Silivrispor Teknik Direktörü Serdar Güriz'in görevden alınmasının ardından yaşanan gelişmeleri eleştiren CHP'li Silivri Belediye Meclis Üyesi Devrim Uzun, kendisine atfedilen suçlamalara ve ithamlara cevap verdi.
Silivri Belediye Meclis Üyesi Devrim Uzun, geçen hafta Silivrispor Kulüp Başkanı Ümit Kalko'nun yaptığı açıklamalara, gerçekleştirdiği basın toplantısıyla cevap verdi. Etnik kökene dayalı ayrımcılık yapmakla itham edildiğini söyleyen CHP'li Silivri Belediye Meclis Üyesi Devrim Uzun, 4 Mart Cumartesi günü basın toplantısı düzenleyerek iddiaların gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Uzun, “Bana giydirmek istedikleri kişilik, kamuoyuna vermek istedikleri mesajdaki kişi ben değilim. Bu işin içerisinde olduğum için beni sevenlerden özür diliyorum, diğerleriyle ilgili özür dileyecek bir durumum yok. Bunun da sonuna kadar arkasındayım” diye konuştu.
“SİLİVRİSPOR BAŞKANISÜREKLİ BİRİLERİNİ SUÇLAMA GAYRETİNDE”
Yaşanan süreci anlatan Devrim Uzun, şunları söyledi: “Silivri'mizin değerli basın mensupları hoş geldiniz, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Birkaç gündür gündemi meşgul eden Silivrispor Başkanı, yönetimi, eski teknik kadrosu ve şahsım dâhil olmak üzere bir takım ismi geçen meclis üyelerinin konuya vakıf edildiği bir basın açıklamasının ardından cevap hakkım doğduğu için sizlerle beraberim. Silivrispor Başkanı geçen akşam yaptığı toplantıda uzun zamandır oluşan sıkıntıların, zor giden sürecin verdiği psikolojik rahatsızlıkla olsa gerek açıklamasında sürekli birilerini eleştirme, suçlama gayreti içinde. Suçlamanın haricinde bazı noktalarda da Sayın Belediye Başkanının destek olduğu gibi bir takım söylemlerle toplantısını bitirdi dolayısıyla birçok kişiye cevap hakkı doğdu ama benimle ilgili takdir edersiniz ki farklı bir durum oluştu. Kişisel olarak konunun içine girmiş oldum. Yapacağım açıklama ile kamuoyunun aydınlanmasını istiyorum.
“SERTAN GÜRİZ BUNU HAK ETMEDİ”
Silivrispor Yönetim Kurulu, Sertan Güriz hocayı görevden aldıktan sonra 8 Şubat tarihinde Güriz hoca kendi facebook sayfasından bir veda metni yayınladı. Bunun üzerine metnin altına seveni sevmeyeni, sahip çıkanı çıkmayanı bir takım yorum ve paylaşımlarda bulundu. Ümit ve Sertan hocayla hem arkadaşlık yapmış hem de top oynamış biriyim. Konunun konuyu açtığı bir yerde o paylaşımın altına, “Bize yaşattığınız ve yaşatamadığınız her şey için size teşekkürler. Bir gün yolumuzun bir yerlerde karşılaşması dileğiyle, Silivri'nin çocukları…” ibarelerini yazdım. Silivri'nin çocukları ifadesinde hiçbir art niyet veya mesaj vermeyi düşünmedim. Barbaros'un Torunları, Atatürk'ün Çocukları, Cumhuriyetin Çocukları gibi bir takım vurgular yapılırken büyük harflerle yazılır, ben de onları sevdiğim için, geçen dönemden bu döneme kadar iyi hizmet ettiklerini, başarılı olduklarını düşündüğüm ve bunu hak etmediklerini düşündüğüm için bu ifadeyi büyük harflerle yazdım, vurgu yapmak için de üç nokta koydum.
