Erel: Kadınlar daha yetenekli

Erel: Kadınlar daha yetenekli

12.04.2016 14:56:09

Silivri'nin ilk kadın meclis üyesi, başkan vekili aynı zamanda... Yerel Gündem 21 ile adını ilçe tarihine kazıdıktan sonra, iş hayatına odaklanarak, sosyal sorumlulukları konusunda her ne kadar nadasa çekilmiş gibi görünse de dernek faaliyetlerine yönelik gayreti sürüyor. Kişisel gelişim tanımını ilçe tarihimize taşımakla kalmayıp devam ettirmesi, farklı işleri değişik bir bakış açısıyla hayata geçirme azmi ve tüm yoğunluğu ile kotarılan bu yaşam öyküsünün haklı gurur ve kahramanı Nursel Erel ile söyleşimizi keyifle okuyacaksınız…

“BİR SÜREDİR KENDİME BİR YOLCULUĞUN PEŞİNDEYİM”
Sevginar SALİ: Nursel Erel kimdir?
Nursel EREL: Ben kendimi nasıl tanımlayabilirim ki? Nursel işte bir insan, bir kadın. Birçokları gibi hayatı inişler ve çıkışlarla geçmiş… Üzüntüler, kaygılar, sevinçleri, hepsini bir arada barındırmış bir hayatın parçası. Yaşam deneyimlerimizin kişiliğimize kattığı çok yoğun bir olgunluk, öğretilmişlik süreci var. Ben kendi adıma sanki o süreci yaşıyorum. Bugüne kadar dış dünya ile çok meşguldüm. Hem siyaset, sosyal faaliyetler, iş hayatı anlamında daha çok meşguldüm. Sonra dönüp bir kendinize bakıyorsunuz ‘Ne oluyor', ‘Sen kimsin' gibi soruları sormaya başladım. “Nursel Erel kimdir” diye sordunuz ya… İşte ben tam da bu sorunun cevabını arıyorum hayatımın bu döneminde. Bir süredir kendime bir yolculuğun peşindeyim aslında. Hep insanlarla koşturdum, onları tanımaya, benim dışımdaki olayları anlamaya çalıştım. Yargılarda bulundum, hatalar yaptım, keskinliklerim, köşelerim oldu. Ama bugüne kadar şunu fark ettim ki kendime dönüp da ‘Nursel sen kimsin?' sorusunu samimi bir biçimde sormamışım. Bu kadar denk düşer. Tam da cevabını aradığım sorular ve zamanda aynı soruyu siz bana yönelttiniz. İlginç oldu ama aynı zamanda şunu da gösteriyor; hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığını.
Nursel Erel; kendi yolculuğuna başlamış ve bunu sürdüren, kendini tanımaya çalışan, hayatı kendi içinde sindirmeye çalışan bir kadın.

“HAYATIM HİÇ DÖNEM PLAN VE PROGRAM DAHİLİNE İLERLEMEDİ”
Sevginar SALİ: Okul yıllarından sonra
hayata nasıl atıldınız?
Nursel EREL: Hayatım hiç öyle planlı, programlı ilerlemedi… Hiçbir döneminde. Koşullar, duygular, hayat nereye sürüklerse oraya şeklinde bir yaşamım oldu. Hayatımda çok büyük risklere de girdim ama çok şükür. Her insan gibi ben de korunduğumu düşünüyorum. Çok sıkıntılı ve zor süreçlerden iyi çıkışlarım oldu. İçtenlik ve olduğunuz gibi davranmak bence bu insanı birçok şeyden koruyor.

Sevginar SALİ: Nursel Erel'in Silivri macerası nasıl başladı?
Nursel EREL: Evlendiğimde eşimle birlikte İstanbul'da yaşadık; Şişli'de iki iş yerimiz vardı, evimiz de oradaydı. Eşimin de benim ailem de Silivri'deydi. Bir süre sonra şartlar bizi buraya getirdi. Silivri'de yeniden bir düzen kurmaya çalıştık. Tabi bu arada oğlumuz dünyaya geldi onu büyütme sürecine girdik. İş hayatına beş yıl kadar ara verdim.

Sevginar SALİ: İlk iş hayatı deneyiminiz neydi?
Nursel EREL: Evlenmeden önce Silivri'de butik işletmeciliğiyle başladım. Daha sonra İstanbul'da eşimle (o zaman iş ortağıydık) tekstil üzerine bir iş kurduk.

