Üzerinden (4) yıl geçti …
Dün gibi gözümün önünde …
Silivri'den bir gurup insan otobüslerle CHP'nin Kadıköy mitingine yollanmıştık ki yolda
“Kadıköy Miting İptal olmuş, istikamet Taksim. Araçlar Beşiktaş'a bırakılacak” haberi geldi …Yürüyerek Taksim yollandık ama o ne!
Yollar insan kaynıyor…
Sanki, bütün okullar yollarda. Kendi güvenlikleri için kolluklu görevliler çıkarmışlar. Şapkalarında “DİREN GEZİ” yazıyor…
Dolmabahçeye yaklaştık, başımı kaldırıp Taksim'e doğru bakayım dedim. Önümüzde BELEŞ TEPE denilen tepelerde karınca misali insan kaynıyor,yan yollara bakıyorum. Oralarda da her yan insan. Yürümek zor. İlerli-yoruz. İnsanlar o kadar sevinçli ki,sanki bayram kutlaması. Herkesin yüzü gülüyor. İnanılmaz bir kalabalık. İnsan seli ilerliyor. Bizde ilerliyoruz, Taksim'e varmadan birkaç yerde durmak zorunda kaldık. Ortalıkta polis yok. İlerlemek zor ama zor mor ilerledik, Taksim'e yaklaştık. O ne kalabalık öyle! Arkamızda insan seli. Önümüz insan seli. Ağaçlık alana yaklaştık. Sabahtan yanan çadırların henüz sönmemiş, dumanı tütüyor. Yanımızda, şarkı söyleyen mi dersin, ağaçların üzerine çıkıp fotoğraf çeken mi dersin. İnanılmaz bir hava…Anlatılması güç bir hava…
Alanın içinde ve yakınında polis yok…
Güvenlikleri için çekmiş olabilirler…
Ama,öğlesine güzel bir ortam var ki, çekmeseler de, onlara kimsenin kötü laf edeceği yok… Öylesine bir kalabalık gurupla beraber, güçlü sloganlarıyla ÇARŞI gurubunu görüyorum. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın taraftar guruplarıyla bir olmuşlar, şarkılarıyla, türküleriyle, meşaleleriyle alana giriyorlar. Başka bir yanımızda, değişik ÖZEL OKUL öğrenci guruplarının folklor ekipleri…
Ortalık davul-zurna sesleriyle inliyor. İnanılmaz bir güzellik …
İnanılması güç bir insanlık hikayesi bu..
Öyle bir ortam ki, herkes sanki kırk yıllık dostmuş bir birine bakışıyor. Elinde ne varsa paylaşmaya çalışıyor…
O gün bir kişi görmedim ki, yanındakini rahatsızlık verecek bir hareket yapmış olsunda ÖZÜR dilemesin …
Ve …
Emre Kongar hocamın dediği gibi “Gezi Direnişi Ruhu” bir gün zafere ulaşacaktır.Buna inanıyorum …
Velhasıl …
Ceberut yönetimler için kötü bir örnek GEZİ PARKI …
İyi haftalar …
ÖLÜM BACALARI
“Silivri'de Ölüm Bacaları İstemiyoruz”
4 Haziran Pazar Günü Çayırdere Mahallemizdeki, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın sosyal medya üzerinden yapmış olduğu çağrının başlığı bu …
Devamı …
Çerkezköy'de de istemiyoruz.
Trakya'da da. Çünkü, söz konusu insanlık.
Evet Çerkezköy-Silivri arasına yapılması düşünülen KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRAL için Silivri Çevre Derneği ile birlikte Silivri Belediye Başkanı olarak güçlü bir HAYIR çağrısıydı bu çağrı, nitekim karşılığını da buldu …
Çağrının karşılık bulmasında en büyük pay ise Silivri Çevre Derneği'nin olayın duyulmasından başlayarak Pazar gününe kadar yapmış olduğu altyapı çalışmasının payı büyüktür …
BİTTİ NİHAYET…
Heykeli yapanı beğenmeyebilirsiniz. Eleştirme hakkını kullanırsınız. ...
Heykeli oraya diken yerel yöneticiye kızabilirsiniz, onu da yaptığından ya da yapmadığından dolayı eleştirebilirsiniz. O yöneticinin siyasi partisini de eleştirebilirsiniz. Bunlar anlaşılır. Bunları anlarım…
Ama, toplumun birleştiricisi olan hassasiyetler üzerinden, hınç almak, siyaset yapmanın yanlış olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum …
Önümde gazetem .