“MUTLU MEMİŞ'LE TAM 1,5 SAAT KONUYU ENİNE BOYUNA KONUŞUP KAPADIK”
Bunun arkasından 12 Şubat tarihinde Ümit Şeyda Algür, bir paylaşım yaptı. “Doğruları söylediğimiz için bizi istemiyorlar” gibi bir yorum. Onun altına da yorumlar yapıldı. O gün de Erbaaspor maçımızı oynadık. Erbaaspor maçından sonra Allah rahmet eylesin Ahmet Karakoç'un cenazesi vardı. Silivripor'un maçını seyrettik, cenazeye gittik, cenaze çıkışı bir yerde yemek yedik, döndük evimize geldik. Ümit de bu paylaşımı yapmış. Konuyla ilgi çok yorum olduğu için hem oynamış hem yöneticilik yapmış hem de futboldan anladığını düşünen bir kişi olarak, “Abi bugün maçı seyrettim. Takım üç pas yapamıyor. Takım bu ayrılık olayı sürecinden çok etkilenmiş. Bu takım bu takım değil. Haftaya Tire'ye gidiyoruz. Bu hoca Tire'den ayrılma hocaymış. Tire'yle sıkıntılı ayrılmış. Tire'de kaybeder, bir dahaki hafta burada da kaybedersek bu büyük Silivrispor taraftarı kaç kilo samandan kaç kilo duman çıkar gösterir hepimize” dedim. Kendimi de koyarak özellikle ‘hepimize' ibaresini kullandığımı vurgulamak istiyorum. Bu istihbaratı yönetimdeki arkadaşlar da söyledi bana, Tire maçını kaybetmemizdeki sebeplerden belki bir tanesi o baskıdır. “Sizinle işimiz yok ama hocayla sıkıntımız var” diye buraya mesaj da geldi. Bir gün Engin Akın kendi facebook sayfasında benimle ilgili, “belediyenin meclis üyesi insanları nasıl etnik kökenlerine göre ayrıştırır” tarzında yazmış. Sayfasında duruyor. Konuyu da anlamadım, aradılar. Bu herhâlde talimat falan aldı, bize giydiriyor diye düşündüm. Ben de “sen al maaşını, işine bak” gibi bir şey dedim. Uzatılacak bir şey yok, zaten bana da yakışmazdı, konuyu kapattım. 2 gün sonra Futbol Şube Sorumlusu Mutlu Memiş sayfasında benimle ilgili ‘insanların içine nasıl çıkacağım, insanları nasıl bu kadar ayırdığım, onun oyuyla seçildiğim, onların verdiği parayla belediyeden maaş aldığım' noktaya kadar bir takım beyanda bulundu. Hemen kendisini aradım, “Mutlu bu hoş değil. Ben birinin sayfasının altına yorum yapmışım sen kendi sayfandan beni hedef göstererek bunu yapıyorsun. Onun sayfasının altına yanıt olarak yazarsan bunu kabul ederim ama bunu sayfanda bu şekilde paylaşırsan siz beni kamuoyuyla tartıştırırsınız. Engin de aynısını yaptı. Benim vermek istediğim mesaj o değil. Lütfen bunu kaldır” dedim. Olurdu olmazdı anlaştık, “Devrim ben paylaşımı kaldırıyorum, Engin de kaldıracak, takım çok etkilendi, bu iş sıkıntıya gidiyor, ben çok telefon aldım. Bayburtlu hemşerilerim orası burası beni aradı söyledi. Bu iş farklı bir noktaya gitti” dedi. “Mutlu, ben böyle bir mesaj vermek için bunu paylaşmadım. Şu an senden duyuyorum ve hakikaten de üzüldüm buna” diyerek kapattım telefonu. Çok düz bir adamımdır, sosyal medya işlerine çok karışmam, Silivrispor için hayatta yapmadığım bir şey yaptım, paylaşımı kaldırdım. 5 dakika sonra Mutlu Memiş arayarak kahve içmeye gelmek istediğini söyledi. Buyur ettim, geldi. Çantaspor Kulüp hocası Gürkan Uzun da buradaydı. Tam 1,5 saat konuyu enine boyuna konuştuk. Konu kapandı.
