Renginar Sali

Engelli Mi, Özürlü Mü?

Birçok değişiklik ve yenilikler gerçekleştirilerek engellilerin hayatları biraz olsun kolaylaştırılmak istendi. Sağlıklı insanların yararlandığı hak ve hizmetlerden daha çok faydalanmaları sağlandı.
Tabi ki yapılanlar yeterli değil ama bu noktada olanları takdir etmek gerekir. Bir husus var ki engelliler camiasında ve engelli insanların algısında derin bir kırgınlığa sebep oluyor; ülkemizdeki kavram kargaşası.
Kafası epey karışık yurdum insanı, engellilerle ilgili dernek, vakıf ve birçok kurum tarzı oluşumların isimlerinde “özürlü” sözcüğünü kullanıyor.  Mesela ilçemizde de ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi Silivri Özürlüler Merkezi’ var. Peki bu isim ne kadar doğru? Özürlüler Merkezi deniyor, sanki bütün özrü kabahati olan insanlar burada toplanıyor. Oysaki burası bir engelliler merkezidir. Yani işitme, konuşma, görme, yürüme engeli olan insanların iyileştirilmesine yönelik bir merkez.
“Özürlü” kelimesinin kullanılması, sanki onlarda bir kusur arandığı veya saptandığı anlamına geliyor. ‘Özürlü’ kavramı yerine “engelli” olarak tanımlanmaları daha uygun. “Özürlü” kelimesinin uygunsuzluğu hem içeriğinden hem de ilettiği psikolojik mesajlardan ötürüdür. “Engelli” kelimesi, ilk etapta bireyde bir kusur bulunduğu düşüncesini akla getirmez. Çünkü herkes herhangi bir sebepten dolayı bir konuda engelli olabilir.
Türk Dil Kurumu’na göre özürlü: özrü, kusuru olan, defolu. Engelli: engeli olan, manialı, vücudunda eksiklik ya da kusuru olan.
Tanımlara göre iki kelime arasında anlam farklılığı çok bariz. Özürlü kelimesi defolu anlamına gelmekte. İnsanın defolusu olur mu? Engelliler okuluna, Özürlüler Okulu deniyor, hatta bununla kalmıyor, Özürlüler Okulu Müdürü dendiğini duyduğumda, “Yok artık” dedim.
Emin olabilirsiniz ki engelli olanlar bu kavramların ne anlama geldiğini biliyor. Siz farkında olmasanız da karşınızdaki insanı incitiyor olabilirsiniz. Oysa ki engellilere göstereceğiniz saygı, onlara yaşama sevinci verir. Unutmayalım ki, her engelli kendisine imkan verilirse topluma yararlı olabilir. Onları eğitimsiz, işsiz ve güçsüz bırakmayalım. Onlara yardım etmek suç değil, ama toplumdan ayırmak, bir kenara itmek insanlık suçudur. Onları eğitip iş sahibi yaparsak, tüketici olmaktan kurtarır, üretici yaparak mutlu ve yararlı duruma getirmeliyiz.
Normal bir çocuğun müzik yapması içimizi mutlulukla doldurabilir. Ama engelli bir çocuğun bunu başardığını görmenin yarattığı etki on katı daha fazladır. Onlar her durumlarıyla derin izler bırakır dokundukları yaşamlarda.

Haberin devamı 01.12.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…


YORUM YAP