Eğitim Sen Sendikası, 2024 yılı Liselere Geçiş Sınavı Sonuçlarını, eğitimdeki eşitsizliğin ve adaletsizliğin aynası olarak değerlendirdi.
2024 yılı Liselere Geçiş Sınavı Sonuçlarını adaletsiz olarak değerlendiren Eğitim Sen, gerekçelerini yaptığı açıklamada şöyle sundu: “2 Haziran 2024 Pazar günü gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçları açıklanmıştır. Bu yıl LGS merkezi sınavına başvuran 1 milyon 38 bin 544 öğrencinin 992 bin 906'sı sınava katılmış, sınava katılım oranı yüzde 95,61 olarak gerçekleşmiştir. LGS kapsamındaki merkezi sınav sonuçlarına göre bu yıl tam puan alan öğrencilerin sayısındaki azalma dikkat çekicidir. 2023'te 562 öğrenci tam puan alırken, bu yıl bu sayı 352'ye düşmüştür. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu yıl da kamu kaynaklarıyla desteklenen özel okullar daha başarılı sonuçlar almış, devlet okullarının büyük bölümü başarı sıralamasında gerilerde kalmıştır.
“MEB OKULLAŞMA POLİTİKASINDA AYRIMCI POLİTİKALARDAN VAZGEÇMELİDİR”
2024 LGS sonuçları, tıpkı diğer merkezi sınav sonuçları gibi eğitimde uzun yıllardır var olan eşitsizlik ve adaletsizlikleri yansıtırken, yıllardır farklı iller ve okullar arasında büyük puan farkları oluşması sorununun önüne bir türlü geçilememektedir. MEB'in temel eğitimden ortaöğretime geçiş sürecinde uzun süredir mesleki eğitim veren okullar ve imam hatip liseleri merkezli olarak şekillendirilen okullaşma politikasındaki ısrarı anlamak mümkün değildir.
Bugüne kadar liselerde okul türlerine göre açıklanan kontenjan sayıları MEB'in okul türleri arasında alenen ayrımcılık yaptığını ve ortaöğretim sistemini imam hatipler ve meslek liseleri merkezli olarak biçimlendirmeye çalıştığını göstermiştir. MEB'in bir diğer amacı, eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi, ortaöğretimde de özel öğretimi özendirmektir. 2002/2003 eğitim öğretim yılında ülkemizde sadece 348 özel lise varken, 2023 yılı sonu itibariyle özel lise sayısı yaklaşık 10 kat artarak 3 bin 422'ye çıkmıştır.
MEB'in öğrencileri imam hatipler ve meslek liselerine yönlendirme çabaları her yıl boşa çıkmaktadır. Öğrenciler, ülkenin neresinde olursa olsun tercihlerini, iktidarın tüm çabalarına rağmen büyük çoğunlukla akademik eğitim veren okullardan yana kullanmaya devam etmektedir. Bu durumun bu yıl da devam etmesi beklenmektedir.
“LİSE SEÇİMLERİNDE ÖĞRENCİLERİN TERCİHLERİ ÖNCELİKLİ OLMALIDIR”
MEB'in yıllardır eğitimde yaşanan ve giderek derinleşen eşitsizlikleri azaltacak adımlar atmaması nedeniyle LGS gibi merkezi sınavlarla oluşan sınıfsal ayrışma ve eşitsizliklerin artmasının önüne geçilememiştir. MEB okullaşma politikasını siyasal önceliklere göre değil, öğrencilerin istek ve tercihlerine göre oluşturmalı, öğrencilerin lise tercihleri sürecinde doğrudan ya da dolaylı olarak hiçbir dayatma ve yönlendirme yapılmamalıdır.
Her yıl temel eğitimden ortaöğretime geçecek öğrenci sayısının mevcut akademik eğitim veren okulların kontenjanları ile karşılanması mümkün değildir. Yapılması gereken, öğrencilerin tercihleri dikkate alınarak, yeterli tercih yapılmayan okul türlerinin ayrıntılı dökümünün çıkarılması ve okul kontenjanlarının iktidarın önceliklerinin değil, öğrencilerin tercihleri doğrultusunda yeniden belirlenmesidir.
Eğitime erişimde sorunlar yaşandığı ve sınıfsal eşitsizliklerin daha önce hiç olmadığı kadar derinleştiği koşullarda semtler, ilçeler, iller ve bölgeler arasında okulların alt yapı, olanak, sosyal çevre farkı dikkate alınmadan yapılan bir sınav ve yerleştirme sisteminin var olan eşitsizlikleri yeniden üretmesi kaçınılmazdır. Her öğrencinin istediği okulda, okul türünde eğitim görme hakkı olduğu unutulmamalı, eğitim politikaları bu doğrultuda belirlenmeli ve oluşturulmalıdır.”
Haber Merkezi