“NEREDEN BAKTIĞIN ÖNEMLİ”
Aradan 20 gün geçti. Bakın o toplantıda, bu konuşmalar, bunların böyle geliştiği falan yok. Şimdi siz öyle bir metin yayınlarsınız, ben içinden 3 tane kelime seçerim, o 3 tane kelime ile adamı ipe götürürsünüz. Bunlar yaşanan şeyler. Ben o kadar güzel bir metnin altında adama teşekkür etmişim, Silivri'nin çocukları demişim. Senin nereden baktığın önemli. Kap içindekini sızdırır. Benim öyle bir düşüncem olmadı ki. O zihniyette bir adam da değilim.
“OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILAN FOTOĞRAF BEN DEĞİLİM”
17 yıldır siyasetin içindeyim. Sosyal yaşantımda, görev aldığım süreçte bir kişi, “Devrim mezhep, ırk, cinsiyet ayrımı yaptı” diyecek ve ispat edecek bırakın özür dilemeyi meclis üyeliğinden istifa ederim. Burada bir kişilik ve fotoğraf oluşturuldu. O fotoğraf ben değilim. O fotoğraf bana yakışmadı. Allah adamı yakışan iftiradan korusun. Düşüncemin o olmadığını, onu da ima etmek istemediğimi kamuoyuna arz ediyorum.
“KALKO PSİKOLOJİK SIKINTININ VERDİĞİ RAHATSIZLIKLA KONUŞUYOR”
Sayın Kalko benim için, “Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın”, “Densiz”, “Zavallı”, “Acıyorum”, “Bu söylemler beni üzmez, onu seçenler adına üzülüyorum” diyor.
Kalko, bunları o psikolojik sıkıntının rahatsızlığı ile söylüyor. Olayı tekrar oraya getiriyor.
“GEREĞİ HEMEN YAPILMALI”
Sayın Kalko'nun annesi ile ilgili yaptığı yoruma gerçekten üzüldüm. “Sahte hesaplarla Silivrispor'a yön vermek, onu yormak ve üzmek gibi düşüncede olanlara gereğini yapacağım” sözlerine acilen destek veriyorum. Hiç uzatmadan hemen bu konuyla ilgili gereğini yapsın. Biz de Silivri'ye sahip çıkan seçilmiş kişiler olarak onun arkasında dururuz. O kesinlikle tasvip edilmeyecek bir şey. Bunu kim yaptıysa onları da kınıyorum.
“ARADAN 20 GÜN GEÇTİKTEN SONRA GÜNDEM YARATMASI ŞIK DEĞİL”
Benim tribün grubum falan yok. Mesajımda öyle değil. Kaç kilo samandan kaç kilo duman çıkar gösterir hepimize dediğim yerde olayı alıp şahsını ve yönetimi tehdit ettiğime, kendilerinden özür dilemem gerektiğine kadar götürdü; seçilmişliğine ve onlara oy verenlere yanlış yaptığıma kadar çekildi. Arkadaşlar ben 2 kere seçildim. CHP'den ön seçimle girdim. Ön seçimden sonra Meclis Üyeliği seçimine girdim. Bunlarla yakından uzaktan alakam olamaz, olmamalı da. Kulüp Başkanının aradan 20 gün geçtikten sonra tekrar gündem yaratıp bir meclis üyesini bu işin içine sokması şık olmadı. Bu konu 20 gündür niye konuşulmadı diye soruyorum.
“BAŞKAN YANLIŞ YÖNLENDİRİLİYOR”
Onu yönlendiren 2 arkadaş var orada. O iki arkadaş Sayın Başkanı yanlış yönlendirmiş. Ben o karakterde adam değilim, bu işlerde de hiç bezim olmaz. Silivri'nin bir çocuğuyum. Benim için Bayburtlusu, Hakkârilisi, Karslısı, Maraşlısı neyse Değirmenköylüsü, Çantalısı, Gümüşyakalısı da odur. Biz bunun için mücadele ediyoruz. Zaten mücadele ettiğimiz için burada görev aldık. Bu zihniyet 8 senedir Silivri'yi yönetiyor. 2019'dan sonra da yönetmeye devam edip etmemesine Silivri karar verecek.
