Hamileliğin son aylarında bebekler annelerinin seslerini ayırt edebilir ve hatta bu sese tepki verebilir. Doğumdan sonra bebekler konuşmalarını sağlayacak organları henüz zihinsel ya da fiziksel olarak denetleyemese de, çoğu zamanlarını annelerinin sesini dinleyerek geçirir ve dil ile ilgili her türlü bilgiyi kaydederler. Farklı ağlama tonları, gülme ve agulama gibi pek çok iletişim yolunu kullanırlar. Anne babalar ise bu tepkileri kısa sürede çözümleyerek bunlara yanıt verir ve böylece iletişimi zenginleştirir.
Agulamak, gülmek ve anlamsız sesler çıkarmak bebeklerin ilk konuşma girişimleridir. İlk yaşlarının sonlarına doğru anlamlı konuşma sesleri çıkarmaya başlarlar. İlk anlamlı sözcükler 12. aydan sonra üretilmeye başlar. Tabii bazı durumlarda bebekler anlamlı sesler çıkarmak için sürekli çabalarken bir kısmı da buna hazır olana kadar bekleyebilirler. 18. aydan sonra bebeklerin yeni sözcük öğrenme süreçleri oldukça hızlanmaktadır. 2 yaşından önceki konuşma, jest-mimik gibi işaretleri kullanarak gerçekleştirmektedir. 2 yaş civarı çocuklar sözcükleri birleştirerek basit cümleler kurmaya başlarlar. 2.5 yaşından sonra sözcük dağarcıkları hızla gelişir, ürettikleri cümleler anlamlı olmaya başlar. 4-5 yaşına gelindiğinde artık çocuklar bir yetişkine isteklerini, ihtiyaçlarını, ilgilerini uzun ve karmaşık cümlelerle zorlanmadan ifade edebilmekte ve çevresinden duyduğu şeylerin çoğunu rahatlıkla anlayabilmektedir.
3 yaşla birlikte akıcı konuşma başlar ve çocuğun 4 yaşa kadar iletişim yolu olarak konuşmayı tercih etmesi beklenir. 4 yaşa kadar kelime haznesi oluşmamışsa ya da sadece çok basit kelimeler kullanıyorsa o zaman bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurulması gerekir.
Dil gelişimindeki gecikme, işitme engeli, otizm, zihinsel engel, serebral palsi gibi pek çok nedenden kaynaklanabilir. Bazen de sadece dil ve konuşma bozukluğu söz konusu olabilmektedir. Bu bozukluklar şu şekildedir:
Gecikmiş dil ve konuşma: Çocuğun alıcı ve ifade edici dil becerilerinin yaşından beklenen düzeyde gelişme göstermemesi durumudur.
Artikülasyon (sesletim) ve fonolojik (sesbilgisi) bozukluklar: Kişinin konuşma seslerini, heceleri ya da sözcükleri yanlış üretmesi sonucu, konuşan kişinin ne söylediğinden çok nasıl söylediğine dikkat edildiği dil ve konuşma sorunudur.
Akıcılık sorunları (Kekemelik): Konuşma akıcılığının, ritminin ve hızının etkilendiği konuşma sorunudur.
Ses bozuklukları: Çeşitli nedenlerden dolayı sesin perde, şiddet ya da kalitesinden birinin ya da birkaçının, konuşan kişinin ne söylediğinden daha fazla dikkat çektiği bozukluktur.
Afazi (Edinilmiş dil bozuklukları): Beyinde edinilmiş bir hasara bağlı olarak oluşan, nörolojik kaynaklı dil ve konuşma bozukluğudur.
Yutma bozuklukları: Çoğunlukla nörolojik bir nedene bağlı olarak gelişen ve yutmanın değişik aşamalarında görülen yutma güçlüğüdür.
Motor konuşma bozuklukları: Nörolojik bir sebebe bağlı olarak konuşma için gerekli kas gruplarında görülen güçsüzlük, zayıflık, koordinasyon bozukluğu sonucu konuşma mekanizmasının etkilendiği bozukluklardır.
Dil ve konuşma bozukluklarında, herhangi bir engel durumunda erken müdahale çok önemlidir. Gerekli tanı koyulduktan sonra alanında çalışan kişilerle doğru müdahale yöntemleri ile gelişme kaydedilebilmektedir.