1978'yılında Silivri Sanayiciler Birliği şeklinde kurulan, 1994 senesinde Silivri SİAD olarak yoluna devam eden sanayici ve iş adamlarımızı tek çatı altında toplayan derneğe son 3 yıldır başarılı bir şekilde başkanlık eden Hakan Kocabaş, Hürhaber'e gündemdekilere ilişkin görüşlerini aktardı.
“KÜÇÜK DOKUNUŞLARLA TOPLUM İÇİNDE DAHA BİLİNİR HALE GELDİK”
Sevginar SALİ: Hakan Kocabaş olarak dernek başkanlığı sorumluluğunu üstlendiğiniz andan itibaren nasıl bir anlayışı Silivri SİAD'a yerleştirmek istediniz ve bu konuda ne kadar yol aldınız?
Hakan KOCABAŞ: Rahmetli Başkanım Kadir Baran'ı anmadan geçemeyeceğim. Ondan hepimiz çok şey öğrendik. Her aslanın bir yoğurt yiyiş, iş yapış şekli var. Ben de onun bu çalışmalarını çok titizlikle izliyor, destek olmaya çalışıyordum. Yaptığı işleri çok takdirle karşılıyorum ama o dönemde Başkana da söylüyordum, “Silivri SİAD ne yapar?” sorusuyla karşılaşıyorduk. Çok da üzülüyordum. Halbu ki Başkanın Silivri SİAD'a çok büyük emeği vardı ama bu tam olarak bilinmiyordu. Bunun bilinmemesinin sebepleri ortada. Silivri SİAD, toplumla çok fazla iç içe değildi. Biraz daha kendi üyelerine dönüktü. Ben ‘Silivri SİAD madem bir sivil toplum kuruluşu kendi üyelerine yardım ve bilgi aktarırken aynı zamanda topluma da bir şeyler aktarması lazım' diye düşündüm. Küçük dokunuşlar yaptık aslında ama toplum içinde daha bilinir hale geldik. Biraz daha sosyal sorumluluklarımıza dem vurduk. Benim zaten yapımda herkese şefkatle yaklaşmak vardır. İnsanı sevmek lazım. Keşke elimizde sihirli bir değnek olsa da herkese bir şeyler yapabilsek. Bazen, ‘Keşke şunları yapabilsek' diyorum ama elimden geldiğince bireysel olarak arkadaşları bir takım şeylere yönlendiriyorum hem de Silivri SİAD olarak yapabileceğimiz şeyleri yapıyoruz. Çıkış amacımızı üyeler ve toplum olarak ikiye ayırdım. Sadece üyelere yönelik değil topluma yönelik de çalışmalar yapıyoruz.
“SİLİVRİ SİAD, ÜSTÜN BİR KURULUŞ”
Sevginar SALİ: Üye sayısında da belirli bir genişlemeye gittiniz değil mi?
Hakan KOCABAŞ: Tanınırlığınız arttığında ve yaptığınız işler görüldüğü zaman bunlar üye sayısının artmasına sebep oluyor. En son elektrikle ilgili bir anlaşma yaptık. Bütün üyelerimize fayda sağlıyoruz. Üyemiz olmayanlar da iskontolu elektrik kullanımı dolayısıyla bize gelebiliyor. Akaryakıtla ilgili bazı çalışmalarımız oluyor. Silivri SİAD, üstün bir kuruluş bence. Benim tek başıma yapamadığımı Silivri SİAD Başkanı Hakan Kocabaş yapabiliyor. Geçtiğimiz günlerde televizyonda gösterildi; İstanbul Maslak bölgesinde kartal, karga sürüsüne saldırdı. Bir karganın kartalla baş etmesi mümkün değil ama orada sürü kartala karşı toplandı. Birlikten kuvvet doğduğuna inanıyorum.
“ÜLKENİN EN BÜYÜK ZENGİNLİKLERİNDEN BİRİ SANAYİ”
Sevginar SALİ: Silivri'yi tanıtanların ilçemizin sanayiyle anılması sanki diğer kimliklerine zarar verecekmiş gibi arka planda tutma çabası var. Silivri'nin bu kimliğinin rahat bir şekilde ifade edilmesi adına size nasıl bir sorumluluk düşüyor?
