Neden? Çünkü işaretler, emareler, veriler ve tüm göstergeler özellikle referandum sonrasına işaret ediyor; bunu dillendirenler de yerli isimler değil!
Özellikle batılı derecelendirme kuruluşları ile yabancı yatırımcılar referandum sonrası için hem kurlarda düşüş bekliyor, hem de yeni yatırım kararlarını açıklıyor... “İyi de durduk yere ne oldu?” denilebilir!
Bakmakla görmek arasında ki farkı bilenler için bunları yazıyorum.
Yaşanan son gelişmeler de gösteriyor ki, kurulan yeni stratejik ortaklıklar ve politik dengeler bizim ülkemizi yeni Dünya düzeninde söz sahibi olmaya zorluyor, zorlamıyor hatta mecbur kılıyor.
***
ABD yeni bir döneme başlıyor ve karşısında AB ve Çin gibi rakipleri siyasi ve ticari denge de istemiyor.
Bu denge probleminde Ortadoğu da ise Türkiye olmadan kimse bir adım atamıyor ve herkes Türkiye'yi yanına almak içinde ciddi bir savaş veriyor.
Yaşanan bunca hengâmenin açıklaması ve işin özeti de budur!
***
Bölgesel bir güç olan Türkiye mali, siyasi ve ekonomik istikrarıyla yeni bir hikaye yazmaya hazırlanıyor.
Dikkat edilirse açıklanan tüm büyük projeleri hayata geçiren Türkiye asla masal da okumuyor!
Geçen hafta Rusya ile imzalanan ‘Türk akımı' projesi ile enerji merkezi olmaya aday olmamız, bölgesel işbirliği ve dış politika da uygulanan yeni açılımlar ortaya yeni bir vizyon koyuyor.
Bakınız, Türkiye genç bir nüfusa sahip, yaş ortalaması 28,4 kıta Avrupası ise yaşlandı.
AB ülkelerinin yaş ortalaması 45'lerde tabiatıyla çalışan, üreten ve donanımlı insan gücüne ihtiyaçları var.
Ancak AB bizi 1963 yılından beri kapısında -neredeyse 54 yıldır bekletiyor... Türkiye'yi AB'ne almamakla onlar için tarih şu notu düşecektir; Türkiye'yi AB' ye almadıkları için dağıldılar!
Bu bir kehanet değil bunu telaffuz eden de ben değilim!
Kendileri yazıyor.
Sonuç olarak Türkiye bu yeni hikayesinde yerli kaynaklarını, işgücünü, bilgi ve teknolojisini açıkçası dinamizmini birlikte donatarak büyüme ve refah yolunda ilerleyecektir.
***
Evet konumuza dönecek olursak, piyasalarda genel bir kanaat var, o da şudur; referandum sonrasında emlak fiyatlarında ciddi oranlarda artışlar yaşanacaktır.
Çünkü artan döviz kurlarının maliyetlere yansımaması, kurlarda düşüş beklentisi, konut finansmanında uygulanan faizlerin düşmesi, konut kredilerinde kamu bankalarının vadeyi 240 aya çıkarması gibi nedenler bu beklentiyi artırmaktadır.
Tabi burada diğer etkenleri de sıralamakta fayda var. Arsa stoklarının erimesi, sektöre yönelik olarak KDV oranlarının düşmesi, yabancılara belirli rakamlarda ev satışında vatandaşlık verilmesi vb. gibi bir çok sebepte bu beklentiyi tetikliyor.
İnşaat sektörü dikkat edilirse her dönem de dinamiktir ve yeniliklere de açıktır.
Bu gelişmeler karşısında yeni pazarlar ve yeni müşteri gruplarına yönelik olarak inşa ve üretimi ile gelen taleplere mutlaka karşılık verecektir.
***
Sonuçta yaşam iddia ister bilgi sahibi, çalışkan ve azimli olmak kimseyi de küçültmez aksine büyütür.
İnsanoğlu varlık, refah ve huzuru da ancak üreterek, çalışarak ve fikir sahibi olarak başaracaktır.
Yeter ki ‘idrakimize hakikat giydirip gerçek sanmayalım'!
İyi haftalar...