Eğitim Sen, Eğitim İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen Silivrili eğitimciler, Uğur Mumcu Meydanı'nda bir araya gelerek eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti protesto etti ve MEB'i önlem almaya davet ettiler.
Eğitim Sen, Eğitim İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen Silivrili eğitimciler, 10 Mayıs Cuma günü ortak iş bırakma eylemlerinin yanı sıra Uğur Mumcu Meydanı'nda bir araya gelerek basın açıklamasında bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Silivri İlçe Başkanı İbrahim Kömür ve yönetim kurulu üyeleri, CHP Kadın Kolları Başkanı Derya Ural Erdim, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Silivri Şube Başkanı Mübeccel Çeşmecioğlu, Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şube Başkanı Süheyl Kırkıcı, geçmiş dönem CHP Meclis Üyesi Cabbar Doğan katılarak eğitimcileri destekleyenler arasındaydı.
ERDOĞAN: OKULDA ŞİDDET BİR MESLEKTAŞIMIZI DAHA ARAMIZDAN ALDI
Eğitim Sen Sendikası Silivri Temsilcisi Caner Erdoğan, basın açıklamasında şu sözlerine yer verdi. “İstanbul'un Eyüp ilçesinde bulunan özel bir okulda müdür olarak görev yapan emekli öğretmen İbrahim Oktugan'ın bir öğrencisi tarafından öldürülmesi hepimizi derinden üzmüştür.
Toplum olarak hayatımızın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde her gün karşı karşıya kaldığımız şiddet olgusu, okullarımızı da sarmalamış, eğitim emekçilerini de şiddetin hedefi haline getirmiştir. Son olarak bugün İstanbul'da yaşandığı gibi ölümle sonuçlanan ağır sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye'nin her yerinde eğitim kurumlarında birbirine benzer şekillerde eğitim emekçilerini hedef alan şiddet olaylarının yaşanması, şiddetin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılmasını, eğitim kurumlarında eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanmasını gerektirmektedir.
“ŞİDDET OLAYLARI ÖĞRETMENLERİN İTİBARSIZLAŞTIRILMASINDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ”
Yaşanan bu şiddet olayları adeta bir bakanlık politikasına dönüştürülen eğitim emekçilerinin itibarsızlaştırılmasından ayrı düşünülemez. Bugün bir Eğitim emekçisini hayattan koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci ya da veli oluşu, ne de öğrencinin uyruğu ile ilgilidir. Bizzat bakanın yaptığı açıklamalarla eğitim sisteminin tüm başarısızlığının nedeni olarak öğretmenlerin gösterilmesi, CİMER uygulamasının velilerin elinde bir sopaya dönüştürülmesi, MEB'in eğitimde yaşanan tüm sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmeni ve idarecileri veli ve öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.
“MEB'İ ÖNLEM ALMAYA ÇAĞRIYORUZ”
Okullarda yaşanan şiddetin ve öğretmenlere yönelik saldırıların önlenebilmesi, öncelikle her fırsatta öğretmenleri, eğitim emekçilerini hedef haline getiren politika ve uygulamalara son verilmesinden geçmektedir. Okulda şiddet olaylarının durması için Milli Eğitim Bakanlığını acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.
BAŞSAĞLIĞI
Yıllardır yaptığımız tüm uyarılara rağmen alınmayan önlemler nedeniyle dün 40 yılını çocukların eğitimine adamış bir öğretmen arkadaşımızı, maalesef bakanlığın ideolojik örgütlenme alanına çevirdiği, yap boz tahtasına dönüştürdüğü eğitim politikalarının sonucu olarak kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyor, İbrahim Oktugan öğretmenimizin ailesi başta olmak üzere tüm meslektaşlarımıza ve eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz.”
TAN: ASIL SORUN YAŞADIĞIMIZ ACILARIN GÖRMEZDEN GELİNMESİ
Hürriyetçi Eğitim Sen Silivri Temsilcisi Cem Tan, yaptığı konuşmasında şu ifadelerine yer verdi. “Bu gün acı bir olay için buradayız. İbrahim öğretmenimizi anmak, yitirdiğimiz nice meslektaşlarımızın acısını unutmadan her gün yeni bir meslektaşımızın travmasıyla karşılaşıyoruz. Bunlar bizim için üzücü ama asıl sorun bu acıların bazı kitleler tarafından görmezden gelinmesi.
“ARTIK YORULDUK”
Bizler geleceğin mimarları olan, geleceğe rehberlik eden, toplumun temel yapı taşlarını oluşturan eğitim emekçileri olarak artık yorulduk. Velilerimizin elinde bir CİMER sopasıyla her gün şikâyet edilmekten yorulduk. Ders programlarıyla psikolojik mobing altında olmaktan, daha almadığımız zamların aylar öncesinden boy boy haber kanallarında gösterilmesinden yorulduk. “Öğretmen ne yapıyor ki? Öğretmen yatıyor. Yaz tatili var, şu var, bu var. Yatarak para kazanıyor” denmesinden yorulduk. İtibarsızlaşmaktan yorulduk. İnşallah yaşadığımız bu elim hadise, eğitim emekçilerinin bir araya gelmesi, ayağa kalkması ve hak ettiği şartları kazanması açısından bir başlangıç olur.
Dirayet ve duruş gösteren tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.”
AGİN: ARTIK YETER! CAN KORKUSUYLA ÇALIŞMAK İSTEMİYORUZ! GEREKLİ TEDBİRLER ALINSIN!
Eğitim İş Sendikası Silivri Temsilcisi Yasin Agin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir.
Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir.
Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB'in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.
“BU ÜLKEDE OKULDA BİR ÖĞRETMEN ÖLDÜRÜLDÜ”
Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti! Şiddetin, cinayetin tek bir faili olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır. "Bir toplumun uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür."
Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur.
Buradan Milli Eğitim Bakanı'na soruyoruz;
• Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor?
• İktidarın ve MEB'in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?
Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz.
-Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son bu cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır.
- Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir.
- Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır.
“ATILMASI GEREKEN İLK ADIM BU ZİHNİYETİN KÖKTEN DEĞİŞMESİ”
Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir.
• Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.
• Okulda şiddetin son bulması için MEB'i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.
• Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.
• Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.
• Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.
• Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.
• Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK'ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.
• İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.
Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!”
Sendika temsilcilerinin açıklamalarının ardından eylem sona erdi.
Renginar SALİ