Hakan KOCABAŞ: Zaten Silivri SİAD'ın en önemli misyonlarından bir tanesi bu. Ülke sanayiyi yıllarca öcü olarak gördü, öyle gösterildi; toplumda kirliliği ortaya çıkartacak, sermayeyi tek taraflı kullanan insanlar olarak gösterildi sanayiciler. Hâlbuki böyle değil. Bence ülkenin en büyük zenginliklerinden biri sanayi. Sanayi ve ihracat olmasa ülkenin bugünkü konjonktürü tamamlanamaz. Silivri aslında küçük bir Türkiye olarak adlandırılabilir. Bu çok önemli bir özellik bence. Silivri tam bir Türkiye mozaiği; sanayi var, turizm istersen gerçekten geliştirilebilir, tarım dersek İstanbul'un en büyük şanslarından biri inşallah korunur diye düşünüyorum. 1/100.000'lik planlarda E-6'nın üst tarafı tarım arazisi olarak bırakıldı. İnşallah korunur ve bu devam eder. Tarımın çok önemli bir yeri olmalı. İstanbul'un ekonomisi içinde Silivri'nin böyle bir konumu muhafaza edilmeli. Tarım da olmalıdır, sanayi de olmalıdır, turizm de olmalıdır. Ben böyle bakıyorum.
“SİLİVRİ'NİN EN BÜYÜK SORUNU ALT YAPI”
Sevginar SALİ: Silivri'de üretiyor, burada yaşıyorsunuz. Silivri'nin en önemli sorunu sizce nedir?
Hakan KOCABAŞ: Silivri'nin en büyük sorunu alt yapı. Üyelerimizle beraberdik. Yine hepsi yollar, kanalizasyon, yağmur suyu deyip durdu. Bunları hep gündeme getiriyoruz; hiç kimseyle kavga etmeden ve saygısızlık yapmadan ama dertlerimizi de ortaya koymak istiyoruz. Bu benim tarzımda var, çözülecek yerleri basamak basamak gitmek istiyorum. Alt yapı sorunu çok önemli bence Silivri'de.
“ESKİYE DÖNÜK BİR YAPIOLUŞMASI BENCE SİLİVRİ'NİNKAZANCI OLUR”
Bir de ben şahsi olarak şöyle düşünüyorum; yetkim olsa Silivri'nin merkezine çivi çaktırmam çünkü Silivri'nin genişleyecek yerleri var. İnsanlar 500 metre yerleri varsa öbür tarafta kamu arazilerini 1500-2500 metre veririm. Silivri'nin bu yapısını daha da boşaltmak lazım. Silivri güzel bir kent hüviyetinde ama yazık ki çok önceden gelişmiş bir merkezi var. Eskiye dönük bir yapı oluşması bence Silivri'nin kazancı olur. Her bakımdan da değerli olur. Merkezde bir takım eskiye dönük çalışmalar var. Onları destekliyoruz tabi. İnşallah daha iyi olur.
SİLİVRİ EXPO 26-28 MAYISTARİHLERİ ARASINDADÜZENLİYOR
Sevginar SALİ: Fuar hazırlıklarınız var. Tarih belli mi?
Hakan KOCABAŞ: İnşallah Silivri Expo'nun ikincisini yapacağız. Büyük ihtimalle 26-27-28 Mayıs'ta gerçekleşecek.
Sevginar SALİ: Bu yılki kapsamı ne olacak?
Hakan KOCABAŞ: Büyük oranda kendi üyelerimizi alacağız yanında da Silivri'nin sivil toplum kuruluşlarından, okullarından olabilir. Özellikle engelli çocuklarımızın eğitim kurumlarından birini alacağız ki orada kendi yaptıklarını göstersinler.
Onun dışında da TRAKYASİFED'te organik bağımız var. O yüzden imkan olursa hem Edirne hem Lüleburgaz hem de Çorlu SİAD'tan gelebilen üyeleri orada tanıtmak istiyoruz. Birlikte iş yapabileceğimiz firmaları özellikle seçmek istiyoruz.
