Geçenlerde biri sordu, "Köşe yazını ne kadar sürede hazırlıyorsun?” diye… Hiç düşünmemişim konunun üzerine; sorunca fark ettim… Yazmaya başlayınca bir A-4’ü doldurmak 10 dakikada rahat yapılacak iş… Tabi sabahtan itibaren "Yarına ne yazacağım?” sancısını saymazsanız…
‘Yazmak’ tan önce ‘ne yazacağınıza karar vermek’ ve ‘nasıl ifade edeceğiniz’ i belirlemek de var…
Araya giren telefonlar, görüşmeler, başka işlerden sıyrılıp asıl konunuza konsantre olmak ne kadar çetrefilli bir iş…
"Yaptım oldu…” ancak bir reklam sloganı olarak parlayabilir gerçek hayatta… Kolay iş yok! Hatta giderek daha da zorlaşan işler meşgul ediyor gündemimizi…
Dün Başkan Işıklar ile ikinci döneminin ilk 2,5 ayını konuştuk… İlk dönemde yapılmasına imkan bulunmayan işlerin geç kalmadan gerçekleştirilmesi bir yana, çıtayı yükselterek istikrarla yola devam edilme kararlılığı diğer tarafta… Eskiden, çoook eskiden yani; bir eleştiride bulununca hemen savunmaya geçiyordu… Yine bu yönteme başvuruyor da şöyle arada sırada, dalıp dalıp, sessiz kalıp dinlemeleri türemiş ikinci döneminde : ))
Günlerce tasarlayıp sonra kaleme aldığınız yazıların bilgisayarınıza bulaşan virüs veya teknik bir sebepten yok olması da sadece bize hak bir şansızlık değil… Her alanda karşı karşıya kalabileceğimiz beklenmeyen komplikasyonlar neticesinde hedeflenen sonuç yerine duvara toslamalar mümkün. Siz "Yaptım” diye ortaya çıkmaya acele ederken, başkaları perde arkasından "Bozdum”u sahneye sessiz sedasız koyuyor! Bu tarz siyasi oyunlar kapalı gişe oynar! Tecrübeyle sabittir; katılırsınız eminim…
Işıklar’a ve ikinci döneminde Silivri tasarılarına dönecek olursak; üniversiteler, merkezde kültür ve sanat etkinliklerine yeni mekân kazanımları ve otopark yatırımları öncelikli başlıkları olarak öne çıkıyor… Aralara bir sürü yeni dönem projesi sıkıştırdı da ilk dönemden sırtladıklarının ağırlığı biraz gurur meselesi olmuş sanki… Ya olacak ya olacak!
Mahalleye dönüştürülen orman köylerinin devir teslimi yine sessiz sedasız (tıpkı belde belediyeleri gibi) ama sürecin taraflarını ziyadesiyle yoran maratonuyla kendi halinde gerçekleşiyor… Biz hissetmiyoruz ama içimizde, yanı başımızda birileri yine kocaman kocaman yükler sırtlamış oradan oraya taşıma gayretiyle mücadelede…
Bir taraftan devam eden yatırımlar tamamlanıyor… Yenilerinin hayata geçirilmesi için öyle ahım şahım bir süreç işletilmiyor ama yapılanların korunup, geliştirilmesi daha önemli sayılmalı ilk etapta…
Işıklar, daha gerçekçi ve ayakları sağlam yerine basan yaklaşımı ile (ani parlamalarını bastırma çabasında) kendinden emin biçimde yoluna devam kararlılığında… Parti değişikliği veya beş yıl sonra yeniden başkanlığa adaylığı yönündeki tartışmalar gerçek gündemimizden tamamen uzak konular. Sabaha bile çıkıp çıkmayacağımızın belli olmadığı hayat sürecinde beş yıl sonra kim ki ‘adayım’ da dese, ‘değilim’ de söyledikleri gerçeğe dair çok az şey ifade eder…
Işıklar’ı öncesinde olmasa bile başkan seçildikten sonra tanımak zorunda kaldı birçok Silivrili… Neyi yapıp yamayacağına dair bence herkeste bir görüş var… Yapaylık ve yapmacık işlerden zerre kadar haz etmediği bilinir… 30 yıllık bir ağacın gövdesini kesip kökünden ayrı bir yerde yaşatabileceğini düşünen akıllara hayret ediyorum. Ya gerçekten hiçbir şey bilmiyorlar ya da Işıklar’ın zekâsına büyük bir haksızlık içerisindeler… Yerel iktidar temsilcisi olarak, genel iktidardan hükümet oldukları için ne gerekiyorsa ve yapabiliyorsa almalı… Kendinden ilke ve duruş anlamında sergileyeceği tavizlerinin karşılığı asla Silivri’ye yarar getirmez… Bunu herkes de çok iyi biliyor ama Işıklar’ın hatalarından medet umanlar hayal kurmaktan vazgeçmiyor...