Özgür Ergün yıllardır tanırım, oyunculuğunu beğenirdim, hocalığında ise en büyük destekçisiyim. Belki kendisi bile bu şekilde geçiş yapmak istemezdi hocalığa ama şartlar bunu zorladı.
Zaman zaman yaptığımız dost sohbetlerinde idarecilikten ziyade teknik adamlık yapmak istediğini dile getirirdi ama direk başa geçmeyi kendisi bile beklemiyordu. Yönetim böyle uygun gördü ve takımın başında elini taşın altına koydu.
Kim ne derse desin ben Silivri'de iki tane Özgür tanırım, biri Kurt, diğeri ise Ergün'dür. İkisini kıyaslayamam ve asla da laf söyletmem, dedikodusunu yaptırmam. İkisine de ben sallayabilirim mesela. Neyse konumuz Özgür Ergün'lü Silivrispor.
Takıma bir hava geldi. İdmanları düzenli takip edenler bunu fark edeceklerdir. Takımın başına gelmesi ile birlikte bir sinerjinin yaşanması ve bunun da gözle görülüyor olması aslında güzel. İç sahada oynanan Tire 1922 maçını takip edenler sakinleştiğinde maçın analizini yaptıklarında ne denli bir farkın olduğunu anlayacaklardır.
İç sahada belki yenilmiş olabiliriz ama gelecek için olumlu sinyaller de verilmiş oldu. Takım defansif anlamda daha az hata yaptı. Ofansta ise topu daha akılcı kullandı.
Teslimiyetçi bir oyun anlayışından sıyrılarak saldıran bir takım havasındaydık. Tire karşısında da öyle oldu. Yakaladıklarımızı atabilmiş olsaydık durum çok farklı olabilirdi.
Kozan maçında alınan bir puanla deplasman fobisinden kurtulmuş olduk.
İç saha serimizi de sürdürmek isterdik.
İyi oynadık ve kaybettik.
Tire takımını, hocasını tebrik etmek gerekir.
Doksan dakika boyunca güzel bir mücadele izledik, sadece maçın hakemi oyunu çok fazla durdurması tepki aldı.
Kariyerini kimse sorgulamaması gerekir. Oynadığı liglerde oynayabilen oyuncumuz parmakla sayılacak kadardır.
Özgür Ergün en zor zamanda yine elini taşın altına koydu ve hocalık teklifini kabul etti. Ben olsam kabul edebilir miydim, bilmiyorum. Takımı en iyi bilen isim olarak yönetimin aldığı karar doğru bir karar.
Şimdi önümüzde bir Nevşehir deplasmanı var. bu deplasmandan alınacak puanlarla hedeften sapmadan yola devam edilecektir.
Hem takıma, hem de Özgür Ergün'e güvenelim.
Biz o kadar gereksiz isimlere yıllarca tahammül ettik ki, bir maçta Özgür'ü yemeyelim. Daha çok erken.
Tahammülsüzlüğümüzü kenara bırakıp derdimizin aslının ne olduğuna yoğunlaşarak adımlarımızı ona göre atalım. Yoksa Özgür Ergün'ü eleştirmek çok kolay, çünkü içimizden biri.
Yıllardır sahilde görüp selam verdiğiniz insan, Silivri'nin evladı, burada yetişip üst liglerde mücadele etmiş Fenerbahçe formasını bile giymiş bir isim. Onun için biraz daha sabır, lig daha yeni başlıyor önümüzde koskoca bir ikinci yarı var.
Ligin ikinci yarısında dananın kuyruğu kopacak. İşte o zaman hangi takımın nerelerde olduğunu çok daha net görebileceğiz.
Takımın oynadığı oyunda düzelme var.
Takım ısırıyor.
Takım saldırıyor.
Takım pozisyona giriyor.
Takım defansı yerinde müdahale ediyor.
Takım takım oluyor.
Az sabır, az sabır, az tahammül.
Sonrası mı?
Sonrası keyif.
Sonrası, en kötü Play-Off.