Sevginar SALİ: Siyaset, Sivil Toplum Kuruluş çalışmalarınız nasıl başladı?
Nursel EREL: Silivri Çevre Derneği kuruluşuyla başladı aslında herşey. İlk kurucuları arasındayım. Şirin Yavuzcan başkanlığında kuruldu derneğimiz. Ahmet Yücegök, Nedim Altınkeser, Sami Düvenci, Erdal Sezgin böyle bir grup arkadaş biz derneği kurduk. Kurucu yönetim kuruluğu üyeliğinden sonra Çevre Derneği Başkanlığım oldu bir dönem. Silivri küçük bir yer. Nasıl olduğunu ben de anlamadım kendimi siyasetin içinde buldum. SODEP üyeliğim vardı ama çok aktif siyasetin içinde değildim. İlk aktif siyaset deneyimim CHP'nin Silivri'de yeniden kuruluşu ile oldu. CHP'nin her kademesinde çalıştım.

“KEŞKE BUGÜN DE O İDEALİST ÇEVRECİ ANLAYIŞ DEVAM ETSE”
Sevginar SALİ: Çevre Derneği kuruluş fikri o yıllarda nereden doğdu?
Nursel EREL: Çevre Derneği dünya ve Türkiye'de yeni yeni gelişen bir hareketti. 1989 yılından söz ediyorum. Biz derneği kurarken o dönemde kimi kendine entelektüel diyen ve Solcu olarak tanımlayan kişiler bizleri eleştirdi; “Dünyada insanlar ölürken siz ağaçları, kurtları, kuşları mı düşünüp, kurtaracaksınız?” diye. Ama bugün gelinecek noktayı o günden görebilmekti bizim önemsediğimiz konu. Çevre sorunu; böceğin, bitkinin konusu değil ki… Bütünüyle insani bir sıkıntıyı yansıtıyor, insanlığın geleceğine yönelik. Keşke bugün de o idealist çevreci anlayış devam etse. O zaman savaşlar, yıkım ve afetlerin birçoğu olmazdı.

Sevginar SALİ: Siyaset deneyiminizle devam edelim mi?
Nursel EREL: CHP'ye önce sade üye olarak katıldım. Sonra komisyonlar oluştu. Çevre Komisyonu Başkanı olarak görevlendirildim. Çok fakrlı bir çalışma anlayışımız vardı. Komisyonlar aktifti, İl'e bağlı çalışıyorlardı parti içinde. Ayda bir İl'deki toplantılara katılıp ilçemizdeki sorunları ve çalışmaları rapor halinde sunuyorduk. Ortak nasıl bir çevre projesi geliştirebiliriz diye programlar yapıyorduk.

Sevginar SALİ: Cemal Canpolat'ın CHP İl Başkanlığına seçilmesinin ardından benzeri bir çalışma benimsendi
demek ki; İl'de 40 farklı çalışma komisyonu kuruldu.
Nursel EREL: Demek ki… Biz ders çalışır gibi konularımıza hazırlanıyorduk. O zaman internet de bu denli yaygın değildi gazeteler, kitaplar, ansiklopediler karıştırılırdı. Hazırladığımız raporlar İl'de sunulurdu. İl'de Çevre Komisyon Başkanımız Nurettin Sezen'di. Silivri'de de panellerimiz, seminerlerimiz oldu. Derken bir anda kendimi meclis üyesi olarak buldum. Bunlar planlı falan gelişmeler olmadı. Birden bire gelişti. O zaman öyle çok da büyük bir iddiamız yoktu. Samimiydik, içtendik. Arkadaşlar “Haydi şunu yapıyoruz” dediklerinde önünde, arkasında ne var diye hesaplamadan atılırdık birçok şeyin içine.

“SİLİVRİ'NİN İLK VE TEK KADIN MECLİS ÜYESİYDİM…”
Sevginar SALİ: Evli ve çocuklu bir kadın olarak sivil toplum kuruluşlarından sonra bir de siyaset
çalışmalarına atılmanız zor olmadı mı?
Nursel EREL: Eşim o konuda hiç engelleyici olmadı. Sosyal ve dışarıya dönük yapımı çok iyi bildiği için bu anlamda hiç kısıtlama getirmedi. Çünkü şunu biliyordu; ben bunları yapamadığım zaman mutsuz olurdum. Mutsuz olduğumda da onu mutsuz edecektim. Evde dırdır eden bir kadın olacaktım. Akıllı bir adammış ki kendi huzur ve mutluluğu için benim önüme hiç engel koymadı bu anlamda. Silivri'nin ilk ve tek kadın meclis üyesiydim; sene 1994. Bu ayrıcalık aynı zamanda çok da büyük sorumluluk yükledi omuzlarıma. Çok fazla şey yapmam ve başka olmam gerektiğini düşünüyordum. Böyle gereksiz bir misyon yükledim kendime.

