Okumuştum daha önce bu hikâyeyi, belki paylaştım da… Taner Çetin paylaşmış son olarak… Bugünlük buradan kimseyi eleştirmeme hakkımı kullanıyorum, birçok insan da rahat nefes alır eminim… Bir günlük mola; yapmak için değil, neyi niçin ve neden yapmamız ve yapmamamız gerektiğini düşünmek için fırsat tanıyalım kendimize…
***
ELEŞTİRİ…
"Hindistan’da çok ünlü bir ressam varmış… Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş… Ve onu "Renklerin Ustası” anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş… Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş… Ranga Guru ise;
"- Sen artık ressam sayılırsın Racaçi. Resmini halk değerlendirecek” diyerek; resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını, yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmış…
Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor… Çok üzülmüş tabii… Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki... Alıp resmi götürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.
Ranga Guru; üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru’ya götürmüş. Şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru… Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte… Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış… Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış… Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış…
Ranga Guru ise; "Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün… Hayatında resim yapmamış insanlar gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin; yapıcı olmalarını… Yapıcı olmak eğitim gerektirir… Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi… Sevgili Raciçi, mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın… Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur…” dedi.
***
GÜNÜN SÖZÜ...
"Bana sorarsanız eğer,
bu hayata ne yapmaya geldin diye,
size şunu söyleyeceğim:
Ben bu hayata, sonuna kadar yüksek sesle
yaşamak için geldim."
Emile Zola