Sizin hiç kendinizden 30 yaş büyük arkadaşınız oldu mu? Silivri yaşantımın ilk yıllarında benim tanıdık, eş, dostlarım ile aramda hep bir yaş mesafesi vardı. Ama onların arasında öyle biri vardı ki tüm yaşam tecrübesine rağmen ben olgunlaşırken o içindeki çocuğu hep korudu.
Sadece çocuğu mu?
Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji, mücadele, yaşam ve hareket tutkusu…
Her buluşmamıza kapısına gelen hasta bir veya birkaç kedi eşlik eder, haberleşmelerimize yol kenarında araçların çarpıp kaçtığı ya da doğar doğmaz kaderine terk edilen bir köpek yavrusu için veteriner arayışları karışırdı… Arabasıyla giderken kaçımız yol kenarında soğuktan üşüyen ya da acından ölmek üzere can çekişen bir yavruyu fark edebilir! Hadi etti diyelim yönünü, gündemini bunun için değiştiren kaç kişi var!?
Hep bir okulun ama en çok da özel çocuklarımızın karşılanması gereken ihtiyaçları için koşturmacalar, yer yer devreye sokulan hatırlı dostlar... Kimi zaman hayal kırıklığı, zaman zaman üzüntülerle karşılık bulsa da çaba yılmadan devam ederdi. Sızlanır, söylenir ama aklına koyduğunu yapmaktan asla vazgeçmezdi. O narin bedeni, kırılgan kişiliği, naifliği ile gözü kara cesareti nasıl bir yerde tutmayı başarıyordun anlamak mümkün değil. Ya o etrafına sormaktan, danışmaktan imtina etmeyip bildiğinden şaşmayan hallerin…
Sergiler, her biri ayrı macera seyahatler, alışveriş çılgınlıkları, şarkılı toplantılar, keyifli yemekler, üzüntüler, sevinçler…
Kendisi için yaşamayı hiç öğrenemeyen yaşsız kadın…
Sadece hayata değil, kendine olduğu kadar başkalarına da iyilikle bakan, eksiklikleri tamamlamaya çalışan, zevk ve zarafet sahibi ne kadar güzel bir insandın sen İnci… (İnci Hanımdan sonra hiç abla demeye dilim varmadı Cinci sana… Oysaki dost da oldun, abla da, analık da yaptın bizzat doğurduğun Damla ve Deniz'in yanı sıra kalbine sığdırdığın birçok kızına…)
Gücün yettiğince her eksiği tamamlamaya, her birimize yetişmeye, cesaretlendirmek, güç vermeye çalışırken ebedi gidişine de hazırladın bizi…
“Sakın cenazeme bakımsız gelmeyin, en şık halinizle orada olacaksınız” vasiyetine şöyle bir göz gezdirdim de başında o güzel şapkalarından birini taşıyan Damla tam anlamıyla uyabildi sanıyorum. Diğer kızlarına fark atma konusunda geleneği bozmadı yani! “Hepiniz çok güzelsiniz” diyebildin mi yine?!
Hayatın rengine de hüznüne de dimdik göğüs gerdin de inşallah Arif Abim'e de yokluğunda nasıl baş edeceğini öğretmeyi ihmal etmemişsindir! Sen sevdiklerini hiç ihmal etmezdin gerçi bunu da düşünmüşsündür mutlaka…
70'inde tenis dersine yazılacak cesaretin, her canlıya yetişecek sevgin, tüm engelleri ortadan kaldırmak için seferber ettiğin enerjini değil sadece her birimizde bıraktığın derin izlerinle bundan sonra kalbimizde yaşayacaksın.
O çılgın ruhuna ağır gelen ve son zamanlarda hastalanan bedenin madem öyle istedi dinlensin! Emir de zaten büyük yerden!
İyi ki gelmişsin dünyaya, iyi ki girmişsin hayatımıza ve eminim pek çok kişiye dokundun o her nevi canlıya sevgiyle çarpan kalbinle.
“Dayanamıyorum artık” cümlesini kurmamak için kim bilir ne kadar direndin!? Çünkü hiçbir şartta üzülmemizi istemediğin gibi iyi, mutlu ve güçlü olalım isterdin hep, öyle görünmeye de her daim özen gösterdin.
Cennetinde huzurlu ol! Ektiğin iyilik tohumları yeryüzünde çiçek açmaya senden sonra da devam edecek…