Sevginar SALİ: Bence gereksiz değil. Her dönem artan bayan meclis üyesi sayımız ilk örneğinin doğruluğu ve başarısına bağlı…

Nursel EREL: İyi örnek mi değil mi bilemiyorum. Artan bayan meclis üyesi sayısını kendime bağlamak istemiyorum. Süreç bunu gerektiriyordu. Kadınların mecliste, siyasette olması gerekiyordu. Ben iyi de kötü de örnek olsam kadınlar olacaktı. Nüfusun yarısını kadınlar hatta şu anda %51'ni oluştururken temsil sürecinden daha fazla uzak kalmaları mümkün değildi.

“BÜTÜN KAMU GÖREVLERİMİ BİR DÖNEM YAPTIM”
Sevginar SALİ: Meclis üyeliğinden sonra ne oldu?
Nursel EREL: Bir dönem yaptım meclis üyeliğini. Hayatımda bütün kamu görevlerini bir dönem yaptıktan sonra hep bıraktım. Çevre Derneği yönetim kurulu üyeliğini, dernek başkanlığını, partide kadın kolları başkanlığını, meclis üyeliğini birer dönem yaptım. Hayatın farklı alanlarını da yaşamak istiyorum. Duranlığı sevmiyorum. Farklı projeler ve görevler beni her zaman çok heyecanlandırıyor. ‘Bunu da yaşamalıyım', ‘şuna da dokunmlayım' gibi dürtüler var benim içimde.

“HAYATI DOLU DOLU YAŞAMAK İSTİYORUM”
Sevginar SALİ: Aynı yerde kaldığınızda hayatı ıskaladığınızı mı düşünüyorsunuz?
Nursel EREL: Evet. Sıkılıyorum, bir şeyleri kaçırdığımı düşünüyorum. Mesela eşim bana hep der; “Bir senin bir de Ajda Pekkan'ın dünyaya bir daha gelmesi lazım.” Ben hayatın her alanının tadına bakmak, bilmek ve dolu dolu yaşamak istiyorum.

“ATILIP DA BAŞARMADIĞIM BİR İŞ DAHA BİLMİYORUM”
Sevginar SALİ: Cesaret işi yaptığınız. İnsan bildiği suları kolay kolay terk edip bilinmezliğe atılmaz…
Nursel EREL: Cahil cesareti dedikleri şey belki de… Şimdi sorun kolay kolay bunları yapar mısın? Yaşın ve tecrübe yükünün de etkisinde artık kolay kolay bilmediğim şeylere atılmıyorum. Şu konuda da mütevazi olmayacağım; atılıp da başarmadığım bir iş daha bilmiyorum. Şöyle de bir şey var; başardıktan sonra da o iş benim için cazibesini yitiriyor. Zirvede bırakıyorum sonra farklı arayışlara giriyordum.

