Gerginliklerin bol olduğu yeni bir haftaya daha ‘merhaba' dedik… Dememek gibi bir şansımız olsa eminim birçoğumuz gersin geriye giderdik. “Aman ne geri gitmesi ileri gidelim de bir an önce ne olacaksa olsun” diyenlere saygım sonsuz : ) Valla artık ne olacaksa olsun bendeniz de bunaldım bu aday adayı keşmekeşinden… AK Parti için yeni tarih Cumartesi gününü işaret ederken, CHP'nin maşallahı var 15 Ocak deniyor! O meşhur espriyi yapmanın tam yeri; “Buna da şükür seçimden sonra da açıklayabilirlerdi!”
***
Biraz kafanızı dağıtayım niyetiyle giriştim bu köşe yazısına …
Bir arkadaşımla sohbet ediyoruz, dertleşiyoruz aslına bakarsanız kızdığı konunun önemsizliğini, kendini yıpratmamasını öneriyorum bir yandan da kafamda iki gün önce ona ‘yapma' dediğim her şeyin aynısını ne güzel yaptığım canlanıyor!
Aslında ne zaman, nerede nasıl davranmamız gerektiğini çoğumuz biliyoruz. Ama o çok iyi bilenler bile iş uygulamaya gelince kayış atıyor!
Çünkü bizim bildiklerimiz, er ya da geç seçtiğimiz ya da seçmediğimiz, iş, özel hayat dolayısıyla bir şekilde birlikte bazı şeyleri yaşamak ve paylaşmak zorunda olduğumuz insanların bildiklerine denk gelmeyebiliyor.
Çok güzel bir söz var hani; “Anladım da işime gelmiyor”… İnsan ilişkilerini acayip basit bir şekilde, son derece sade biçimde, olağanüstü tarif ediyor…
Bildiklerimiz değil, bilmemezlikten gelmeyi seçtiklerimiz hayatımızın akışında inişler, çıkışlar, yoldan çıkmaların sebebi…
Hayat da bir enteresan… ‘Tamam sana ihtiyacın olan dersi vereceğim, görmediğin gerçekleri göstereceğim ama biraz canını yakacağım' diyor adeta…
***
Savaşarak sevgi kazanılmaz!
Mücadele belki bir yere kadar; insanın eninde sonunda aradığı tek şey huzur, en kıymetlisi ise kendisidir…
***
Aday adayı mevzusuna getirmeden güzel ilerliyorum : ) kendimi tebrik ediyorum…
***
Yılmaz Özdil'in Mustafa Kemal'ini bitirdim hafta sonu…
Müsaadenizle paylaşmak istediklerim var…
Birincisi şu:
“Vatandaşa karşı sınırsız hoşgörülüydü.
Anadolu Ajansı'nın haber bültenlerini incelerken, kendisine küfreden bir köylü hakkında soruşturma açıldığını öğrendi.
“Ben ne yapmışım onu?” diye sordu.
“Tütününü gazete kâğıdıyla sararak sigara yaparken kağıt tutuşmuş, bu yüzden size küfretmiş.” dediler.
Acı acı gülümsedi.
“Siz hiç gazete kağıdıyla sarılmış sigara içtiniz mi? Ben Trablus'tayken içmiştim. Pek berbattır. Köylü bana az bile küfretmiş. Siz onu mahkemeye vereceğinize ona insan gibi sigara içmesini sağlayın” dedi…”
***
İkinci alıntı da şöyle:
“Çevresini ikiye ayırıyordu. Faydalılar. Lezzetliler.
Sevmediği halde faydalı ise, o kişiye devlet işlerinde en üst makamlara getirmekten asla çekinmezdi.
Çok sevdiği halde, hep yanında olduğu halde, hiçbir mevkie getirmediği arkadaşları vardı, onlara "lezzetli" diyordu.”
*Bir de “Aday adaylarına faydasız bir yazı yazmış Sevginar bugün” diye günahımı almaya hazırlanıyordunuz değil mi : )) Lezzetinden yenmez : )