Eğitim-Sen: Üniversitelerin siyasi iktidarın aparatı haline getirilmesine sessiz kalmayacağız

Eğitim-Sen: Üniversitelerin siyasi iktidarın aparatı haline getirilmesine sessiz kalmayacağız

20.03.2025 13:54:57

Eğitim-Sen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının geçersiz sayılması ve sonrasında yaşanan gözaltılarla ilgili sert bir açıklama yaptı. "Türkiye, adı konulmamış bir olağanüstü hal düzeniyle idare edilmektedir. Demokrasi ve hukuk olmadan huzur içinde bir toplum olamayız." denildi.

Eğitim-Sen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının geçersiz sayılması sürecine ve sonrasında yaşanan gözaltılara ilişkin sert bir açıklama yaparak, yaşananları hukuksuzluk ve siyasi baskının bir örneği olarak nitelendirdi. Sendika, devlet kurumlarının siyasal iktidarın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, “Demokrasi ve hukuk olmadan huzur içinde bir toplum olamayız.” mesajını verdi.
“KURUMLARIN SİYASAL İKTİDARIN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA ARAÇSALLAŞTIRILDIĞI OLAĞANÜSTÜ BİR DÖNEM”
Eğitim-Sen açıklamasının tamamı şu şekilde:“Baskı ve yıldırma politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalışan saray rejiminin son hamlesi İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını geçersiz saydırmak oldu. Bizler bunun usul ve esasa ilişkin hukuksuzluklarını tartışırken, sabah Ekrem İmamoğlu ile beraber yüzlerce kişinin gözaltına alındığı haberiyle uyandık.
Kurumların siyasal iktidarın çıkarları doğrultusunda araçsallaştırıldığı olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli dönemlerde politik ve sivil hakların kısıtlandığı 'olağanüstü hal', 'sıkıyönetim', 'MGK' gibi yöntemlerle idare edilmiştir.
Ülkemiz bugün de adı konulmamış bir 'olağanüstü hal' düzeniyle idare edilmektedir. Tüm devlet kurumlarının tek elde toplandığı, iktidarın ihtiyaçlarına göre pozisyon aldığı, kurumsal özerkliklerin askıya alındığı ya da yok edildiği 'yeni' bir düzenle karşı karşıyayız. Yargının ve üniversitelerin siyasal ve toplumsal muhalefetin üzerinde sopa ve kendi çıkarları doğrultusunda bir araç olarak kullandığı bir dönemden geçiyoruz.
AKP hükümetinin siyasi baskıları yıllar içinde üniversiteyi üniversite yapan kurumsal özerklik, bilimsel özgürlük ve kamusal bütçe gibi hayati ilkeleri ortadan kaldırmıştır. Yükseköğretim kurumları, geçen 23 yılda, ideolojik yayılma ve kadrolaşmanın bir cephesi haline getirilmiştir. OHAL KHK'leri ile bir gecede binlerce kamu emekçisinin haksız ve hukuka aykırı olarak ihraç edilmesi, istifaya zorlama, disiplin cezaları vb. yollarla devam eden tasfiye süreçleriyle üniversitelerin içleri boşaltıldı. Baskı altına alınıp sesi kısılan, toplumsal yaşamdan uzaklaştırılıp iktidarın arka bahçesine dönüştürülen üniversitelerin meşruiyeti zaten ortadan kalkmıştı. İstanbul Üniversitesi yönetiminin Saray Rejimi tarafından sipariş edildiği ayan beyan ortada olan bu son kararı da bu süreçten bağımsız değildir.
“GÜVENCESİZLİK VE HUKUKSUZLUK BÜTÜN TOPLUMU TEHDİT EDİYOR”
Bugün İstanbul Üniversitesi'nde yaşanan yatay geçiş ve diploma krizinin sadece Ekrem İmamoğlu ile sınırlı olmadığının, yaşadığımız güvencesizliğin ve hukuksuzluğun bütün toplumu tehdit ettiğinin farkındayız.
Demokrasi ve hukuk olmadan, temel insan haklarına saygı göstermeden huzur ve refah içinde bir toplum olamayacağımız asla unutulmamalıdır. Ülkemizin geleceği için hukuk, demokrasi ve adalet tüm kural ve kurumlarıyla bir an önce işler hale getirilmelidir.
“ÖZGÜR VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTELERİ MUTLAKA KURACAĞIZ”
Bizler üniversitelerde çalışan eğitim ve bilim emekçileri olarak, siyasal iktidarın bu darbe girişimine son vermesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Üniversite yönetimlerinin siyasi iktidarın aparatı haline getirilmesine sessiz kalmayacağız. Özgür ve demokratik üniversiteleri mutlaka kuracağız.”
Haber Merkezi

 

YORUM YAP