“YEREL GÜNDEM 21 SİLİVRİ'NİN EN ÖNEMLİ PROJESİYDİ”
Sevginar SALİ: Yerel Gündem 21'e gelelim mi?
Nursel EREL: Meclis üyeliği konusunda ikinci dönem için teklif ve hatta ısrarlar, baskılar da vardı. Ama devam etmedim. İçimde bir istek yoktu. Bu arada Silivri'nin ilk kadın başkan vekiliyim. O dönem ve koşullardaki tepkileri tahmin edersiniz “Bu kadın mı bizi yönetecek” tarzında… Genelleme yapamayız ama belli bir kesimin tutuculuğunu tahmin etmek zor değil…
Selami Değirmenci'nin ikinci döneminde meclis üyeliği yaptım. Üçüncü döneminde Yerel Gündem 21 kuruldu. Yerel Gündem 21 çok güzel ve özel bir projeydi. Bana göre Silivri'nin en önemli projelerinden biriydi. Bu çalışmayı Selami Bey'e o dönem belediye başkan yardımcısı olan Özcan Işıklar önerdi. Silivri'de 1999'da kuruldu ve Türkiye'de örnekleri çok azdı. Şu anki Kent Konseyinin yerel yönetimler yasası gibi değil de İçişleri Bakanlığının genelgesiyle kuruldu. Yerel Gündem'in üç ayağı vardı ve tam anlamıyla amacına uygun kurulmuştu; merkezi yönetim, yerel yönetim ve halk. Üç ayağın buluştuğu ve kentle ilgili kararların alındığı bir organizasyondu. Örnek alınacak bir işleyiş de yasa da yoktu. Yazılı olmayan kuralları olan bir ruhu vardı Yerel Gündem 21'in. Kent Konseyi Başkanı Belediye Başkanı Selami Değirmenci'ydi, yapının işleyişine karışmazdı. Kent meclisindeki her birey gibi bir oy hakkı vardı sadece. Sekretarya yönetiyordu ben de genel sekreterdim. Ben ve benimle birlikte beş arkadaşım genel sekreter yardımcıları olarak (yürütme kurulu) seçimle geldik. Kent meclisini oluşturan 360 kişi bizleri ayrı ayrı seçti. Bu meclisin içinde Kaymakam, belediye başkanı, STK temsilcileri, odalar, muhtarlar, imam da oy kullandı. Yavuz Kaynarca, Refik Bek, Yalçın Çakır, Serap Çetin ve Rafet Keskin ayrı ayrı Yerel Gündem 21 genel sekreter yardımcılığına seçildiler. Bu kişiler öncesinde hiçbir platformda bir araya gelmiş değillerdi. Herkes farklı siyasi kulvarlardan geldi, farklı kültür ve anlayışta kişilerdi. Yerel Gündem 21 proje ve sistemini yönetmek üzere bir araya geldik. Epeyce zorlandım. Genel Sekreterim ve bu sistemin yürümesi lazım, işleyişin sorumluluğu bende. Yerel Gündem 21 siyaset üstü bir şemsiyeydi.

Sevginar SALİ: Yerel Gündem 21'in başarısından hala söz ettiğimize göre siyaset eskiden günümüzdeki kadar ayrıştırıcı değildi anlaşılan?
Nursel Erel: Değildi… Ama o zaman zaten birbirimizden o kadar çok da ayrışmıyorduk ki! Yerel Gündem'in kurulduğu dönemde ve o platformda herkes çok rahat Silivri'nin ortak konularında bir araya gelebiliyordu. Cezaevi konusunda iktidar partisi Silivri ilçe örgütü bizimle birlikte hareket etti. Birlikte tavır ve duruş hareketini sergileyebildik.
Yerel Gündem 21'in içinden çıkmış birçok proje var. Önder Çiftçi Derneği onlardan biri.
14 komisyonumuz vardı ve her biri çok ciddi bir çalışma içindeydi. Başkan yoktu; eşit sorumluluk ve yetki vardı. Genel Sekreter olarak ben de hiçbir zaman karar verici olmadım. Sadece işleyişi sağladım.
O dönemde şöyle bir tartışma da yaşandı; bir tarafta belediye meclisi diğer yanda Kent Meclisi… Kent meclisinin kararları tavsiye niteliğinde, belediye meclisininkiler bağlayıcıydı. Belediye meclis üyeleri, kent meclisinin de üyeleriydi. Kent Meclisinden çıkan hiçbir karar da belediye meclisinden geri dönmedi. Toplu taşıma, özelleştirmeler Kent Meclisinin kararlarındandı. Balıkçılık konusunda ciddi çalışma ve eylemlerimiz oldu ulusal düzeyde ses getiren… Esen İbak Engelliler okulumuz da Yerel Gündem'in içinden çıkmıştır. Engelliler ilçe gündemimize ilk defa ciddi bir şekilde o dönemde girdi.
Önder Çiftçi Projesine dönecek olursak; o zaman daha verimli topaklarımız fabrikalaşmaya başlamıştı. Tarımın korunmasına yönelik bilinç daha o zamanlarda ekilmeye başlandı.
Yerel Gündem 21'in Silivri'de oluşmasında dönemin belediye başkanı Özcan Işıklar'ın çok büyük katkısı var. Selami Değirmenci de projeye çok açık davrandı. O dönemde Selami Bey'i yer yer rahatsız etmesine rağmen bazı şeyler destek vermeyi sürdürdü; sonuçta iktidar gücünü azaltan bir etkisi de vardı.
Hayatımda en çok zorladığım dönemlerden biriydi ama Yerel Gündem 21 süreci bana çok şey kattı.