“ÜLKENİN MENFAATİ İÇİN DOĞRU OLANI SÖYLEMEK GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”
Sevginar SALİ: Siyasetçiler arasında kalma potansiyeli çok yüksel bir kimlik taşıyorsunuz. Siz aslında gerçek olan şeyleri söylüyorsunuz ama sürekli bir taraflara çekiliyor. Bu durumlarda ne hissediyorsunuz?
Hakan KOCABAŞ: Gerçekten çok üzülüyorum. Özellikle siyasetçileri anlayamıyorum. Hangi kesimden olursa olsun, ayırmıyorum. Çok değişik düşünme mekanizmaları var. Ben düz bir insanım. Makine mühendisiyim. Hocalarımız, “Biz size mühendisliği öğretemeyiz. Mühendislik formatını verebiliriz” derdi. O formasyonu aldık herhalde hep öyle bakıyoruz. Ülkenin menfaati için doğru olanı söylemek gerektiğine inanıyorum. Söylüyorum, siyasetçilerin bunu olumlu algılaması lazımken bir bakıyorum, birilerinin şişirmesiyle yanlış yerlere çekilebiliyor. Gerçekten bunları önemsemiyorum çünkü doğruyu söylediğime inanıyorum. Geçtiğimiz günlerde sivil toplum kuruluşu temsilcilerini, ancak sığabildiklerimizi belki ama, önemlilerini bir araya getirmek istedim. Bu benim sadece birlikte olduğumuzu gösterebilmek için çok güzel duygularla yaptığım bir şeydi. Arkadaşlarımın hangisini aradıysam sağ olsunlar bir telefonumla geldiler. Orada bulunmalarının tek sebebi Silivri'ye bir şeyler yapabilmek isteğiydi. İnanın beni çok mutlu etti. O gün hep beraber şehidimizin babasını da ziyaret ettik. Şehidimizin babası, “Ben sizden hiçbir şey istemiyorum bu birliğinizi, beraberliğini koruyun” dedi. Bunu halktan bir insan görüyor ve söylüyor bunu siyasetçilerin hayli hayli görmesi lazım. Sadece siyaset yapmamak, halkın içine inmek lazım diye düşünüyorum.
“ÜNİVERSİTELERİMİZLE, SANAYİ KURULUŞLARIMIZI BİR ARAYA GETİREREK ÜRÜN ÜRETMEK GEREKİYOR”
Sevginar SALİ: Silivri SİAD'ın gelecek çalışma programları arasında neler var?
Hakan KOCABAŞ: Biz Silivri SİAD'ın üyelerini kurumlar bazında ve kendi içlerinde belirli bir seviyeye getirdik. Seminerlerle bilgiler aktarıyoruz, bir takım uyarılarda bulunuyoruz. Avrupa normları gerçekten yapılması gereken şeyler. Bazen hepimiz bir tepki koyuyor, “Bir de bunu mu yapacağız?” diyoruz ama zaman geliyor “Hakikaten yapılması çok uygunmuş” diyoruz. Onun için rutin işlerimizi aşağı yukarı bitirmiş durumdayız. Bundan sonraki düşüncem birlikte inovatif ürünler üretebilir miyiz noktasında. Üniversitelerimizle sanayi kuruluşlarımızı bir araya getirerek, bir ürün üretmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bunları konuşarak proje halinde değil artık reel olarak hayata geçirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Silivri Expo'nun yoğunluğunu atlattıktan sonra o gündeme gelecek. Belki üç tane üyemiz, “Bu bana yakın bir ürünü üniversitelerle birlikte üretmek istiyorum” diyecek. “Buyurun” diyeceğiz biz de. Hem ülkemize fayda sağlayacak bir ürün olur bu hem de Silivri'ye. Önce biz Silivriliyiz. Silivri'ye yapılanlar bizi bağlıyor. Sonra İstanbul, sonra Türkiyeliyiz. O yüzden Silivri'ye yapılacak şeylerin içerisinde Silivri SİAD olarak yer almak istiyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz.
“FENERBAHÇE'NİN BURADA BİR KAMPÜSÜ OLACAK”
Sevginar SALİ: Üniversite demişken Fenerbahçe Üniversitesinin Silivri'ye gelmesi için çaba gösteren grubun içerisindesiniz. Umutlu musunuz?
