Yeni yılın ilk ayı,ilk yazısıyla,ilk dokunuşuyla SİLİVRİ 'min güzel insanlarına güneşli bir günden merhabalar.
Güneşli bir gün dedim ama beklenen kış mevsimi de geldimi,geldi. İliklerimize kadar üşüdüğümüz,soğuk ama bir okadar da özlemini içimizde hissettiğimiz karla kaplı görsellere nihayet kavuştuk,her ne kadar ilçemiz içinde bunu tatmasakta etrafımızda,ülkemiz genelinde gördüklerimizle bu bekleneni yaşamaktayız.
Dinlediğimiz şarkılarda bile her mevsime ait anlam yüklü sözcüklere rastlarız,tıpkı şimdi benim tüm parçalarını beğeniyle dinlediğim Nilüfer 'ın herkesin anımsayacağı gibi "karlar düşer,düşer düşer ağlarım "sözlerinin geçtiği güzel bir melodisiyle başlamak vede bugün ki yazıma temel öge "FEDAKÂRLIK "üzerine kurmak,bu konuya bir nebze açıklık getirmek istedim.
Nedir bu Fedakârlık,kısaca özveride bulunmak,bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi birşey için kendi çıkarlarından vazgeçmesidir.
Örneklemeyle başlarsak fedakarlığın en çok yoğun yaşandığı noktaların biride,hatta bana göre en önem ifâde edenide Ebeveyn-Çocuk ilişkileri arasında olanıdır. Birçok ebeveyn pek çok eylemini tamamen çocukları için yaptığını ifâde eder,ancak fedakârlık adı altında gerçekten ne yaptığımızı iyi izlememiz gerektiğidir. Kendi yapamadığımızı,yaşayamadığımız hırslarımız varsa eğer bunları fedakârlık kisvesine sığınarak çocuklarımıza sunmamalıyız. Çünkü gerçek fedakârlık,ister kişiye ister çocuğa bizim unuttuğumuz ama karşımızdakinin herzaman minnetle anacağı davranışlar olmalıdır.
Feda nın Arapça, Kâr ın Farsça kökenli olduğunu okumuştum,aslında ayrıştırırsan ne kadar anlamsız geliyor,yani şöyle düşündüm Kâr için hiçbirşey feda edilmez veya feda ettiğin şeyde Kâr güdülmez. Fakat birleşeni olan fedakârlık aslında çok muhteşem bir insana dokunuş,ona verdiğin değere en güzel armağandır.
Düşünün ki bir anne çocuğunu dünyaya getirirken fedakârlık yapmıyor mu, çektiği acılı sancılar,kaç desibel şiddetinde kırılan kemikler bunlar bile fedakarlığın örneği olamaz mı?
Bu yüzdendir ki cennet anaların ayakları altında deriz.
Bu kelime kişiler arasında nasıl ifâde teşkil eder bilemem ama bence bu vurguya değer vermek kendiyle barışık her insanın maneviyatında olması gereken bir duygu diye düşünüyorum. Tabiki kendi psikolojinize de zarar vermeyecek şekilde olmalıdır.
Ben yaşamım boyunca bu değere özen içinde olmaya gayret ettim,kazanım elde ettim mi,evet ettiğimi sanıyorum çünkü bunu etrafında,yaşadığın zaman içerisinde,edindiğin dostluklarda bunun bende fayda sağladığına şahit oldum diyebilirim.
Bendeki önemli faktörlerden biri olarak adlandırdığım maneviyat unsuru erdemli her insanda olması gereken bir duygudur. Çünkü maneviyatı olan kişi fedakârlığı da cebinde taşır,ben kendimce bu ikisini özdeşleştirebilirim.
Daha önce ki bir yazımda da belirtmiştim insan yaşamının iki ögesi maddiyat-maneviyat diye bu bazdan yola çıktığımızda fedakârlığı her iki katagoride de sağlayabiliriz, yani zengin parasıyla-fakir gönlüyle bu oluşuma katkı verebilir.
Aslında genellemede yapacak olursak zengin-fakir farketmez zaten biz millet olarak fedakâr yani özverili bir toplum olduğumuz aşikârdır. Tarihimizin bile tozlu sayfaları nice fedakârlıklar ile dolu bir toplum-millet olduğumuzun göstergeleriyle doludur.
Yinede naçizane tavsiyem şudur ki, herzaman verdiğiniz değeri hak eden insanlar için çabalayın fedakârlık altında kendinizden de ödün vermeyin,uğruna fedakârlık yaptığınız için size pişmanlıklar yaratacak durumlara izin vermeyin,sizin verdiğiniz emeğe görmezden gelen zaten seni hakketmemiştir,orda noktayıda koymasını bilmelisin.
Güzel bir tema,güzel bir dokunuş olduğunu sanıyorum,siz ne düşünürsünüz bilemem dostlar.
Önümüzdeki hafta asker babası oluyorum, Rabbim oğlumada tüm askerlerimize de hayırlı teskereler diliyorum,ana kucağı-baba ocağı vede Peygamber ocağı hepside Allah 'a emanet olsun inşallah.
Bu haftaki spotumuz Che Guevara 'dan gelsin " Dik dur ve gülümse bırak neden gülümsediğini merak etsinler " diyorum.
MASKE-MESAFE-HİJYEN bunları unutmuyoruz, sağlıkla kal SİLİVRİ 'm.