1996 yılıydı. Galatasaray'da başkanlık seçimi vardı. Adaylardan biri de Faruk Süren'di. Süren genç yaşta iş hayatına atılmış ve iyi eğitim almış bir kişiydi. Alman Lisesini bitirmişti. İktisatçıydı. Ama öncesi vardı. 1984 yılında yeni seçilen Ali Uras yönetiminde onu görmüştük. O zaman MİLLİYET'te Galatasaray yazarıydım. Ben de Avusturya Liseli olduğum için kolay diyalog sağlamıştım. Çok fütürist ve atak biriydi. Gençliğinin verdiği heyecanla Galatasaray için çok şeyler yapmak istiyordu. Zaten Alman milli takımının başından ayrılalı 15 gün geçen Jupp Derwall'i o sıralarda dinlenmekte olduğu İsviçre 'nin Lenzerheıde kasabasından alıp getirmekte öyle kolay bir iş hiç değildi.
Bunu birlikte görev yaptığı Alp Yalman ile birlikte gerçekleştirdiler. Alp Yalman da Robert Kolej'de okumuş ve İsviçre'de öğrenim görmüştü. O da parlayan bir başka yıldızdı. Bu ikili yanlarına bir başka yönetici İlyas Çakır'ı da yanlarına alıp yürüdüler. Sonra bu üçlüye Ergun Gürsoy gibi bir başka başarı ''abidesi ' katılınca onları kimse tutamadı.
Biz 1996 yılına dönelim.
Galatasaray tam dört yıl boyunca Türkiye ligi şampiyonu oldu. Yetmedi. UEFA kupasını kazandı. Yetmedi Süper Avrupa kupasını hem de finalde Real Madrid'i yenerek kazandı. Ve Faruk Süren 100 yılı aşan Galatasaray tarihine gelmiş geçmiş en başarılı başkan olarak geçti.
Şimdilerde bir başka yönetici camianın ve taraftarın dilinde.
O da Erden Timur.
Mersin doğumlu Erden Timur Tarsus Amerikan Koleji mezunu. Sonra Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu bir kişi. Yani haktan-hukuktan anlayan bir Galatasaray yöneticisi. Daha doğrusu Sportif AŞ başkanı. Kulüpler Dernekler statüsü ile yönetilemedikleri için Sportif AŞ'ler para-pul işleriyle uğraşıp gelene- gidene bakıyorlar. Erden Timur iki yıldır da bu işlerin başında. Bayağı da başarılı. Yani dünyanın en iyi futbolcularından İcardi'ye bile ''Beni sen tekrar gerçek kişiliğime kavuşturdun. Beraberiz'' lafları ettirecek kadar.
Futbol paradır. Paran varsa ve doğru kullanırsan başarılı olursun.
Ama Erden Timur paranın yanına '''sevgi'' sözcükleri ekleyen bir tasavvufçu.
Sosyoloji eğitimi aldığım için tasavvuftan biraz olsun anlarım. Kardeşim de Jeofizik Mühendisi olmasına rağmen tasavvuftan iyi anlar. Ömrü Sultanahmet ve Cağaloğlu'nda geçmiştir. Çünkü benim ve kardeşimin doğum yeri İstanbul'un Cağaloğlu semtidir. Rahmetli babam da 1925 Cağaloğlu doğumludur. Annem de.
Neyse yine fazla uzaklaşmadan işimize dönelim.
Erden Timur 25 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde yer alacak mı diye sıkıştırılıyor. GYSİAD'ın ödül töreninde gazeteciler çok üstüne gittiler. O da İcardi'den daha iyi kıvırdı. ''Bizim için önemli olan son dört hafta'' diyerek aradan sıyrıldı.
İnsanları küskünlükleri olabilir. Kalpleri acıyabilir. Ama bir işi yarım bırakmak olmaz. Hele hele Dursun Özbek birçok konuda ilerleme sağlamışken onu terk etmek olmaz. Ama dedim ya bir yürek burkulması olmuş. Ama Erden Timur gibi birisi kolay kolay bırakılmaz.
Bu da Dursun Özbek'e düşer. Bizim de arzumuz Özbek'in bu ''muammayı'' biran önce çözmesi.
Hoşça kalın