“KÜLTÜR DERNEKLERİNİN DE FARKINDALIK YARATAN İŞLER YAPMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”
Sevginar SALİ: Sivil toplum kuruluş çalışmalarınıza
değinecek olursak Silivri Kafkas Kültür Derneği yönetim kurulu üyeliğiniz nasıl gelişti?
Nursel EREL: İlk defa bu dönem yönetim kurulu üyesi oldum. Bir yerde veya projede olmak için illa orada yönetici veya başkan olmanız gerekmiyor. 2015 yılında bir proje uyguladık dernek olarak Silivri'de. Kültürlerin korunmasından yanayım. Kültür derneklerinin de farkındalık yaratan işler yapması gerektiğine inanıyorum. İlk defa Silivri'de bir kültür derneği bizim imza attığımız tarzda bir proje hayata geçirdi; Gençlik ve Spor Bakanlığından aldığımız destekle bağımlılığa karşı sosyal yardım projesi. 14 okulda eğitimlerimizi verdik, dernek bünyemizde de kendi kültürümüze yönelik kurslar açtık. Kafkas halk oyunları, akordeon, vurmalı çalgı kurslarımız başladı. Sadece kendi kültürümüze yönelik değil hızlı okuma ve hafıza geliştirme kursu da verdik. Bu eğitimleri hem kendi derneğimiz hem de okullarda verdik.

“KADINLARININ YETENEKLERİNİN VE BECERİSİNİN DAHA FAZLA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Sevginar SALİ: Silivri Kadın Girişimciler Derneği'ne gelim mi?
Nursel EREL: KAGİDER çok farklı bir şey. Ben de farklılıkları seviyorum. KAGİDER önceden içinde olabileceğimi düşündüğüm bir yapı değildi aslında. Merhum Kadir Baran bizi bir araya getiren unsurdur. Çok çatışırdık ama içten içe birbirimize olan sevgi ve saygıdan emindik.
Derneğin kurucu üyeleri arasındayım. 5 yıl, iki genel kurul atlattık. Erkekler beni eleştirebilir ama ben kadını farklı görüyorum; eşim de beni bu konuda hep eleştirir: “Hep kadınları bir önde başlatırsın” diye. Ben kadınların yeteneklerinin ve becerisinin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Kadın aynı anda 10 işi yapabiliyor; tanrı vergisi bence bu.

Sevginar SALİ: Bir Çin savaş ustasının sözü var; “İnsan zorda kalmadıkça yeteneklerini sonuna kadar kullanmaz” diyor… Kadınlar da bizim toplum koşulla-
rımızda zorda kala kala yeteneklerini geliştirdi bence…
Nursel EREL: Kullanılan uzuvların gelişmesi, kullanılmayanların gelişmemesi gibi… Evet, aynı kapıya çıkıyoruz. KAGİDER'deki kadınların hepsi becerikli, özgüvenleri yüksek. Hem hayatlarını sürdüren, hem işlerini kurmuş hem de aile yaşantısındaki sorumluluklarını yerine getiriyorlar. Böyle bir kadın olmak zor bunu yürütmek daha da zor. KAGİDER'in şöyle de bir özelliği var; bir kadın derneği. Bana kattığı deneyimler çok farklı oldu. En uzun kaldığım yapılardan biri. Fazla uzun kaldığınızda heyecan ve anlam kayboluyor bence. Bir yere tutunup kalmamak gerek. Yeni kişi alttan farklı bir heyecanla gelecek, kendini ispatlama çabası olacak. Önceki deneyimlerden tabi ki faydalanmak gerekir. Öyle bir gelenek geliştirilmeli ya da yasa çıkartılmalı bence iki dönemden daha fazla bir yerde kalınmamalı. Dikta, ego ve sahiplenme duygusu hakim olup zarar veriyor. Hem kişiye hem de topluma olumsuz etkileri oluyor.

