Ahmet Yücegök

Dostun Acısı


Sevginar başlattı…
Ve… İyi ki başlattı…
Bir de siyasi şapka sahibiymişim… Onu hatırladım.
Ve… Öğle anlaşılıyor ki… "Dost acı söyler" uyarıları artık sık, sık gündeme gelecek…
Ve, alışmam lazım… Öyle anlaşılıyor… Acıyı sevmesem bile…
Evet… 28/10/2009 günü Silivri'de kime rastlasam "orada neler oluyor" dedi…
Oysa… Sevginar'ın o günkü köşe yazısının içeriği konusunda "eleştiri mi", "uyarı mı?" nasıl desem hala karar verebilmiş değildim…
Azıcık şapkamdan bahsedeyim istiyorum, bilmeyen vardır belki…
İlk önce… İtiraf edeyim… Bu şapka daha önce vardı… Yeni kazanmış değilim.
29 Mart Yerel Seçimlerinde, CHP'den Silivri Belediye Meclis üyeliğine seçilmek suretiyle başka bir şekle büründü bu şapka… Daha önce üyesi olduğum partiye karşı sorumluydum. Yerel seçimlerden sonra şapkanın aldığı şekle göre, Silivri'deki yaşayan herkese karşı sorumluluk almış oldum… Ve, seçim yasası gereği, seçimi kazanan partinin Meclise soktuğu Belediye Meclis üyelerinden İlk üç sıradakiler ayni zamanda İstanbul Büyük Şehir Belediyesi üyesi oluyorlar, yani Silivri'den Belediye Başkanı dahil CHP'den (5) kişi AKP'den (2) kişi İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne gidiyor. Bu sıralama içinde bulunmam nedeniyle, Silivri'den İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne giden (7) kişi içindeyim… Bu demektir ki, bütün İstanbul'da yaşayanlara karşı da sorumluluğum da var sayılırım…
Ve… Silivri Belediye Meclisinde iktidar, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi'nde muhalefet olan bir Meclis Üyesi sayılırım ayni zamanda…
***
Her partinin Tüzüğü vardır... Üyeler de buna uymak zorundadır… Orada, partinin kendine ait uyulması gereken kuralları yazar. Ve, o kurallara uyulmaz ise izlenecek yol belirtilmiştir… Yani, "bu kurallara uymayanların başına gelecekler" yazar o tüzükte…
Ve… Her siyasi partinin kendisine ait bir programı vardır… Onda da "iktidara gelirsem şunu,şunu yapacağım" der… Bunlar belgedir… Yarın, iktidara geldiğinde, seçmenler takip etsinler diye… Oy vereni de, vermeyeni de…
***
Gelelim, 29 Mart yerel seçimlerine… Silivri'de, bugün Muhalefete düşmüş olan başka parti iktidardı… Tekrar ayni adayla seçimlere katıldı. "Silivri'yi (5) yıl iyi yönettiğini" iddia etti. Ve, tekrar, yetki istedi…  
Diğer Partiler de … Silivri'nin beş yıl iyi yönetemediği iddiasındaydılar…
Sonuçta İktidardaki iyi yönettiği iddiasındaki parti ve adayı gitti yerine muhalefetteki CHP ve adayı seçimi kazandı… İktidar oldu… Yani, Silivri seçmeni de hepsinin söylediklerini dinledi. Değerlendirdi. Söylenenleri ölçtü, tarttı… Yakın ve uzak geleceğini de düşünerek mührünü bir yere bastı…
Dolayısıyla, ben de Silivri Belediye Meclis üyesi seçilmiş oldum…
***
Yerel seçimler geçeli neredeyse (7) ay olmuş. Beklentisi çok olanlar, beklediğini bulamayanlar vardır. Olabilir… Ve, bunlar bilinen şeyler. Ve, bilinen "hala aman yahu, bunların iktidardan gitmesi bile yeter. Her hafta o bilmem ne derneğinin Silivri çarşı içine kurdukları çadırlar, değişik kılıkta bir sürü insanın her Cuma günü Silivri Çarşı meydanında açtıkları dayanışma pankartları ortadan kalktı, şimdi gelenler isterse hiçbir iş yapmasın. Onlardan kurtulduk ya bu bile yeter "diyenlerin olduğunu da biliyorum… Hem de, hala azımsanmayacak kadar… Ha… Daha önce söylediğim gibi… Bu insanların, hoş görüsü sonsuza kadar sürmez… Bir gün sabırları tükenecek. Çarşı da gezemeyecek hale getirirler bu günkü iktidarın sorumlularını… Yani, bizleri.
Bunun da bilincindeyim…
***
Şu an, Silivri Belediye Meclisi (31) üyeden oluşmuştur, iktidarın (19), Muhalefetin (12) Meclis üyesi mevcuttur...
Silivri Belediye Meclisinde, bağımsız seçilmiş Meclis üyesi yok...
Dolayısıyla, her Belediye Meclis Üyesi, Mecliste kendi adına değil, temsil ettiği parti adına orada bulunmaktadır… Üyeler, ancak kendi parti gurubunda istediği konuda, istediği kadar konuşma hakkına sahiptir... Mecliste, özel bir durum yoksa yalnız gurup sözcüsü konuşur, yasa ve siyasi partilerin uyması gereken alışılagelmiş teamüller gereği…
Yine gurup kararı olmak kaydıyla, her üye, hangi bir konu üzerine Belediye Meclisinde konuşabilir… Ama, "gurup kararı harici konuşmak, parti suçudur". Ve, yerel yönetimlerde birey olarak en çok yetkiye sahip kişi Başkandır…
Başkan, Meclise gelmeden önce kendi gurubunu toplar… Orada, daha önceden belirlemiş olduğu gündemdeki konuları görüşür ve karara bağlar… Toplantıya öyle girer… Artık orada, yani Mecliste herkesin ne yapacağı bellidir… Ve, gündem dışı konuşma da başkanın iznine tabidir…
***
Siyasetle uğraşan her insan, bulunduğu yerdeki, yönetimin icraatlarından rahatsızlık duyar. İktidarda veya muhalefette... Ve, elinden geldiğince, elinin erdiği ölçüde de müdahale etmeye çalışır olaylara… Başarır veya başaramaz ama kendi bulunduğu o noktada mücadelesini sürdürür... Ta ki, "bıçak kemiğe dayanana kadar".
***
Diyorum ki… "Silivri kimliği ne kadar kalmışsa, o korunacak".
Ve… "Yolsuzluklar ve usulsüzlükler dışında kimsenin önünü tıkamam söz konusu olamaz"
Dahası… "Silivri'de bir KİPA" ve "Seymen Ahır ve Samanlık Villaları" olayları tekrarlanmaz.
"RİSUS" Meselesine gelince… Onun durumu biraz farklı, başka bir zaman uzun, uzun anlatabilirim bu köşede…
Ve, dahası… O geçmiş sık, sık tekrarladığım BOĞLUCA DERESİ meselesi "Silivri'de CHP'nin bilmem ne kadar yıllık pisliğini temizledik" laflarına tepkidendi birazda, bu olayı "biz çözeriz" demekten daha çok bir tepkiydi…
***
Dün şiddetle eleştirdiğim her ne varsa onlar için ne söylemişsem bugün ayni şeyleri söylerim... Ve, kimseyi aklama niyetinde de değilim…
Ve… Bazı çevrelerde "yedi aydır iktidarda olan bir partinin Belediye Meclis Üyesi olarak "Üyesi olduğum partinin İktidarını yeteri kadar eleştirmediğim" eleştirisi yapılmakta… Doğrudur… Ama, haklı değiller…
Birincisi …
İktidarda bulunan bir partinin meclis üyesiyim… Muhalefette bir partinin Meclis Üyesi değilim… Kimi eleştireceğim? Yani, hem iktidar, hem muhalefet olunmaz…
İkincisi… "Beldelerin kapanması, her şeyleriyle Silivri Merkeze toplanması, eski yönetimin bırakmış olduğu borçlar ve bu borçlardan dolayı Banka hesaplarına konan tedbirler, hacizler. Ve, mahkemeden dönen arsa satış meseleleri" hepsi (7) ayda olan şeyler…
Ha bazıları… Bunlar "iş değil"  veya "mazeret değil" diyebilir…
Ama, durum bu…
***
Bütün bu saydıklarımdan sonra sanılmasın ki, Sevginar'ın, 28/10/2009 Tarihli "Dost acı söyler" yazınına alındım ve üzüldüm…
Asla. Öyle bir şey olmaz… Benim için "dost" önemlidir…
Acıyı, sevmesem bile "dostum için" bal eylerim…
İyi haftalar…