Birinci sayfada “Zübeyda Anne Sanat Parkına Taşındı” haberi …
Evet …
Birilerinin, denize sırtını dönerek çekmiş olduğu bir fotoğraf bombardımana başladı. Ardından başkaları …
Olay konu, ısıtılarak her gün piyasaya sürüldü …
Toplumun hassasiyetleri üzerinden duygu sömürüsü son hızla ilerledi. En iyi niyetlisi bile bu durumdan etkilendi. Son yılların siyaset yapma tarzı bu olsa gerek…
AYNİ ŞEYE DEVAM
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, her yıl olduğu gibi bu yılda, Mahalle aralarında iftar yemeği veriyor… Her verilen mahallede AKP yöneticileri en önde. Oturmaları yetmiyor. Yemek, yemeleri yetmiyor, Milletvekilinden başlayarak neredeyse tüm yöneticilerin bitmez,tükenmez konuşmaları. Sanki seçim meydanı. Sanki, miting alanı …
İlk olarak şu kadarını söyleyeyim …
O yemeğin parası İstanbul sınırları içinde oturan herkesin cebinden çıkıyor. Yani,AKP'li olanın da HDP'li olanın da… O nedenle, parasını AKP'nin verdiği bir yemekmiş gibi davranmak hoş değil...
İkincisi, başından söylediğim gibi, insanlar oraya, iftar açmaya geliyor “siyasi parti propagandası” dinlemeye değil …
Bunun bilinmesinde yarar var …
Ve, unutulmasın ki, öyle bir ortamda kalkıp kimse “yeter be kardeşim, biz buraya iftar açmaya geldik iki lokma bir şey yedik, boğazımıza dizilme şunu” diyemez… Dedirtmemek lazım...
Ve,anlaşıldığı kadarıyla diyemiyor da …
Ve, her yemeğe gelen kadrolu AKP'lilerin olduğu haberi de kulağıma geliyor, sözlerim onlara değil. İstiyorum ki, oraya gelen insanlar rahatça iftarını açsın…
İstiyorum ki, insanların kutsalı siyasi malzeme olarak kullanılmasın …
Bu arada bazı AKP'li dostların, içinden
“sana ne?” dediğini duyar gibiyim …
De…Bu doğru değil…
Ortada bir rahatsızlık varsa dile getirmek insanlık görevi…
ANLADIĞIM BU
İstanbul'un bazı semtlerinden kuyrukları görüyorum…
Ucuz et kuyruğu olduğu söyleniyor.Et-Balık Kurumu kasaplardan daha ucuza satıyormuş . Vatandaş bir kaç lira eksik parayla , ayni miktarda et almak istiyor …
Haberi ilk izlediğimde, televizyonları izlediğimde ortalık mükemmel. Vatandaşın hiçbir sıkıntısı yok. Her taraf güllük güneşlik…Ama, ben, her ne dense, bu iktidarın akşam sabah eleştirdiği o eski günleri hatırladım …
***
Netice …
Ülkem de et üretimi yetersiz …
Bu nedenle fiyatlar artıyor…
Ve, anlaşılıyor ki “mutfakta yangın” var.
TAMTAKIR KASA
Silivri Belediyesinin, Fatih mahallesi yol çalışmaları son sürat devam ediyor, demiştim… Yemeniciler Sokak, hala iç savaşın sürdüğü SURİYE ve IRAK kentlerinden farklı değil… Burası her sabah geçtiğim sokak … O nedenle sık, sık dile getiriyorum. Esnaf her sabah, toz-toprak arasında, dükkanın kapısının önünü süpürüyor. Bu olağan bir durum değil. Her taraf toz-toprak, ıslanınca çamur oluyor, süpürmek neyin nesi …
Ay sonu gelmiş ...