“ZORU BAŞARMAK BANA İYİ GELİYOR”
Sevginar SALİ: İş hayatınız ve son olarak Süslü Dizayn'a nasıl geldik?
Nursel EREL: İş hayatında farklı projeleri seviyorum. Yeni işe başlama heyecanı beni çok mutlu ediyor ve heyecanlandırıyor. İyi/ kötü veya yanlış/ doğru diye yorumlamıyorum. Sadece içgüdüsel olarak heyecanımın beni götürdüğü yere gidiyorum. Şunu çok iyi biliyorum; yaptığım işi iyi yapıyorum. Zoru başarmak bana iyi geliyor. Bunlarla belki kendime bir şeyler ispat etmeye çalışıyorum ne olduğunu şu anda bilmiyorum ama…
Yenilikler ve trend işleri takip etmeyi çok seviyorum. İş fikirleri, iş dünyasına dair internette çok araştırma yaparım ve bu konudaki sitelerin çoğuna üyeyim. Günde bir saatimi onları incelemeye ayırırım. İş, ‘Bayim olur musun' fuarlarını kaçırmamaya çalışırım.
7 D sinema öyle bir projeydi; yeni bir akımdı ve bunların süreli işler olduğunu biliyorsunuz ve de alacağınızı alıyorsunuz zaten. Daha sonra Süslü Dizayn doğdu. Silivri'de böyle bir açık olduğunu belirledim. İnsanlar artık doğum günlerini, evlilik teklifleri, söz, nişan gibi kutlamalarını özel konseptler çerçevesinde yapmak istiyor. Bu kadar derya deniz bir alan olduğunu işin içine girdikten sonra anladım tabi. Şu anda keyifli geliyor bana, çok renkli bir dünya. Hep pozitif olaylar için insanlar burada. İşin enerjisi çok iyi ve bana iyi hissettiriyor.

“HAYATA NASIL BAKARSANIZ ÖYLE ANLAMLANDIRIRSINIZ”
Sevginar SALİ: Hayata bakış açınızı anlatır mısınız?
Nursel EREL: Hayata nasıl bakarsanız öyle anlamlandırırsınız. Ötesi, öncesi, sonrası yok. Hayat gördüğümüz ve yaşadığımız şeydir. Olaylar oluyor onlara iyi veya kötü anlamını katan biziz. Hiçbir şey için tümüyle kötü veya iyi diyemeyiz.
Ben doğru, yanlış, güzel, çirkin gibi kavramları hayatımda anlamsızlaştırmaya çalışıyorum. Herkes böyle yapsın diye bir şey demiyorum kendi adıma böyle bir ihtiyaç içinde olduğumu hissettim ve çabalıyorum.
Dün güzel dediğimize bugün çirkin diyebiliyoruz. Dün iyi dediğimiz bugün kötü olabiliyor. İçsel olarak ne yaşıyorsak hayat odur.
Sevginin bir duygu olmanın ötesinde çok önemli bir güç olduğuna inanıyorum kendi adıma. Kızgınlıklarımız örneğin kime yönelik olursa olsun aslında kişinin kendisine duyduğu duygudur.
Artık hiç bir şey gizli kalmayacak. Arınma ve berraklaşma dönemine girildi. Hayat, zaman daha hızlı akıyor. Kimseyi yargılamamak ilgili de bir çabam var.

“GEÇMİŞTE ÖYLE OLDUĞUM İÇİN ŞİMDİKİ AKLIM VAR”
Sevginar SALİ: Hayatınızı yeniden yaşama şansınız olsa; aynı ve farklı davranacağınız olayların oranı ne olurdu?
Nursel EREL: Öyle bir oran veremem her halde… Değiştirmek istediklerim daha az dersem çok iddialı olacak. Hani deriz ya ‘şimdiki aklım olsa…' Geçmişte öyle olduğum için şimdiki aklım var. Başka türlü davranmanın nasıl sonuçlar doğuracağını da bilmiyoruz ki… Sahip olduğum hayatı yeniden yaşardım… Kendi konumumdan, durumumdan memnunum. Nursel'le baş başa olmak bana iyi gelen bir şey.

Sevginar UYGUN: En çok kaybetmekten korktuğunuz şey nedir?
Nursel EREL: Eskiden korkularım çok yüksekti. Şimdi azaltmaya çalışıyorum. En çok korktuğum şey sevdiklerimi kaybetmek… Ama biliyorum ki ya onlar beni kaybedecek ya da ben onları. Bu da hayatın gerçeği. Bugünümü çok da korkularla heba etmek istemiyorum. Ben yaşayacağıma onlar beni kaybetmenin acısını yaşasın; bencilce mi evet… Ben yaşayacağıma onlar yaşasın.

Sevginar SALİ: En büyük hayaliniz nedir?
Nursel EREL: Şimdi değil birkaç yıl sonrası için; tabi öyle bir zamanım olursa… Ege sahillerinde butik bir otel işletmeciliği… Şimdiden hayal kurmaya başladım. Bu demek oluyor ki gerçek olacak. Doğa ile iç içe, tek katlı bungalolar olan bir butik otel. Hatta torunlarımın da olduğu bir hayalim var… İnşallah gerçekleştirmek nasip olur.

YORUM YAP