Cemil Kenar

EMPATİ

Futbolu hepimiz çok iyi biliyor, çok konuşuyoruz. Bugün empati yapalım. Bir kulüpte göreve geldiniz.

Oyuncuya göre sistem mi kurarsınız?

Sisteme uyan oyuncu mu, kendi yeteneğine müdahale edilmemiş oyuncular mı tercih edersiniz?

Pek mümkün değil ama farz edelim istediğiniz takımı kurdunuz. Tüm verileri kullanarak maça çıktınız ancak maç istediğiniz gibi gitmiyor. Beş oyuncu değişikliği yapma hakkınız var. Ne yapardınız?

Bizde çoğunlukla vakit geçirmek için kullanılır oyuncu değişiklikleri. Sakatlık olursa takım eksik kalmasın diye son dakikalara saklanır ama beş değişiklikle oyunu tamamen değiştirmek mümkündür.

Oyunu okuma, hızlı karar alma, doğru hamle becerileri gelişmiş teknik adamlar değişiklik haklarının hepsini kullanmadan da yada sayısını arttırarak da çözüm üretebiliyor. Teknik adamlar maçın hikâyesini senaryosunu yazan, oyunu kurgulayan kişilerdir.

Ekrandan izleyenlerin önüne gelen istatistiki veriler onların eline de geçiyor o raporlara bakarak oyuna ne zaman nasıl müdahale edileceğine karar veriliyor…

Her takımın her maç için ayrı stratejileri 1-0 öndeyken, 1-0 gerideyken, bir kişi eksik, bir kişi fazlayken vs. ayrı ayrı ofansif, defansif planları vardır. Olmalıdır. Eğer yoksa konuşmaya da gerek yoktur zaten.

İyi güzelde hiç değişiklik yapmadan ya da sayısını arttırarak çözüm üretmek ne demek? Dediğinizi duyar gibiyim…

O kadar sistem, o kadar veri kullanıyorsunuz modern futbolda herkes bir yerde oynar diyorsunuz ya, saha içindeki birkaç oyuncunun pozisyonunu değiştirerek ihtiyacınız kadar hamle yapabilme şansı yaratabilirsiniz…

Her maç sonunda ne diyecek diye saatlerce islediğimiz verilere ve sonuca bakarak oyunun kurgusunu deşifre eden yorumculara da fazla itibar etmeyin. Algı yaratıyorlar. Çoğu teknik adam olarak hiçbir takımda dikiş tutturamamış kişilerdir.

Teknik adamların maç önü ve maç sonu röportajları bu konulardaki kapasiteleri ve oyunun nasıl şekillendiği ve ne yaptığını bilirsek daha sağlıklı sonuçlara varabiliriz…

Şimdi tüm bunların yanına medya ilişkilerini, taraftar baskısını, camianın beklentilerini, takımın ve kendinizin hedeflerinizi, kişisel kaygılarınızı, içinizdeki İrlandalıları ekleyin ve karar verin…

Seçme şansınız olsa antrenörlük mü yapardınız, yorumculuk mu?

Tercihiniz antrenörlükten yana ise her türlü sonuçta kabul edilebilir tepki verebilecek olgunluğa sahip olmanız gerekecektir.

Bakın Sumudica kovulduğunda takımı liderdi.

Takımın şampiyonluk ihtimali zora girse de yıllar sonra Avrupa kupalarına katılma ihtimali yüksek olan Fenerbahçe'de Erol Bulut gönderildi.

Başarı görecelidir.

Bazen yeterli olmuyor.

İkisi de açıklamaları dolayısıyla çokbilmişliklerinin kurbanı oldular.

Bu işin yereli, geneli yoktur. Her yerde aynıdır. Futbolda torpil olmaz, zira tabela ele verir. Herhangi bir kulüpte ekonomik tablo hiyerarşik düzem ve puan cetvelinin verdiği mesajları anlamamak için İrlandalı olmak lazım.

Dolayısıyla Gitmek gerekir bazen.

Fazla yorulmadan, daha çok bıktırmadan eğer vaktiyse ardına bile bakmadan…

YORUM YAP