Sevginar Sali

Evden çalışma günleri...

Eren Ermiş'e bir vakitler söz vermiştim bunun üzerine yazmak ile ilgili…
Biri bir şey için “Bunu yaz” dedi mi tersim dönüyor, yazacağım varsa elim gitmiyor bir daha. Çocukken de öyleydim; almışım süpürgeyi elime rahmetli babaannem “Şurayı da geç, burayı da geç” demeye başladı mı kendiliğimden soyunduğum işten soğurdum : )
Ama bugünün konusu tam olarak bununla ilgili değil.
Biraz ıkınsak 20 yıllık yerel basın maceram, diğer bir yanıyla iş hayatımın toplamında 40 gün evde kalmışlığım yoktur… Karantinada vaziyet değişti… Bizimki biraz farklı bir ‘evde kalma' oldu çünkü aynı zamanda çalıştık. Sosyal mesafe ve karantina kurallarına uygun bir çalışma modeli diyelim adına.
Sabah yine işe gider gibi 06.30-07.00 arası kurulmuş saat gibi uyanmak kendine çeki düzen verdikten sonra evin öte berisini düzene koymak… Biraz haber, birkaç telefon görüşmesi, bu arada mutfak ile salon arasında aralıklı turlar.
Haber beklerken, sayfalar hazır edilirken ya da köşeye yazılacak konular akılda tartılıp biçilirken evi süpürmek mümkün, yerleri silmeye genelde işler toparlandıktan sonra girişmek daha mantıklı (hiç vileda ile silemem bez ve elle), bulaşık makinesini boşaltmak, çamaşır atmak : ) ya da yıkananları sermek : )
Saç ve yüz bakımı üzerine fi tarihinde satın alınıp bir iki defa heves edip kullandıktan sonra çekmece ya da dolapların dibine itilen tüm malzemeyi değerlendirdiğim bir süreç oldu mesela. Ya saçımda ya yüzümde bakım namına bir şeyler bulunan yoğun zamanlar…
Bilmem ne zaman ve belli ki kullanmak maksadıyla alınan dambıllar (ağırlık) ve ip'i sokağa çıkma yasakları ve havanın sevimsiz vakitlerinde fazlaca tüketilen yiyecekler göze battıkça çalışma aralarında rahat kullanıldı.
Ofiste çalışma aralarında en fazla koltuğun karşısındaki kanepeye geçilip oturulurken evde yapılabileceklerin sınırı yok kabul edelim : )
Ev hanımlarına eskiden çok özenirdim artık aynı fikirde değilim… Onlar için de olağan üstü bir dönem oldu kuşkusuz. Beyi işe, çocukları okula yolladıktan sonra ev hanımlığı ile hepsinin başınızda kaldığı şartlar arasında eminim dağ kadar fark vardır; tecrübe etmeden iddia ediyorum : )
Evde çalışmak çok farklı bir deneyim ama salgının yaşattıkları yanında çok hafi kalıyor kuşkusuz.
Koronadan sonra ‘para kaybetmek' üzerine kurulan endişeler ‘hayat' ve ‘iş düzenimiz' ile tümüyle yer değiştirince önceki kaygılarımızın yersizliği tartışılmaz olarak kanıtlandı.
Bir iş insanımızla söyleşimizde ifade etmişti, “Çalışarak edindiğim mal varlığını, yeri gelince çalışma düzenimi sürdürmek için harcamak kadar doğal bir şey olamaz” diye… Para kazanmak için çalışma düzeninden, çalışmak için para harcama evresine eriştik!
Değişim kelimesi ne kadar vaatkar geliyor siyasette veya hayatta kullanırken… Gel bir de yıllarca büyük emekler vererek ‘kurulu düzenim' diye sahiplendiğin konuda bunu göze al!
Kişisel olarak kıyafet dışında hiçbir şeyi değiştirmeyi sevmem… Biraz sabit fikirliyim… Kıyafette de günlük değiştirmeden söz ediyorum yoksa her bir parçayı hayatımın bölümü gibi sahiplenirim : ) Başkasının en az benim kadar severek kullanmaya devam edeceği şartıyla ayrılıklarımız oluyor tabi…
Neyse dönelim esas mevzumuza; evden çalışmaya… Yaklaşık iki aydır üzerinde yemek yemediğim kadar gazete hazırladım salondaki masamdan yaptıklarımıza : ) Bahçedeki kediler yeni mesai arkadaşlarım oldu… Onlar da meraklı gözlerle “Bu kadın niye yıllardır yaptığı gibi sabah çıkıp akşam gelmemeye başladı?” sorusuna yanıt aradı camdan içeriyi seyrettikçe… Nasıl bir soru, ne cevap verilir uzun mesele kafa yormayı bırakıp sonra hep birlikte uyanan doğanın izlerini seyre daldık…
Çamaşır, bulaşık makinesi, süpürge ve musluklar hiç olmadığı kadar kullanıldı. Mutfak küçük aletleri yenilendi, ‘Arda'nın mutfağı' ile yarışan bir fırınım oldu : )
Çiçeklerin saksıları ile başlayan düzenlemelerden evdeki avizeler de payına düşeni aldı vs…
Biz evlere kapanınca doğa kendini tamir ederken, evlerin de eksiklikleri azımsanmayacak bir ilgiye mahzar oldular…
Evde olmayı çok severim… Evim kalem gibi hissettirir. İçeri girip kapıyı kapatınca bana dair olmayan her şey dışında kalsın isterim, özellikle de canımı sıkan şeylerin daha fazlasını o eşikte bırakacak olgunluğa erişmek için kendimi geliştiriyorum : )
Salgın sevimsiz bir süreç ama görmeyi başarırsanız bize muazzam şeyler kattığını görürsünüz; iç dünyamızı güzelleştirdiği ile noktayı koyalım : )

Dipnot: Yaptığım pasta, kek, börek ve bilumum hamur işine hiç değinmedim. Girdiğim gibi çıktım çünkü : ) Siz de dikkatli olun elini kaptıranın kolu gider : ))

YORUM YAP