Ferhan Tezcan

Fatih Terim istifa eder mi?

1979 yılıydı. Galatasaray'ın ligde ağır aksak yürüyüşü devam ediyordu. Sanıyorum Selahattin Beyazıt'ın ikinci başkanlık dönemiydi. Trabzonspor lige ağırlığını koymuş ve şampiyonlukları birer birer toplamaya başlamıştı.

Galatasaray Brıan Bırch ile 1970 'li yılların başında gelen ligin zirvesinden inmeme prensibinden vazgeçmiş ve yaşlanan kadrosu ile ortalara kadar inmişti. Takımın kaptanı Fatih Terim'di. Bir Almanya maçı vardı. İstanbul'da oynanacaktı.  Türk milli takımı o günkü maçta iyi bir oyun ortaya koydu. Fatih Terim milli takımın içindeki yıldızların başını çekiyordu.

Maçtan sonra, o maçı Almanya'da yayınlayan ZDF televizyonunun muhabiri ile iyi bir arkadaşlık kurmuştum. Avusturya Liseli olduğum için Almancayı çok rahat konuşuyordum. MİLLİYET gazetesinde olduğum için de spor camiasına çok hakimdik. Yurt dışı bağlantılarımız da bayağı gelişmişti. Birlikte  çalıştığım  arkadaşım  İhsan  Topaloğlu  da St.Benoit'lıydı. Onun da Fransızcası mükemmeldi. Yine aynı masayı çürüttüğümüz Reha Erus bütün tahsilini İtalya'da yapmıştı. Neredeyse bir İtalya'ndan daha iyi İtalyanca konuşurdu. Böylesine güçlü bir ekiptik işte. İngilizce zaten hepimizde vardı.

Neyse biz kendi konumuza dönelim.

ZDF'ın muhabirini MİLLİYET'e davet ettim. Geldi. Bize ilk sözü ''Bu Fatih Terim nasıl bir oyuncu. Teknik, çabukluk, hırs, uzun pas atma hepsi var. Hamburg SV Fatih Terim'i istiyor'' dedi.

Şaşırdık.

Çünkü o zamanlar transfer dedikoduları şimdiki gibi ''ayağa'' düşmemişti.

MİLLİYET'in ertesi günkü manşeti Fatih Terim'in Hamburg'a transferi olarak çıktı. Zaten o Hamburg SV (1983 Şampiyon kulüpler şampiyonu) daha büyük başarılara imza atacaktı. Fatih'ten bu haberden sonra Osmanbey'deki iş yerinde görüş alındı. Cevabı kısa ve netti 

'Ben Galatasaray'ı terk etmem'

İVİÇ İLE KAVGASI

1984 yılıydı. Galatasaray'ın başında Hırvat'ların başarılı hocası Tomislav İviç vardı. İviç Hoca o yıl pek adına yakışır bir Galatasaray yaratamamıştı. Kadrosunun zayıflığı da onu üçüncü dördüncü sıralara itmişti. Mayıs ayında Galatasaray kulübünden bir randevu istemişti. Başkan Ali Uras'tı. Alp Yalman, Faruk Süren ve Ergun Gürsoy gibi isimler Galatasaray'ın yönetiminde yer alıyordu.

İviç o gün yönetimden yeni oyuncular istedi. Ve konuşmalarının sonuna da ekledi. 'Fatih Terim ile götüremiyorum. Futbolu bıraksın. Jübile yapalım. Benim yardımcım olsun. Birlikte çalışalım''

O haber ertesi gün MİLLİYET'e manşet oldu.

Hem de ne manşet.  Galatasaray kulübü yalanlamaya kalktı olmadı. Fatih Terim sabah eşyalarını alıp kamptan ayrıldı. Ve uzun bir süre Galatasaray'a dönmedi. Ne zamanki İviç Galatasaray'ı oyuna getirip Benfica ile anlaştı. O zaman kulüp büyük bir atılım yapıp Alman milli takımının ayrılan Jupp Derwall'i takımın başına getirdi.

Sonra ne mi oldu.

Fatih Terim bir yıl daha futbol hayatına devam etti. Derwall'in de bir numaralı oyuncusu oldu.

DUYGUSALLIK ÖN PLANDA

2021 yılı. Fatih Terim Galatasaray'ın başında. Aktörler değişik. Ama başrol yine aynı oyuncuda. Fatih Terim tam 47 yıldır Galatasaray'ın içinde, yanında, orasında, burasında. Kimsenin bırakın erişmeyi, yanından bile geçemediği başarılara imza atmış bir kişilik. Çabuk düşünen, çabuk karar veren, çabuk hayata geçiren bir hoca. Galatasaray lobisi, hobisi, fobisi. Geçin bunları. Türkiye'de hocaların bir hafta görev aldığı ve sonra kapıya konulduğunu varsayarsak 47 yıllık bir geçmişi kim silebilir ki?

O 47 yılın içinde kulüp üyeliği, Divan kurulu üyeliği markasını kim sökebilir ki Başkan Mustafa Cengiz başkanlığın da üçüncü yıla girmesine rağmen hala bir futbol kulübünün başında olduğunun farkında değil. Bir kulüp başkanı ‘ben kulübün maddi durumunu toparlayacağım' diyebilir. Kısıntı yapacağım diyebilir. Ama oturup da ''laf ebeliği'' yapmaz.

Fatih Terim'i çok seviyorum da yok ondan başkasını tanımamda demez.

Türkiye maalesef yıllardır ''primitif '' görüntü içinde yuvarlanıp gidiyor. Mustafa Cengiz ne konuşursa konuşsun Fatih Terim kulübü bırakıp gitmez. Mustafa Cengiz eğer bugüne kadar o görevi devam ettirdiyse, ‘pandemi'ye dua etmek gerekir.

Fatih Terim artık 67 yaşını geçmek üzere. Hocamda duygusallık tavana vurmağa yakın. Ben 65 yaşındayım. Bazen aynaya baktığım zamanda hocadan pek farkımın olmadığını görüyorum. Hayır, bunun bir yaşlılık belirtisi olmadığını biliyorum.

Terim'e tavsiyem  ancak  şu  olabilir  ''Sabır, sabır, sabır...

YORUM YAP