Silivri siyasetinde eski ve yeni başkan arasında esen ‘barış’ rüzgarları önümüzdeki tabloda pembe tonlarının hakimiyetine imkan tanımaya pek çokları için yeterli gelmiş gibi görünüyor.
Uzun zamandır size telefonlarda yaptığım sohbetlerden söz etmiyordum, bugün ara verdiğimiz bu geleneğimizi sürdürelim… AKP İlçe Başkanı Metin Karakaş’ın, CHP İlçe Başkanı Selami Değirmenci ile Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar arasındaki uzlaşmazlığı bilinçli olarak kaşıdığı iddiama katılmayan yok gibi. Bunun ne kadar işe yaradığı, daha doğrusu AKP’nin işine yarayacağı konusunda tereddütleri olan biriyle yaptım, değinmek istediğim telefon görüşmesini.
Karakaş’ın muhalefet liderliğinde yeterli başarıyı göstermediği görüşüne, “Yapabileceği tek şeyi yapıyor” cevabıma, “Ona bir faydası yok” şeklinde yanıt verdi. Siyasette hedefe giden her yolun mubah olduğu genel kabulüne katılmayanlar genelde kaybedenlerdir. Ben ki onları kazananlardan daha iyi anladığımı düşünüyorum. Karakaş’ın sürdürdüğü taktiğin ona bir yararı olmaya bilir ama Işıklar’a zararı yeterli bir gerekçedir.
Işıklar’ın İBB ve genel iktidar bakımından eli kolu ne kadar bağlıysa, Metin Karakaş da aynı şekilde Silivri siyaset koşulları nedeniyle hareket sınırlılığı içerisinde aslına bakarsanız. İkisinin de kendi ellerinde olmayan dezavantajları söz konusu. Karakaş’ın izlediği taktiği bu kadar bariz sürdürmesi ustaca yürüttüğü siyasetinin yanında sırıttığı görmemek, anlamamak elde değil. Işıklar’ın, Pilav Günü’nde Hüseyin Turan ile samimiyetini görünce misillemenin gecikmediğini anladım. Işıklar’ın Karakaş ile düzelen arasına gölge düşürmeden ikilinin atışmasında Hüseyin Turan’ın harcandığı hissine sık sık kapıldığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Karakaş’ın muhalefet ataklarına sinirlenen Işıklar, Eski Belediye Başkanı Hüseyin Turan olduğu için durmadan onu kavganın ortasına çekti. Işıklar, Turan’ın kendisine yönelik ‘düşmanlığını’, Karakaş’ı hedef alırken pompaladı. İkilinin dost olması zaten çok beklenen bir durum değil ama düşman olmalarını gerektirecek bir süreç de yok ortada. Hüseyin Turan, iktidarı kaybetmenin acısını kazananlardan çıkarmaya çalışan en son kişi tarzında tutumunu ta başından bu yana hep muhafaza etti. Bu olgunluğu da bilmiyorum kaç kişi iktidarı kaybettikten sonra gösterebilir.
Karakaş’ın kaşıdığı CHP’nin Işıklarlı-Değirmencili yarasına gelince. Evet, CHP’nin en zayıf noktası bu. Korkarım telafisi de yok. Karşı tarafın bildiği, iktidarın en zayıf noktası. Muhalefetten bunu görmezden gelmesini beklemek boşuna, ayrıca haksızlık. İktidar denilen şey kazananın olacağına göre, zayıf olanın, ayrı düşenin kaybetmesi beklenendir. AKP’nin elindeki belki de en güçlü kozu değil ama ikinci sıradakini kullanmaması düşünülemez. Kullandılar, kullanacaklar. Daha ustaca olmasında kendileri açısından yarar var. CHP’de uzlaşmazlık içerisinde olan ikilinin anlaşma imkanı da yok. Tıpkı çaresi bulunmayan bir hastalık gibi. Çeşitli tedavi yöntemleri ile istenmeyen sonu erteleyebilirsiniz ama eninde sonunda bir kaybeden olması şart, çünkü ikisi de aynı şeyi istiyor.
Değirmenci’nin iyi niyetine inanmak için zorluyorum adeta kendimi bir süredir. Son olarak gündeme getirdiği Murat Onkardeşler mevzusunda kasıtlı olarak belediye yönetimi, daha doğrusu kendisine karşı çıkanlar ile uğraştığı izlenimine kapıldım. Savunuculuğunu yaptığı genel başkanı, Bülent Arınç için bile “muhatabım o değil” diyebiliyorken, Değirmenci’nin kendine Onkardeşler’i muhatap kabul edip, kişisel yorumlarını bu denli gündeme taşımasını anlamlandırmakta çok zorlandım. Daha doğru o çabayı hissettiklerimi aklımdan kovmak için sarf ettim. Çünkü Değirmenci’nin kendisine karşı çıkanlarla, bunlar hangi konumda olursa olsun uğraşmaktan vazgeçmediğini görmekten hoşlanmıyorum. Tabi ki CHP’nin seçilmiş başkanı benim hoşuma giden şeyler yapmak zorunda değil ama temsil ettiği kurumu kimseye küçük düşürtmeyeceğini söylerken, bu konuda en büyük sorumluluğun kendisine ait olduğunu unutmuş gibi davranıyor. Değirmenci’ye yakışan hedeflerini küçültmek değil, yükseltmek! Dayatmayla, zorlamayla insanların düşüncelerini değiştirme gayreti başarı ve saygınlık getirmez. CHP İlçe Başkanının görevi, partisinde yaşanan önemli süreci anlamakta güçlük çekenler veya yanlış yorumlayanlara, doğrusunu anlatmaktır. Bilgi ile açıklık yerine ceza ve tehdit yöntemine başvuruyorsanız sizin de aklınız suçladığınız insanlar kadar karışık demektir.