MHP'nin Genel Merkez kaynaklı kamuoyu araştırmalarına defansif yaklaşımı ile Volkan Yılmaz'ın kişisel tutumluluğu, bu dönem Silivri'yi anketörlere hasret bıraktı. Yoksa yeni sayıldığı belediyecilik konusunda gidişatını Yılmaz herkesten çok merak edip, belli doneleri görmek ister. Sokakta vatandaşın nabzını yüz yüze ve şahsen tutması Yılmaz'a neyi, ne kadar anlatıyor veya seçmen davranışlarını okuma kabiliyetini sorgulamak niyetinde değilim. Ancak yapılan işler ile yönetim tarzına yönelik tepki ile görüşlere merak herkeste var sanıyorum. İYİ Parti'nin Anlat İstanbul diyerek Silivri sokaklarından çıkardığı sonuç sıraladığım sebeplerden ekstra dikkat çekti.
Yıllardır 3-5 ayda bir yapılan yerel kamuoyu yoklamalarında işsizlik, trafik ile otopark sorunu zirveyi kimseye kaptırmıyordu. İYİ Parti'nin kamuoyu yoklamasında şikayet konuları arasında ekonomi %49, tarım %15 ile yer aldıktan sonra işsizlik %8'lerde ifade edilebilmiş ancak. Ulaşım-trafik %1'de seyrederken, otopark sorunu %0 ile gözlerimizi yaşartıyor adeta.
Belediyeden şikayet konusu da %5.
Silivri'deki değişimi iktidar ölçmeye çalışsa neticeler sorgulanır da muhalefetin bu sonuçları üzerinde tartışma değil ancak okuma yapılır.
Silivri'deki değişimi anlatmak ve anlamak isteyenler için bir fırsat İYİ Parti'nin paylaştığı neticeler.
Salgın ve ekonomik zorluklar vatandaş gündeminin zirvesini zorlasa da Silivri'de yan yana gelen iki kişinin üçüncü konusu ‘Silivri Belediyesi ile Başkanı' teması üzerinden gelişir. Çok çeşitli ve niyetli değerlendirmeler de son derece doğal.
Asıl önemli olan… Kişisel beklentiler ve yorumlar ne kadar fark gösterirse göstersin “Çok çalışıyor”, “Silivri bu dönem ciddi hizmet ve yatırımlara kavuştu” ortak noktalarındaki kanı birlikteliği.
Volkan Yılmaz'ın hizmet ve Silivri heyecanını hissetmemek mümkün değil. Bu heyecanı mental yorgunluğu izleri taşıyan bir kadro, akıl almaz salgın ile ardından ekonomik çöküş, yetmezmiş gibi bir de savaş etkisinde üzerine ölü toprağa örtülen sosyo-ekonomik şartlarda canlı tutmak çok zor bir şey olsa gerek.
İttifak ortaklığı, mecliste, belediye başkanlığında “Davul başkasının, tokmak başkasının elinde olacak” öngörüleri ile ifade bulan iktidar gücü dengesizliğinin artık lafının bile geçmediğini de belirmek gerek.
Siyaset ve siyasetçi deyince (temel toplumsal özelliklerimizden esasen sadece bu alan ve kişilere atfetmek haksızlık olur) bahaneler tamamlayıcı, halk ile ilişkilerinde adeta tutkal vazifesi görür. Alıştık da; asıl fenası da bu sanki. Kaldı ki günümüz şartları bu ortama gerçek gerekçeler kazandıracak olumsuz koşulları da ziyadesiyle barındırıyor. Ancak Silivri'de üç yıldır; “Şu yatırım yapacaktık ama ekonomik şartlar nedeniyle gerçekleştiremiyoruz” açıklamaları yerine olsa olsa “Üç liraya yapılacak işi beş'e yapmak durumundayız”lara en fazla muhatap oluyoruz. “İki kere ihaleye çıktık katılan firma olmadı” deyip yatırımı yapmayı ötelemek yerine “Biz yapacağız ihaleye katılım olmazsa. Söz verdik” deniyor.
Volkan Yılmaz'ın Belediye Başkanlığı kusursuz değil ama kesinlikle başarılı. Bu başarı da Silivri halkından, Ankara'ya kadar gördüğü desteğin temel dayanağı.
Mükemmel değil, ancak sahip olunan şartlarda olağanüstü bir iş çıkardığı ortada.
Üstte sözünü ettiklerim ne Silivri, ne de Türkiye siyasetinin alışık olduğu siyasi ya da yönetici tutumları değil. Kötü örnekleri ne denli kanıksamışız ki, olması gereken olunca afalladık. Artık hepimiz neyle karşı karşıya olduğumuzun farkına vardık. Yani ezber bozmak iyidir.
Robert Kennedy'nin söylediği sözle bitirelim...
“Gelecek, bugünkü halinden memnun olan, genel problemlere kayıtsız kalan, cesur projeler ve yeni fikirler karşısında ürkek ve korkak olan insanlara ait değildir. Aksine toplumun büyük girişimlerine ve ideallerine kişisel bağlılıkla cesaret, sağduyu ve tutkuyu harmanlayabilenlere ait olacaktır...”
İyi hafta sonları...