“İki tip insan yaşıyor bu ülkede: Düzenden yararlanarak köşeyi dönmek isteyenler ve gidişattan acı duyarak, toplumu değiştirmeye çalışanlar.”
Uzun zaman önce bir köşeye not ettiğim, sevgili Zülfü Livaneli' nin harika tespitlerinden biridir bu söz. Ülkemiz insanının büyük bir kısmı -genellikle siyasetle ilgilenenler- için ağır bir eleştiri, bir suçlama olarak da değerlendirebilirsiniz bu sözleri; gerçekçi bir bakış açısı olarak da, tamamen size kalmış…
Yerel seçimler yaklaştığından, son günlerde ilçemizdeki tüm partilerde çalışmalar hızlandı. Art arda isimler açıklanıyor; başkan aday adayları, meclis üyesi aday adayları birbirlerinin peşi sıra karışıyorlar halkın arasına. Kendilerini destekleyen kalabalıkların alkışlarıyla konuşmalarını yaparlarken heyecanları gözlerinden okunuyor, coşkuları sözlerine yansıyor. Hepsi pırıl pırıl gençler. Ve, hepsi de talip oldukları görevi kusursuzca yerine getirebileceklerinden emin, aday olmayı hak ettiklerini düşünüyorlar kuşkusuz.
Başvuranların sayısı beklenenin çok üzerinde gibi görünüyor. Tabi ki olumlu bir şey bu durum. Silivrimizi daha iyi yönetmek ve güzelleştirmek için -büyük bir çoğunluğunun- ellerinden geleni yapacaklarından eminim.
Onlar, -yazımızın başında belirttiğimiz gibi- gidişattan acı duyan ve toplumu değiştirmeye çalışanlar.
Ancak içlerinden bazılarının da birinci tip insan sınıfına girdiğinden hiç şüphem yok. Böyle düşünmemin en önemli sebebi, çocukluk yıllarımdan itibaren az ya da çok tanıdığım birçok insanın karakterleriyle ilgili izlenimlerim. Vurgulamak istediğim şey, aday adayları arasında, düzenden yararlanıp köşeyi dönmek isteyenlerin de olduğu.
Ülke siyasetini biraz olsun takip eden her vatandaş, bu tip kötü niyetli insanların -bu asalakların- siyasetten ve siyasetçilerden nasıl nemalandıklarını bilir. Bu tip insanlar, -kendileri siyasete girmese bile- siyasete hizmet amacıyla giren dürüst ve temiz insanları bir şekilde kandırıp, akıllarını çeldikten sonra, kendi çıkarları için kullanmaya bayılırlar. Örnekleri çoktur. Yazılı basına ve sosyal medyaya şöyle bir göz gezdirdiğinizde birçoğuyla karşılaşmanız mümkün.
Bunu düzeltmek için elimizden gelen fazla bir şey yok, diye düşünebilirsiniz; ancak yaşadığımız yerle ilgili, çocuklarımızı büyüttüğümüz şehirle ilgili nihai kararı verecek olan BİZLERİZ.
Bizim “Düzgün İnsanlara” ihtiyacımız var. Aday adayları arasında -inanıyorum ki- bu kıymetli insanlar fazlasıyla mevcut. Bunu unutmayalım ve dürüstlüğüne güvendiğimiz doğru insanları seçelim yeter.