Geçtiğimiz hafta 09.00’da davet edildiğimiz basın toplantısına 09.30’da Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın halen gelmemesi üzerine terk ettim. Yazmayı da çok düşünmüyordum aslında ama Adil Abi, gündeme getirince değinmek farz oldu. Yaşanan gecikmeye ilişkin çeşitli nedenler ortaya kondu ama hiçbirinin benim için geçerliliği yoktu. Her basın mensubu Belediye Başkanımızı istediği kadar bekleyebilir. Benim sınırım 30 dakikadır. Kaldı ki davet Başkan adına yapıldı. Birini bir yere davet ediyorsanız, değil gelen kişiyi 30-45 dakika bekletmek, kapıda karşılamalısınız. Benim görgü kurallarım, ilişkilerime göre böyle. Eylemimi de bireysel olarak yaptım. Kimseye ‘kalkın gidelim’ demedim. Sessiz sakin bir protestoydu. Karşı tarafın da mesajı alacak kapasitede olduğunu düşününce, meseleyi daha fazla uzatmadan, belediye tarafından gönderilen basın bülteni ile okuyucularımın haber alması önünde de bir engel teşkil etmediğimi düşünüyorum.
“İlla kalkıp gitmen mi gerekiyordu yarım saat beklemişsin bir 10 dakika daha bekleyemez miydin?” diyenlere… Evet, beklenirdi ama o zaman canımın istediği gibi davranmış olmazdım. Başkalarının isteğine, beklentisine göre bir davranış içerisine bürünmem gerekirdi. Evsahibinin, karşılama tenezzülünde bulunmadığı bir misafir olmak hoşgörümü yok etti diyelim.
Ve sevgili Başkanımız, Silivri’nin geleceğini planladığınızı söylerken, kendi 24 saatinizi planlayamadığınıza ilişkin örnekler gündemimizden eksik olmazken, size nasıl inanalım?
Başkanımızın güzel bir lafı geldi aklıma, “Pencereden bakarken bir kişi camın üzerindeki kirleri görürken, diğeri de camın ilerisindeki tepeleri ve ufku görebilir.”
Kendim sordum, cevabı kendim buldum. Ama Başkanım sen yine de o camı temizlet! O kirlilik pahalıya mal olmasın.
KARAKAŞ’TA USLUP FARKI
AKP Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş, Pazartesi günü bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı 11.00’da denildi 5 dakika kala “Nerdesiniz” diye arandım. Sanıyorum tam da 11.00’da partideydim. Ve başladık. AKP’nin her zamanki toplantı salonu ama Karakaş ters köşe yapmış. Arkasına dev bir Tayyip Erdoğan posteri ile aldı sazı eline. Bir saati geride bırakırken, tam da not almaktan parmaklarımın uyuştuğunu düşünmeye başladım Karakaş bir es yaptı sonunda. Nasıl da doluymuş, ne kadar çok söyleyecek şeyi varmış. Sesinin tonu değişmiyor ama makineli tüfek gibi konuşmasından içindeki dolululuğu, dışarıya boşaltmanın aciliyetini hissediyorsunuz.
Önce AKP hükümetinin yerel yönetim reformlarını anlattı, sonra da son derece güzel bir şekilde Silivri’nin bu süreçten kazanımlarını vurguladı.
Parti propagandası sorunsuz gerçekleşti sanıyorum. E, bilgilendik de, ufkumuzu genişletti. Hükümetin uygulamalarına çok fazla kafa yorma vaktimiz olmuyor, Silivri ile uğraşmaktan. Daha doğrusu sınırlarımızda kalmayı daha uygun buluyorum.
Neyse dönelim Silivri sularına…
Giderek AKP’nin geçtiğimiz dönem iktidar olma avantajını kullanamadığını düşünüyorum. ‘Böyle bir durum yok zaten’e katılmak istemiyorum.
Karakaş, CHP’nin yerel yönetim süreçlerini eleştiremiyor.
Festival Belediyeciliği, borç edebiyatı, yol, çevre düzenleme çalışmaları, beldeler, planlama konusundaki eleştirileri ile Karakaş ancak AKP tabanının yüreğine su serpebilir. Borcu bırakan ile çoğaltan arasında nasıl bir fark geliştirmemiz bekleniyor ki?! Beldelerin kapatmasına neden olan iktidarın temsilcisi, bugün “Sahipsiz kaldılar” diye kimi, nasıl eleştirebiliyor?!
