Her gelişmiş ülkede öğretmenlik en saygın meslek grubu olarak kabul edilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle Mustafa Kemal Atatürk eğitime ve öğretmenlere ayrı bir değer vermiş “Ordularımızın kazandığı zafer, sizin eğitim ordularınız için yol açtı. Gerçek zaferi siz, öğretmenler kazanacaksınız.” demiştir. Ancak günümüzde eğitimcilere hak ettikleri değer veriliyor demek maalesef zor.
Özellikle özel ve devlet okullarındaki öğretmenlerin birbirinden farklı haklara sahip olması eğitimde birliğin sağlanmasının önünde engeldir. Devlet okulu öğretmenleri devlet memuru statüsünde iken aynı okulda “ücretli öğretmen” olarak çalışan öğretmenlerin çok az maaşlara ve iş güvencesi olmadan çalışması ancak aynı performansın beklenmesi ne kadar gerçekçidir.
Özel okullarda çalışan öğretmenler ise tamamen farklı bir statüdedir. Genelde her yılın Şubat-Mayıs ayları arasında sözleşme yenilerler. Bu sözleşmeler belirli süreli iş sözleşmesi niteliğindedir. Bu sebeple örneğin iş akdi yenilenmeyen öğretmenler işe iade davası açamazlar. Yani özel okuldaki bir öğretmen her yıl “gelecek yıl işim olacak mı?” kaygısı taşır. Bu kaygı ile çalışan bir öğretmenin kendisini öğrencisine adaması beklenir mi? Neyse ki son Yargıtay kararları ile özel okul öğretmenlerinin iş akitlerinin işveren tarafından yenilenmemesi veya haksız olarak feshedilmesi halinde öğretmene kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Aynı şekilde evlilik, emeklilik koşullarının oluşması halinde de kıdem tazminatı alabilirler. Bu noktada yine 1 yıllık kıdem şartı aranmaktadır. Her şeye rağmen birçok haktan mahrum olan öğretmenlerimize en azından bu haklarının verilmesi yerinde olmuştur.
UZAKTAN ÇALIŞMA NASIL OLMALIDIR?
Mart ayında yayınlanan 16 maddelik Uzaktan Çalışma Yönetmeliği okulların kapanması ile on-line eğitime geçmiş olan öğretmenlerimizi yakından ilgilendirmektedir. Örneğin bu yönetmeliğe göre sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise uzaktan eğitim için gerekli malzemelerin (bilgisayar, internet vs) işveren tarafından karşılanması gerektiği kabul edilmiştir. Diğer taraftan uzaktan çalışma için zorlayıcı neden olması halinde işçinin onayı aranmayacaktır. Yani pandemi süresince işveren uzaktan çalışma için işçinin kabulüne gerek duymamaktadır.
Pandemi süresince çalışanlar daha önce hiç deneyimlemediği koşullara alışmaya çalışıyor. Tüm bu süreçte hukuki kurallar da yenileniyor. Ancak ileride yaşanacak hukuki ihtilafların nasıl çözümleneceğini tahmin etmek gerçekten zor. Bu yüzden önce salgının sona ermesini sonra çocuklarımızın öğretmenleri ile birlikte okullarında eğitimlerine devam etmelerini dilemekten başka bir şey gelmiyor.