Hakan KOCABAŞ: Elbette. Aziz Başkanımız geçtiğimiz günkü basın toplantısında; “Benden sonraki yönetimleri de desteklerim ancak üniversiteye sahip çıkarlarsa” dedi. Silivri'nin en büyük handikabı İstanbul'a olan uzaklığı. Çok bir mesafe yok belki ama trafikten dolayı hoca ve öğrencilerin gelmesi zor oluyor.
Bunu Belediye Başkanımıza da söyledim; burada üniversite projesini belki de hep beraber yapmamız lazım aslında. Elbirliğiyle bir üniversite kampüsü yapmak ve ondan sonra bir üniversiteye kiraya vermek. Öyle bir kampüs yapacaksınız ki; işte havuzları, yaşam üniteleri, öğretim görevlilerinin yaşayacakları villalar, öğrencilerin kalacağı yurtlar. Böyle bir köy yaratacaksınız herkes gelir, bir sefer belki bunu yapmak lazım. Bir projeyle yapılması daha doğru olabilir. Kalkınma Ajansıyla ya da Avrupa Birliğiyle olabilir. Ben bilemiyorum bunları yetkililerin düşünmesi lazım. Fenerbahçe Üniversitesi için mutlaka burada bir çalışma yapılacak. Ana kampüs burada olmayabilir. Zaman içerisinde belki merkezde bir yerde konuşlanır ama sonuçta Fenerbahçe'nin burada bir kampüsü olacak. İlerleyen zamanlar belki çok daha büyüyecek. Silivri İstanbul'dan gelen bütün yolların birleştiği bir yer. Mutlaka gelişecek. Silivri gerçekten iyi planlanırsa bence önemli bir merkez olacak.
“BİZ DE SANAYİNİN ÇOK FAZLA BÜYÜMESİNİ İSTEMİYORUZ AMA...”
Sevginar SALİ: İlçemize yatırım yapan insanlar nasıl bir Silivri hayal ediyor? Sanayi alanlarının gelişmesiyle ilgili bir sıkıntınız var. Islah Organize Sanayi konusunu takip ediyorsunuz.
Hakan KOCABAŞ: Bazen ezber bozan şeyler söylüyorum ama biz de Silivri'de veya İstanbul'da sanayinin çok fazla büyümesini istemiyoruz. Yeterli alanların da önemli şekilde Silivri'de şu anda bir takım rezervlerde kaldığını görüyoruz. Fabrikalarımızın yanında sanayi arsası olarak değerlendirilen yerlerin şimdi bir başka ad altında konumlandığına şahit oluyoruz. Bazen, “Yerleriniz çok değerlendi” diyorlar ama ben burayı değerlensin diye almadım, üretim yapmak için aldım. Eğer değerlensin diye alsaydım bu kadar parayı fabrikaya yatırmazdım, 100-200 dönüm yer alır satardım. Ülke ekonomisine faydamız olması perspektifinden baktık şimdiye kadar. Bizim kanımıza sanayi işlemiş. Daha fazla istihdam yaratmak, dünyanın her tarafına ihracat yapma hevesinde olmak aslında kazancı bir tarafa insanlara zevk veren şeyler. Biz bu hakkın peşindeyiz. Özellikle ben hep bunu vurguluyorum. Devletim bana, “Burası Sanayi Bölgesi Hakan Bey, git fabrikanı kur” dedi. Biz de geldik inşaatımızı yaptık, sanayi arsası olarak tapularımıza işlettik. Ruhsatımızı, iskânımızı aldık, devam ederken bir bakıyoruz burası sanayi değil. 1/100.000'lik planı biz sonuna kadar destekliyoruz ama bu bir Allah kelamı değil yanlış olan şeylerin de düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR DEVLETE SAHİBİZ”
Sevginar SALİ: Sanayici gözüyle ülkemiz açısından geleceğe nasıl bakıyorsunuz?
Hakan KOCABAŞ: Zor bir soru. Büyük bir devlet olduğumuzu düşünüyorum. Büyük arazilere sahip olmuş bir imparatorluk kurmuşuz. Bu her millete nasip olmuş bir şey değil. Hakikaten çok önemli bir mekanda toprağımız var. Bunun toplamına sahip olmak çok önemli. Her tarafta istikrarsızlık ve savaşlar var ama bizim ülkemiz bu kadar kaosa rağmen yine dimdik ayakta. Bu bizim büyük ve güçlü bir devlet olduğumuzu gösteriyor. Onun için be gelecekten aslında ümitliyim. Daha iyi şeyler olacağını düşünüyorum ama bu birlik ve beraberliğimizi korumanın nasıl olacağını kestiremiyorum.