“Silivri’nin yüzyıllık alt yapı sorununu çözdük” diyen iktidarın bugün muhalefette bulunan temsilcileri 10 dakikalık yağışta Silivri’nin Venedik’e dönüşen yollarını görmemek için gündüz gözüyle yıldızları mı sayıyor?!
AKP’nin de eriyen asfaltlarını, yapıldıktan iki gün sonra çöken kaldırımlarını gördük.
Ve en en önemlisi hala unutmadık…
Ne yapsın Karakaş, kendi döneminde yapılan hataları dikkate alarak bugünkü iktidarınkilere hoşgörüyle mi yaklaşsın? Yapamaz… O kendisinden yapılmasını beklediği şeyi yapıyor. Siyaset böyle bir şey…
Mantık ve akla çok yatkın şeyler olmasa da söyledikleri, seviye bakımından çok yerindeydi. Karakaş, eski tatlı dilli, Erbakan vari üslubuna geri dönmüş. Dinlemek o yüzden hoştu, germiyordu, sıkmıyordu…
Karakaş 1,5 saate yakın konuşmasının vurucu hamlesini Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ı Kızılay’a söz verdiği yer tahsisini kendi grubunda oluşan çatlak yüzünden veremeyişi üzerinden gerçekleştirdi.
Aldı meseleyi çok önemli bir yere dayandırdı; “Kendi meclisinden bile güven oyu alamayan belediye başkanı, o koltukta oturmasın. İstifa etsin!” dedi.
İşte bu mantığa da akla da çok yatkın. Kimse buna itiraz edemez. Işıklar bile. Sözde olur tüm itirazları. Bu konuda Işıklar’ın, Karakaş’a, muhalefete vereceği tek cevap söz konusu tahsisi ilk, Ağustos meclisinde geçirmek olur. Geçirmemesi de bir cevap olabilir tabi ki… Ama o Işıklar’ın değil, kendisiyle farklı düşündüğü tescillenen CHP Grubu’nun konuyla ilgili görüşü olur.
DEĞİRMENCİ’DEN
YIKIM SALVOLARI
CHP’de düzenlenen basın toplantısında hiç adetim olmayan şeyler yaptım dün. Önce CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi Necmi Şimşek’i sonra da CHP İlçe Başkanı Selami Değirmenci’yi alkışladım.
Şimşek’i konuşma yaparken, duygulandığı için alkışladım. Aldığı görev nedeniyle bu denli duygu yoğunluğu yaşayan başka birini daha görmedim. Şimşek, konuşmasıyla tam bir heyecan ve duygu seli yaşamakla kalmadı bize de yaşattı.
Değirmenci’yi de ilk defa yüzde yüz bir konuda aynı düşündüğümüz, battı balık yan gider, diyerek alkışladım. Sahildeki yıkım konusunda AKP’ye çok ağır yüklendi. İşin kötüsü çok haklıydı.
Her fırsatta parti kimliğinin arkasında gördüğümüz belediye başkanı, siyasi kadrosu ve meclis üyelerini, Şimşek’in il yönetim kurulu üyeliğinin deklare ettiği basın toplantısında gözler boşuna aradı. Belediye yönetimi ile ilçe örgütü arasında yeni bir kriz çıkmaması için verilen çabalar pek bir başarılı olmuş anlaşılan!
Işıklar ile Yılmaz Kandemir’in önceden alınan önemli görüşmelere ilişkin randevuları bulunduğu belirtildi. Meclis Üyelerine de belli olmayan sebepten haber verilmesi unutuldu. Neyse ne… Eksik bir katılım hakimdi. Sunulan gerekçelere inanmak isteyen inansın, bana göre eksik bir tablo izlenimi akılda kaldı. CHP’nin yerel yönetim kanadı, İl Yönetim Kurulu Üyesine sahip çıkışını tabanına hissettirse daha iyi olur. Bunun için dünkü toplantı fırsatı kaçırılmış olsa da, üstüne bir bardak soğuk su içmek yerine, telafisi yapılmalı.
Tabi CHP’nin birlik beraberlik derdi varsa, bu sadece benim kaygım değilse…