Olağan üstü kongreye gelinen süreci artık ne hatırlamak ne de yazmak istiyorum… Akgün Duru ve yeni yönetim önceki dönem hesaplarının incelenmesi için yasal süreç başlattı. Ardından da Ümit Kalko, bağışta bulunduğu miktarın dışında kulübe verdiği borç paraların tahsili için icra yoluna gitti.
Duru, hesaplardan emin olamadığı için yargıya başvurdu. Kalko da alacağını tahsil edemediği gerekçesiyle… Duru'nun ne kadar hesapları inceletme hakkı varsa, Kalko açısından da tahsil edemediği alacağı ile ilgili yasal yollara başvurmak en doğal hakkı…
Duru'nun “Silivri'ye ihanet” çıkışı; yargı aşaması devam eden mevzu üzerinden doğru bir yaklaşım değil… Silivri, Silivrispor'dan ibaret de değil… Duru, Silivrispor adına açıklama yapabilir ama Silivri halkı; çok zorlama olur… Değil Kalko yasal alacakları konusunda herkes Silivrispor'u gerek gördüğünde icraya verebilir… Geçmiş dönem kulüp başkanı, vermediği bir parayı tahsil etmeye çalışıyorsa veya haksız bir borçlanmaya imza atmışsa yargı bununla ilgili gerekli taktirde bulunacaktır.
Akgün Duru'nun sergilediği tehditkâr meydan okumalar kadar kamuoyu nezdinde Ümit Kalko tarafından sergilenen arogan tavır da yakışıksız. ‘Kim daha haksız'a girmeyeceğim ama Duru gelişi ve konumu itibariyle bugün karşılaştıklarının daha fazlasını göze almış ve hazırlanmış olmalıydı…
Meselenin bir diğer boyutu; Silivri'ye hizmet iddiasında olan insanlar önce kendi imajlarını, itibarlarını, sorumlulukları ile ilgili oluşan sorunsalları yönetme becerisini, başarısını gösterebilmeli…
Oturup karşılıklı anlaşmazlıklarınızı çözmeyi başaramıyorsanız, şeriatın kesme ihtimali üzerine parmağınız için veryansın etmeyeceksiniz! Etseniz de boş, zaten…
Ümit Kalko'nun geliş ve gidiş şekli itibariyle Silivrispor'a bir ihsanını beklemek bence yersiz. Borç olarak verdiği parayı geri aldığında Silivri'ye harcama ısrarını anladım dersem yalan olur… Akgün Duru'nun ne yapmaya çalıştığını anlıyorum, Ümit Kalko için aynı şeyi söyleyemem… İkincisinin yaşadıkları başınıza gelse onun imkanlarına sahip olup kaçınız daha fazlasını yapmazdınız? Kimseye söylemenize gerek yok kendinize itiraf etmeniz yeterli…
Kim ne derse desin önemli olan yargının ne söylediği bundan sonrası için…
TANER ERTÜK YENİ EMNİYET MÜDÜRÜMÜZ
Silivri'nin yeni Emniyet Müdürü Taner Ertürk oldu. Hayırlı olsun, görevinde başarılar diliyorum.
AÇIKLAMA
‘Sözün bittiği yer' başlıklı köşe yazımla ilgili Tuğrul Selimoğlu'nun bir düzeltme talebi var. Belki benim gibi yanlış veya tam olarak bilmeyenler olabilir onlar için de gerekli bir izahat olarak düşünerek aynen paylaşıyorum; “Bir düzeltme yapma gereği hissettim izniniz olursa… CHP eğitimde yaşanan skandala neden müdahale etmedi bilemem ancak bahsi geçen sendika sadece Sağ düşünceli insanlardan oluşmuyor. Benim sosyal demokrat olduğumu Silivri'de bilmeyen yoktur. Kaldı ki varsa bile şimdi öğrendiler. Siyasi görüşümü Türk Eğitim Sen de bilir. Bu görüşte olmama rağmen sendikamız bana ilk olarak Silivri Teşkilatlanma Sekreterliği sonrasında İlçe Temsilciliği görevi verdi. İst. 9 Nolu Şube kurucular kurulunda görev aldım. Şimdide Çerkezköy Teşkilatlanma Sekreteri ve Tekirdağ kongre delegesiyim. Dolayısı ile benim gibi düşünen binlerce insan Türk Eğitim Sen de yer ve ses buldu. Bizler Sol düşünceli insanlar olarak Türk Eğitim Sen'de olmaktan gurur ve şeref duyuyoruz. Türk Eğitim Sen yazınızda belirttiğiniz gibi Sağ görüşlülerin birleştiği bir sendika değildir. Bizim tek bir ölçü ve çizgimiz vardır. Haktan hukuktan adaletten ayrılmayan, vatan haini olmayan her sade üye sendikaya renk verebilir. İdealleri de varsa ilçe ve il yönetimlerinde görev alabilir. Teşekkür ederim.”
***
Konu Silivri İlçe Milli Eğitim'in noter tasdikli torpil skandalından açılmışken bir not daha düşelim… Türk Eğitim-Sen Silivri Şube Başkanı Cem Tan Hocam da ifade etti, CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil de arayıp bilgi verdi. CHP süreci Eren Erdem aracılığıyla, Türk Eğitim-Sen ayağında da Enver Demirle irtibatlı halde takip ediyor. Sanıyorum Silivri'de kopan fırtınanın etkisi Ankara'da da hissedilecek…
Skandalın mimarlarının dahi gelinen noktadan memnuniyetsizlik duymasına sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim… Ayarını bozdukları kantarı kullanmanın hiçbir esprisi kalmadı doğal olarak…
Hangi kaybımıza üzüleceğimize, hangi değerimizin muhafazası için sevineceğimize şaşırdık!
Allah sonumuzu hayır etsin inşallah…
TURAN UMUÇ
Turan Umuç'a Allah rahmet eylesin, sevenlerine sabır versin… Cenazeye katılanlara bakınca kaybından duyulan üzüntünün boyutunda bir kez daha kendi kendime sorduğum soru; ‘niye gitmeyi tercih ediyor bu insanlar' oldu… Bir, iki, üç… Sevdiğiniz insanları dinlemeyin, gözünün taa içine bakın… Bakın ki kaybettiklerinize sonra çok üzülmek zorunda kalmayın…
Umuç ailesine başsağlığı diliyorum...