“BABAYİĞİTLİĞİNİ KAMUOYU TAKDİR EDECEK”
Başkan, “Liderin iki puan gerisine düşen takımın hocasını görevden almak her babayiğin harcı değildir” diyor. Babayiğitliği sen yaptın, aldın. Kamuoyu bunu takdir edecek ya da etmeyecek; bunun bir ödülü olacak ya da vebali olacak. Takım bir üst tura çıkarsa bunun ödülünü Ümit Kalko ve oradaki 3-4 tane yönetici alacak. Diğerleri katılmadığı için söylüyorum. Ama olumsuz bir durumda da bu işin altına imza atan Başkan ve yönetim, bunun hesabını verir.
“SİLİVRİ KAMUOYU BUNU YEMEZ!”
Bir de şuna çok üzülüyorum; hocanın, futbolcu arkadaşların bu işle hiç alakası yok. Bu takımın geçen sene ne zorluklarla ligde kaldığını herkes çok iyi biliyor. Bunlar yaşanmışken sen böyle bir karar alıyorsun. Kararı aldıktan sonra iş kötüye gidiyor. Kulüp 9 puan geriye düşmüş. Önümüzde daha sıkıntılı maçlar var. Bu iş kötüye gidebilir, biz bir açıklama yapalım, birilerini de bu işin içine sokalım, bir şekilde karışırsa zaten bizi rahat bırakmadılar bu iş kafatası ırkçılığına kadar gitti, herkes de müdahil oldu, biz ne yapabiliriz bu sonuç ortaya çıktı diyeceklerse Silivri kamuoyu bunu yemez.
“SİLİVRİ BENİM İÇİN BİR SEVDA”
Babayiğitlik yaptınız, 4 kişi hocayı görevden aldınız, çıkacak sonuca katlanacaksınız. Gönlüm başarmalarından yana. Oğlumla her Silivrispor maçına gidip karşı tribünde maç seyrediyorum. Silivri benim için bir sevda. O kadar seviyorum Silivri'yi.
“ÜMİT KALKO MEGALOMAN”
Bu kadar kendini gererek, sıkıntıların onu ne duruma getirdiğini belli eder tarzda konuşmasından Sayın Başkanın yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Uğur Samet Avcı, “Başkanım her futbolcuya prim 500 bin TL mi verilecek?” diye sormasa kimse gülmeden toplantı bitecek. 2 kg tatlı alıp antrenmana giden vatandaşı bile işin içine sokup rencide etmenin gereği yok. Ben de biliyorum kaç kişi alıp tatlı götürdü. Sana bu bilgileri vermediler mi? Yanlış bir gaz ve goygoyla gidildiğini düşünüyorum. Tabi kendisinde aşırı bir güven de var. Onu da belli ediyor orada zaten, “2 milyon TL takıma para koydum, getirir alırlar” tarzındaki sözleriyle. Bir tartışma konusu yaratmak için söylemiyorum; bence yaptığı megalomanlık.
“BU MU YÖNETİCİLİK?
Silivrispor bataktaymış, bitmiş, tapeleri düşmüş. Ya arkadaşlar, o görüşmeler yapılırken ben oradaydım. Sayın Başkanın sağında solunda oturan 2 tane yönetici ayarladı o toplantıları. Başkan da bana meclis üyesi kimliğim ve futboldan anlayan biri olarak, “Bu toplantılara sen de katıl” dedi. Sayın Başkan orada bilmeden diğer arkadaşları sıkıntıya soktu. Hiç söylenmeyecek mi zannetti o arkadaşlar? Sağında ve solunda oturan 2 yönetici arkadaş kalkıp da, “Bir dakika Sayın Başkan o konu öyle değil. Biz o konunun içerisindeyiz” diyemedi. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın, “Doğru mu Samet?” olayı gibi, her daim "doğrudur başkanım!" olacak aldığı cevap. Bu mudur yani? Bu mu yöneticilik? Bir şekilde kopmuş gitmiş 5-6 aydır toplantıya katılmayan adamlar var. Niye katılmıyorlar? Bunu çözecek, bu birlikteliği sağlayacak bir konsensüs oluşamadı mı? Bir el uzatılmıyor mu?