Kira için Dükkan sahibi kapıda …
Muhasebeci telefonda “sigorta, vergi, elektrik, su, telefon ödemen var” diyor …
Üstüne üstlük, senedin vadesi de gelmiş …
Ne var ne yok diye “kasaya bakıyorum” dünden kalma ufaklık birkaç lira …
SUYU GÖRMEDEN
Silivrispor şampiyon oldu, bu yıl ikinci ligde mücadele edecek. Hepimiz sevindik, bu başarıda en büyük pay gayet tabii ki Kulüp Başkanından başlayarak ter döken futbolcularındır. Sonra, Kulüp yöneticilerinindir. Başta Başkan Ümit Kalko olmak üzere …Ve, Başta Silivri Belediyesi olmak üzere Silivrililer. Yani, Silivri'de yaşayan herkes. Bu başarıdan mutluluk duyan herkes …
Ama …
Son günlerin moda lafı …
“Kulüp Başkanı ile Belediye Başkanının arası bozukmuş”
Olabilir. Ne var bunda ?
Her gün can ciğer kuzu sarması olacak halleri yok. Bir evde baba-oğul, abi kardeş arasında bile zaman zaman küslükler olur. Sanki, Kulübe Başkan olması için Ümit Kalko için devreye giren Başkan olması için öneren destekleyen Özcan Işıklar değilmiş gibi. Efendim, Kulüp Başkanını kıskanıyormuş. Ne alakaysa…
Neyse, bu tür söylentilere halk arasında “nifak sokma teşebbüsü de” denir…
Ve, hiç kuşku yok ki, bu teşebbüsün arkasında “ortadaki başarıdan, hakkından çok, çok fazla pay alma girişimi“ vardır. Yani, bir anlamda “Şark” kurnazlığı …
Ha … Dün olduğu gibi …Gelecekte de her şey olabilir …Siyasette suyu görmek lazım, suyu görmeden paçaları sıvamak, siyasette de geçerlidir. Ve, siyasette, bir yıl,bir ay, bir hafta hatta bir gün bile uzun bir zaman dilimidir ...
ÖZÜR BORCUM
En iyi dost, yerinde ve zamanında arkadaşının yanlışını görüp uyarandır. O nedenle Eyüp Mar kardeşime buradan teşekkür ediyorum …
Geçen haftaki yazımın ilk bölümünde geçen “Neymiş… Latife Hanım Heykeli oraya uygun değilmiş.” cümlesi, başka bir yazıdan alınıp aynen aktarılmıştır. Aslında, sahildeki Heykel Atatürk'ün Annesi Zübeyde Hanım'a aittir. İkaz etmeliydim…
Sehven yapılan bu hatadan dolayı özür diliyorum…
VE, SORUYORUM
Statlardan Arena ismi silinecekmiş …
Kim buyurmuş?
Ayni zamanda AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı …
İyi de…
O isimleri öneren o değil miydi?
***
Sahi … AKP Genel Başkanı ve ayni zamanda Cumhurbaşkanımız, çok çok önce Gazze'ye gidecekti...Gitti mi? Gitmediyse ne oldu da gitmedi ?
***
Aileden Sorumlu Bakanımız Hollanda kapılarından geri çevrildi. Sonrasında “Hey, Avrupa Birliği sen kim oluyorsun?” diyen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız değimliydi?
Ne oldu o mesele ?
***
Ve, Cumhurbaşkanımız “hayalindeki gençliği anlatıyor. Öyle bir gençlik tarif ediyor ki, anlayanların dudaklarını uçuklatacak cinsten…
Bu arada “Gezi“ olayları da adı geçen gençlik nasibini almıyor mu ? …
***
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, açlık grevi yapan Akademisyenlerden Nuriye Gülmen'ın dosyasında öyle bir şey olmamasına rağmen DHKP-C üyesi olduğunu ilan etti. Böylece “niyet” okumakta ne kadar usta olduğunu gördük …
Sayın bakanın bu yeteneğini önceden bilen var mı ?
TARLALARIN TAPUSU
Sayalar Mahallemizin Muhtarı,dostum, Mustafa Tatar'ı gördüm…
“Ankara'ya çıkartma yapmışsınız gazetede gördüm. Oradaydın değil mi?” dedim…
“Evet” dedi.
Nasıl olduğunu sormadan o “tarlalara, yine tapu yok” dedi…
“O zaman bu çıkan Eski Koalisyon döneminde çıkan yasanın aynısı değil mi?” dedim.
”Haklısın, yalnız o zaman alamayanlara faydası olacak o kadar” dedi.
İlaveten “buy kadar oldu, ne yapalım?” dedi ve acele işinden dolayı uzaklaştı...