Güvenilirlik üzerine bir anket yapılmış. 41 ülke içerisinde Türk insanının en sonuncu olduğu yani birbirine inançlarının en az olduğu görülmüş. Bu aslında sosyolojik bir durum, çok iyi irdelemek lazım. Biz öyle bir milletin insanlarıyız ki aslında camiye giderken esnaflarımız eskiden dükkânlarının kapılarını kapatmazlarmış, insanlar borcunu verilen tarihte getirirlermiş. Şimdi arada senet, çek olduğu halde ödemiyorlar.
Eski kavramlarımızı yeniden geri getirmek için çalışma yapılması gerekiyor. Bu tip şeyler beni üzüntüye sevk ediyor yoksa geleceğimizin çok parlak olduğunu düşünüyorum. Türkiye, birçok alanda büyük gelişmeler yaşıyor. İmkanları sağlamak ve insanımıza inanmak lazım.
“İNSANLARIN ÜLKEMENFAATİNE ÇALIŞMASIGEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Örneğin Silivri küçücük bir yer ama insanların ayağına takoz koymak için her şey yapılabiliyor. Hâlbuki bir insan doğru düzgün bir şeyler yapmak istiyorsa buna destek olalım. Ben geçen gün bir projeden vazgeçtim. Silivri'nin yararına emeğimi ortaya koyacağım ama kapılarında açılmasını bekleyeceğim! Hayır! Siz kapılara açacaksınız ki oradan rahat rahat gireyim ve Silivri'nin faydasına bir şey yapılacaksa yapalım. Kapının diretildiğini görünce, “Yapmıyoruz, böyle bir projenin içerisinde değiliz” dedim. Silivri'ye yazık oldu bu konuda. İnsanların bir şeyleri sadece kendi ellerinde tutmadan ülkenin menfaatine çalışması gerektiğini düşünüyorum. Maalesef bu konuda bazı sıkıntılarımız var.
“TOPLUMUN İÇİNDE OLA OLA BAZI ŞEYLERİ ÖĞRENDİK”
Sevginar SALİ: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Hakan KOCABAŞ: Siyasetçileri, bazen gazetecilerin de neler yapmak istediklerini anlayamıyorum. Ama siz gazeteciliğin değişik bir versiyonusunuz gerçekten. Bazen köşe yazılarınızı okuyorum, “Bravo, ne güzel tespit” diyorum. Görüşünüz de çok tarafsız, bakıyorum bazen Özcan Başkanın bazen AK Parti kanadının yanlışını söylüyorsunuz. Bence gazeteci böyle olmalı. Hiçbir çıkar gözetmeden toplumun doğrusu neyse onu yazmalı.
Toplumun içinde ola ola bazı şeyleri öğrendik. Benim içki içmememden kaynaklanan bir takım şeyler söyleniyor. Bunlar çok yanlış. Ben alkol kullanılması yönünde kimseye fetva veremem. Dini vecibelerim gereği kendi kendime içki içmemem gerektiğini söylüyorum. Kullanmıyorum, bu benim öz iradem. Allah-ü Teala'dan başka şah damarımızdan daha yakın kimse yok. Kendi doğrularımız, görüşlerimiz var. İnsanlar başka şeyler düşünebilir herkesin bu duygularına saygı göstermek lazım.