SEÇİM YARIŞI
Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası seçimlerine epey var ama adaylar çalışmalarına son sürat devam ediyorlar…
İlk önce … Koltuğu daha önce birlikte yönetimde bulunduğu Ali Tabakoğlu'na devreden Necati Özkök açıkladı adaylığını…
Gerekçesi; "Bu yönetim iyi yönetemiyor"
Ardından Ali Tabakoğlu; "Yarım kalan işlerim var. O nedenle esnaf arkadaşların desteğini bekliyorum."
Özetle bu söyledikleri…
Şimdilik başka aday da olmadığına göre… Gayet iyi biliyorum ki ikisinden biri kazanacak ama… Ben yine de "Her ikisine" başarılar diliyorum…

KEŞKE TEKRARI OLSA
Geçen hafta Yunanistan'dan, Silivri Belediyesine ziyarete gelen küçük bir kasabanın Belediye yetkilileri gelmişti… Öylesine bir ziyaret işte… Haberi okuyunca… Eskilere dalıverdim…
Eğer imkan olsaydı… Geri getirebilseydik o yitirdiklerimizi… Bambaşka bir Silivri'ydi bugün" dedim kendi kendime..
"O eski Silivri kalabilseydi" keşke dedim…
Keşke "o eski Çanta evleri dursaydı" dedim…
Ve, keşke "O Değirmenköy'de ve Ortaköy'deki Kiliseleri korusaydık" dedim…
"Ve, Alipaşa Köyü, Fener Köyü, Kurfallı Köyü, Selimpaşa ve Diğer köylerdeki o eski yapılar ile, her ne sebeple olursa olsun buradan göçmek zorunda kalmış o insanların bırakmış olduğu o eserler duruyor olsaydı… Bir anlamda korumakla görevli olduğumuz eserleri "keşke koruyabilseydik hani", dedim.  
Hatta…
"Silivri Merkezine en uzak köylerden Danamandra Köyü'nde öyle eserler var ki, keşke onları hoyratça kullanmasaydık" keşke, dedim kendi kendime…

KISA-KISA…
* Bu yıl ki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları çerçevesinde yapılan "Fener Alayı" her yılkinden daha kalabalıkmış..
* Bu yıl ki Silivri'nin kurtuluşu törenleri hava şartlarından dolayı yapılamamış..

YORUM YAP