Siyaset gündemini takip ederken insan siyaseti iyi bilmenin ve konuşmak için yalnızca ağza sahip olmanın yeterli olmadığını bir kez daha anlıyor. Silivri'de de durum farklı değil. Söz konusu kavramın ‘bir yüksek sanat' olduğunu, ciddi bir istidat ve tecrübe gerektirdiğini de hatırlamakta fayda var.
Hep bildiğimiz üzere, siyasette 24 saat çok uzun bir süredir. Ama bazen aradan epey zaman geçmesine rağmen bir şeyler de değişmez. Beklenen, kesin gözüyle bakılan şeylerin icraata geçirilmesi zaman alabilir. Fakat netice mutlaka hasıl olacaktır. Bu anlamda Silivri siyaset gündeminde yaşanan bir kısım değişiklikler için şu sözün altını bir kez daha çizmekte fayda var: Küçük insanlar kişileri, normal insanlar olayları, büyük insanlar fikirleri tartışırlar. (George Rickover)
Evet, hakkınızdır, hakkımızdır iki çift laf etmek, üzerine konuşmak. Zira her birimiz bu toplumda yaşıyor, olup bitenlerden bir şekilde doğrudan ya da dolaylı olarak etkileniyoruz. Fakat siyaset konuşmak ‘her devrin adamı olmak'la karıştırılmamalı. Yeni bir ışık yükseliyorken hemen manzaraya karşı yerimi alayım çıkarcılığıyla hareket etme karakteri de çok arzuladığınız makamlarda uzun süre kalamayacağınızı garanti eder. Ayrıca meseleye ideolojik yaklaşmak mecburiyetinde de değilsiniz. Sadece yalın bir zihinle olup biteni doğru ve sağlıklı okuyabilecek kimselere ihtiyaç var. Yalnız aydınların değil memleketin her ferdinin, olayları doğru düzgün anlamaya ve yorumlayabilmeye ihtiyacı var. Çalışanın, öğrencinin, emeklinin, çiftçinin, memurun izlediği okuduğu duyduğu haberin aslını ve arkasını bilmeye hakkı var. Bunun içinse, fikren durduğu yeri iyi tayin etmesi gerekiyor. Artık bu memlekette insanlar sadece savaş durumunda değil günlük yaşamda da birliğe hevesli olmalı. Afrin'e uğurladıkları çocukları için ettikleri dua kadar samimi şekilde, ülkenin yarınları için de uğraş göstermeliler. Görüşü ne olursa olsun memleketin yararı gözetilerek yapılmış her işi desteklemeyi de bilmeliler. Bu iş bir kör döğüşü olmaktan çıkmalı. Şahıslara olan kininiz, yapılan işleri görmezden gelmeye, tüm bunlara sırt dönmeye burun kıvırmaya sebep olacak bir sığlık olmamalı. Aynı şekilde bağnaz bir tutumla yanlış kararları sorgulamadan benimsemek ve göz göre göre yanlışa yanlış diyememek de benzer karakterize olmuş bir bilinç kirliliğidir.
İdeolojik safımı belli edeceğim kaygısı güttüğümüz kadar, yalnız doğru bildiğimin yanında olacağım kaygısı gütmüş olsaydık, bugün hem kat be kat güçlü bir devlete sahip, hem de çok daha kaynaşmış ve kardeşliğini hatırlamış bir halkla iç içe yaşıyor olurduk. Enseyi karartmayalım ama, devletimiz büyük, milletimiz neciptir. Ortadoğu'da, İslam ülkelerinde, Türk cumhuriyetlerinde bayrak taşıyan bu devlete Allah zeval vermesin, milletimize de o hep dönen oyunları görebilme feraseti versin dileriz. Elimizde bir ölçme aleti yok ama biz sürekli ölçelim: Durmamız gereken yerle durduğumuz yer arasındaki mesafe ne?