12 Haziran akşamı Euro 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarından biri olan Finlandiya - Danimarka maçında gerçekten yüreğimizi ağzımıza getiren bir olay yaşandı...
Danimarkalı futbolcu Christian Eriksen maç sırasında ani ritim bozukluğundan kaynaklı kalp krizi geçirdi ve ölümden döndü.
Saha da duran kalbi, dakikalarca kalp masajı ile tekrar çalıştırılıp hayata döndürülen sporcu, aslında bizlere artık sporun insan vücudunu nedenli zorladığını da göstermiş oldu.
Sadece bu da değil.
Olayın olduğu gün bir başka branşta, basketbolda, Avrupa'nın en büyük organizasyonu Euroleague'te mücadele eden Bayern Münih'in önemli oyuncularından Paul Zipser geçirdiği beyin kanaması nedeniyle acil ameliyata alındı.
Aynı gün gerçekleşen bu iki olay tesadüf mü bilinmez, fakat spordaki git gide artan ve şiddetlenen rekabet ve büyüyen finansal yapı sayesinde oluşan ultra sözleşmeler, sporcuların bedenlerinin sınırlarını çok fazla zorlamalarına neden oluyor.
Spor müsabakalarındaki beklenti git gide yükseliyor.
Taraftarlar sürekli gelişen ve hızlanan bir oyun izlemek istiyor.
Bu beklentilerinde de haksız sayılmazlar.
Bilet fiyatlarının ateş pahası olduğu, evde maç izlemek için bile bir platforma üye olmak gerektiği, orijinal bir forma fiyatının ciddi rakamlara ulaştığı bu dönemde, izleyicilerinde beklentileri haklı olarak yüksek oluyor.
Kulüpler ve lig maçlarını pazarlayanlarda, sahadaki kaliteyi istenen seviyeye çıkarıp, sponsor gelirlerini arttırabilmenin planlamasını yapıyor.
Bu süreç mükemmele ulaşan bir mücadele izlettiriyor bizlere ancak, oyuncuları insan vücudunun gelişimsel son noktasına doğru götürüyor.
1912 yılında 10,6 sn ile kırılan 100 metre rekoru sonraki 100 yılda ancak 1 sn geliştirebildi ve bugün rekor 9,58 sn.
Peki düşünüyorum, 9,55 koşabilmek için harcanan efor yüzünden acaba bir gün olimpiyatlarda da yarışın son metrelerinde yere devrilen bir atlet görür müyüz?
Vücudu bu denli zorlamak, sadece o anlık değil, ileri ki hayatta da sporcuların sağlıklarını ne denli bozuyor farkında mıyız?
ALS ve MS gibi sinir sistemi hastalıkları başta olmak üzere birçok rahatsızlık aslında sporcuların emekliliklerindeki korkulu rüyası.
Ancak ne kadar korkulu rüya olsa da karşılarındaki gerçek şu, çok sıfırlı bir sözleşme imzalamak istiyorsalar bu gelişime ayak uydurmalılar, devamında da orada kalabilmeleri için gelişimlerini sürdürmeliler, tabii ki sonuçlarını göze alarak.
İşte saha da kalbi duran sporcuda bunun son örneği oldu bizim için.
Bizler ekran başında heyecan ile maçları seyrederken aslında arka planda oluşan risklerin farkında değiliz.
Bir amatör sporcu bile ilerde profesyonel olabilmek için, aynı büyük mücadeleyi veriyor ve kimi zaman sağlığını hiçe sayıp çok ama çok çalışıyor.
Umarım bu gelişim ve mücadele, hiç bir sporcunun sağlığını etkilemez, çünkü sağlık her şeyden önemli.
Akılda Kalan:
Geçen sene Formula 1 Bahreyn Grand Prix'de yarışın başlamasından kısa bir süre sonra Fransız pilot Romain Grosjean'ın aracı yoldan çıktı, bariyere çarparak ikiye ayrıldı ve yandı.
Grosjean alevlerin içinden saliseler ile kurtuldu.
Formula 1'deki hızda git gide artıyor ve saatte 310 km hız ile gidilirken, milisaniyelik zamanlama hataları çok büyük tehlikelere neden olabiliyor.