Kıskançlık, insanın değer verdiği şeye gösterdiği aşırı sevgi ve onu başkalarıyla paylaşamama durumudur. Kıskançlık çoğu kez aşırı sevginin bir ifadesi olarak tarif edilse de, bu çoğu kez sevgiyi kaybetme korkusundan kaynaklanır. Kişinin bir şeyi kaybetmeyle ilgili kaygısı varsa, o kişi kıskançlık yapabilir. Sevdiğini kaybetme korkusu yaşayan kişinin eşine karşı kıskançlığı artar.
Kıskançlığın problem olduğu birçok çiftte ‘ben sana değil başkalarına güvenmiyorum' yaklaşımı vardır. Burada çoğu kez bilinçdışında yatan, bireyin başkalarına değil kendine güvenmemesidir. Kendinde gördüğü, beğenmediği kusurları olan, kendini yetenekli ve yeterli hissetmeyen, kendiyle barışık olmayan kişiler, eşinin sevgisini, ilgisini ve kendisini kaybetme korkusunu yoğun bir kıskançlık şeklinde dışarıya yansıtırlar.
Eşler Arası Aşırı Kıskançlığın Nedenleri:
-Kişinin kendine güven sorunu.
-Aşağılanma.
-Bazı kişilik özellikleri.
-Değersiz hissetme.
-Başkaları ile karşılaştırılma.
-Eşin şüphelendiren davranışları.
-Karşı tarafın sevgisini ifade etmede eksiklikleri.
-Terk edilme ile ilgili aşırı korkular.
-Karşısındaki ile kendisini sürekli kıyaslama.
-Diğer insanları tehdit olarak algılama.
-Şizofreni gibi bazı muhakeme bozukluğuna neden olan hastalıklar.
Kişinin öncelikle kıskançlığın doğal bir duygu olduğunu bilmesi ve bu duygusundan dolayı kendisini suçlamaması, kıskançlıktan kaynaklanan tepkilerinin sağlıklı olup olmadığı ve kıskançlığın temelindeki bilinçdışı nedenler terapide çözülecek ana sorunlardır. İkili ilişkilerde, ilişkinin devamını sağlamakta kıskanılan bireye de görevler düşmektedir. Kıskanılan kişi eşinin kıskançlığıyla savaşmak yerine ona daha çok sevgi vermelidir. Ancak bu sayede onun korkularını ve güvensizliğini yenmesine yardımcı olabilir.