Bazen; öyle olması gerektiğini bilir, geri çekilirsiniz!
Nerden mi bilirsiniz?
Hissedersiniz belki, belki; daha önce benzer kahramanlar tanımışsınızdır, belki; eskiden olayın kahramanı sizsinizdir...
Herkesin kahramanı olduğu bir film vardır, hadi film olmasa bile bir fragman vardır, bilirsiniz...
Geri durursunuz işte, adım at(a)mazsınız... Yürüdüğünüz zaman yolun nereye çıkacağını, hangi evin kapısında duracağınızı, kapıyı kimin açacağını, üzerinde ne olduğunu ve hatta terliklerinin rengini, yüzünün ifadesini ve ilk cümlesini...
&&&
Çekilirken, geride bıraktıkları, kayıpları, unuttukları olur insanın...
Bazen; bir daha göremeyeceğini bilir, göze alır bunu, katlanılabilir sanır, katlanır da... Katlanmak zorundadır da...
Kararını vermiş, tercihini yapmış, içeriye girmek üzereyken eşikten geri dönmüştür...
Pişman mıdır?
Bilinmez, kişiye göre değişir... Merak eder ama eşikte olduğu anı düşünür, eşikte olduğu anı yaşar hep!
Rüyalarına girer bazen...
Bazen; karabasanlarla uyanır...
Bazen uyuyamaz...
Adım atsaydı; ne olurdu ya dair türlü senaryolar üretir kafasında...
Sonra unutur, unutulur da...
&&&
Kimi zaman geri çekilmek, korkaklıkla karıştırılabilir!
Toplum fazlasıyla meyillidir buna, yaftalamaya, sırtınız dönükken parmakla göstermeye, siz oradaysanız fısıldamaya, orada yoksanız; hakkınızda atıp tutmaya...
Kimden ve neyden geri çekildiğiniz, geri çekilirken ne hissetiğiniz önemli tabi...
Hissettikleriniz önemli!
Kendinizi korkak gibi hissettinizse, ne güzel yahu...
Utanılacak bir şey yok!
Cidden, korkmaktan insancıl ne var?
Ama eşiğin öbür tarafından da bakmak lazım!
Hani deniz çekilir ya...
Kumsal ne hisseder?
Nasıl demiş filozof? Korkuyorum öyleyse varım!
Siz o korkak filozofu tanımıyorsunuz tabi, diğerini; düşüneni biliyorsunuz!
Ne büyük kayıp!Düşüneni herkes biliyor...(!)