“ÖĞRENCİLER SEVDİĞİ MESLEKLERİ YAPMALI”
Mesleki Eğilim Testlerini bu sene de yaptık. Sonuçlar çıktı. İnşallah çocuklarımız ve aileleri de bunlara çok dikkat eder. Kolon Hastanesiyle yaptığımız toplantıda onlar dahi en önemli şikayetlerinin eğitilmiş eleman bulmak olduğunu ifade ettiler. Bankoda hastayı karşılayacak insanların dahi olamadığını söylüyorlar. Hâlbuki hizmet sektörü çok önemli. Bankodaki eleman, “Sizin için ne yapabiliriz?” dese inanın kişinin hastalığının yarısı o anda gider. Ama bu da sevgiyle oluyor. İnsan işini seviyorsa bunu geliştirebiliyor. Basın olarak Mesleki Eğilim Testlerini vurgulamak gerekiyor. Belediye Başkanımız ve Milli Eğitim Müdürümüzle belirli okulları seçtik. O okullarda bunun tekrar bir tanıtımını yapacağız. Öğrencilerin sevdiği meslekleri yapması ve ailelerin de sevdikleri meslekleri yapması konusunda çocuklarına sahip çıkmaları önemli diye düşünüyorum.
“BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ SAĞLAMALIYIZ”
Bizim için önemli olan bir diğer konu; birlik ve beraberliğimizi sağlamamız. Güneydoğu'da özellikle askerimiz, polisimiz çok büyük vefakarlık gösteriyorlar. Çocuklarını bırakıp bizler için bizim çocuklarımız biraz daha rahat yaşasınlar diye bir mücadele veriyorlar. Bu mücadeleyi takdir etmek ve sahip çıkmak lazım. Sadece devletimizin değil insanlarımın da sahip çıkması lazım. Vatanı korumak uğruna can veriyorsunuz bu çok önemli bir şey. Gazilerimize sağlık diliyorum inşallah hepsi eksiksiz olarak sağlıklarına kavuşurlar. Şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum, mekânlarının Cennet olduğuna inanıyorum. İnşallah bundan sonra şehit vermeyiz.
“SİYASETÇİLERİMİZLE VAR AMA DERNEK OLARAK SİYASETLE İLİŞKİMİZ YOK”
Siyasetçilerin belki rahatsız olduğu bazı şeyleri söylüyoruz ama ben sadece ülkem için konuşuyorum. Siyasi düşünce olarak bunu söylemiyorum. Benim yanımda birisi kendi lehinde siyaset yaptığı zaman bu sefer ben diğerini korumak zorunda kalıyorum çünkü bu sefer tarafsızlığımızı kaybetmiş oluruz. Bu tarafsızlığımızı kaybetmemek için kimsenin de bizim yanımızda siyaset yapmaması lazım. Silivri SİAD'ın siyasetle uzaktan yakından ilişkisi yok. Birlikte neler yapabiliriz düşüncesinden kaynaklı siyasetçilerimizle var ama dernek olarak siyasetle ilişkimiz yok.
“SİLİVRİ ESNAF VE SANATKARLAR ODASI İLE KOORDİNELİÇALIŞMAK İSTİYORUZ”
Önümüzdeki günlerde Silivri Expo'yu yapacağız. Parti gözetmeksizin orada da herkesin desteğini bekliyoruz. Bizim amacımız birlikteliğimizi göstermek ve geniş alanlara ulaşabilmek. Silivri Esnaf ve Sanatkârlar Odası ile koordineli çalışmak istiyoruz. Niye? Gerçekten önemli bir potansiyelleri var. Bu potansiyellerimizi hem sanayi hem de esnaf için nasıl bir araya getirebiliriz diye düşünüyorum. Küçük Sanayi Kooperatiflerindeki arkadaşlarımız da çalışsa hem buradaki ticaret artacak hem bizler başka yerlere gitmekten kurtulacağız. Bu da toplumsal refahı ortaya koyacak.
“SANAYİCİNİN ZENGİNLİĞİ,TÜRKİYE'NİN ZENGİNLİĞİ”
Sanayicinin zenginliği, Türkiye'nin zenginliği. Sanayiciyi kapitalizmin bir parçası olarak görmek artık çok yanlış bir düşünce. Rekabetin zorluklarını insanların kısa yaşam döngüsünde hayatlarına geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Hakan Söylet Bey anlattı Rusya'da bir taksici bayan, “Eskiden hiçbir şeyimiz yoktu ama saat 17.00'dan sonra kitabımızı okuyabiliyor arkadaşlarımızla vakit geçirebiliyorduk. Şimdi çok şeyimiz var ama zamanımız yok” demiş. Dengeleri çok güzel kurmak lazım.”
Haber MERKEZİ