaklarının olmasını faydalı görmesi kendi menfaati icabı.
Bayrak krizinde haklı diyecekken, partisinin genel politikasına uyup Ak Parti’yi ve Ak Partilileri düşman görme, gösterme gayreti hoş kaçmıyor. %60 hayır dediği sözüyle avunmaya ve haklı çıkmaya çalışırsa ben de %75’in hayır dediğini ispatlamaya çalışırım.
Benden söylemesi!
Bu yazı vesilesiyle mübarek ramazan bayramınızı kutlar, bütün insanlık alemine hayırlar getirmesini dilerim.
Düşmansız kalın; bayramsız, hükümetsiz, iktidarsız kalmayın.