“BİR İTHAMLA KARŞI KARŞIYAYIM”
Sayın Ümit Kalko, kulübe bir kahve içmeye çağırsaydı seve seve gider durumu da anlatırdım. Bir takım arkadaşların mantığıyla olayı değiştirip farklı bir noktaya getirdi. Minare çalındı kılıfı uydurulamıyor. Bu işin kötüye gitmesini istemiyorum. Gönlüm Silivrispor'dan yana. Bu toplantıyı yapmış olmaktan da çok üzüntülüyüm. Bana yakışmayan bir ithamla karşı karşıyayım. Her zamanda söylüyorum Allah adamı yakışan iftiradan korusun! Bu bana hiç yakışmadı. Ben bilenler biliyor. Özellikle böyle hassas konularda daha yapıcı, germeden, işi çözme noktasında giden bir kişiliğim var benim. Bildiğimi de düz söyleyen bir özelliğim var.
“BENİ BU İŞİN İÇİNE SOKMAK İSTİYORLAR”
Sayın Başkan, “Adama haddini bildirirler” derken herhalde birilerine mesaj verdi. “Densiz”, “zeval” türü kelimeleri hoş bulmadığımı belirtiyorum. Kap içindeki sızdırır. Üzüldüm mü? Üzüldüm. Keşke bu işin içinde bulunmasaydım. Bu işin sonu da nasıl sonuçlanır o zaman da birileri tabi bunun cevabını vermek zorunda kalır. Sayın Başkan bir fotoğraf nedeniyle siyasete gireceği algısı yaratılmasından duyduğu sıkıntıyı dile getirdi. Ben de aynı durumdayım. Beni bu işin içine sokmak istiyorlar. Bir şekilde Belediyeyi de sokup, yarın öbür gün Belediyenin üzerinden gerginlikleri iş çığırından çıktı noktasına getirmek istiyorsanız da Silivri bunları yemez! Silivri ufak yer. Bu konular her yerde konuşuluyor. Herkes de hakim. Ülkemiz sıkıntı içinde, bizim yapacak işlerimiz var. Bizi bu işlerin içerisine lütfen sokmasınlar. Bu işin içerisine sokulmuş olmamdan dolayı Silivri kamuoyundan özür diliyorum.
“SİLİVRİSPOR KALKO'NUN DEĞİL SİLİVRİ'DE YAŞAYAN HERKESİN TAKIMIDIR”
Toplantının içerisinde 4 defa ‘ben aldım' diyor Sayın başkan. Zaten gelen Hocayı 4. haftada alacaklardı. Biz, “Bir iki hafta daha idare edin” dedik. Başını unutmayalım. Hani başkan diyor ya çabuk unutuyoruz. Bunları unutmayalım. Ama takımda acayip bir patlama yaptı buraya kadar götürdü işi. Sayın Başkanın en doğru ifadesi, “Silivrispor benim değil.” Evet Silivrispor Ümit Kalko'nun değil. Silivrispor Silivri'de yaşayan herkesin.
“ÖZÜR DİLEYECEK BİR DURUMUM YOK”
20 gün neden beklenildi? Tabi 20 günde başarısız sonuçlar elde edildi, takım başarısızlığa gidiyor, üzerimize kalacak, altında ezilir miyiz acaba diye. Hala söylüyorum; Sayın Başkan yanlış yönlendiriliyor. Silkelenip bu süreci nasıl sağlıklı götürürüz, bu takım nasıl play off'lara giderin peşinde olmalı. Bana giydirmek istedikleri kişilik, kamuoyuna vermek istedikleri mesajdaki kişi ben değilim. Bu işin içerisinde olduğum için beni sevenlerden özür diliyorum, diğerleriyle ilgili özür dileyecek bir durumum yok. Bunun da sonuna kadar arkasındayım. İnşallah Fahrettin hoca ve yönetim başarır bu gemi limana yanaşır. Bunu canı gönülden istiyorum. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim.”
Uzun, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Hazal BAŞARAN