2016 yılıydı. Alman milli takımı Avrupa Futbol Şampiyonası öncesi 26 Mart'ta İngiltere ve 29 Mart'ta İtalya ile iki özel maç yapacaktı. Alman milli takımının hocası Joachim Löw bu iki önemli maç öncesi milli takımın en önemli yerlerinden biri için Wolfsburg'da top koşturan santrfor Max Kruse'yi düşünmüş ve kadroya çağırmıştı. Kampın başlamasından iki geçtikten sonra Löw sürpriz bir açıklama yaparak oyuncuyu ''sorumsuz davrandığı'' için kadrodan çıkardı. Bütün Almanya şaşkındı. Olayın neden kaynaklandığı araştırıldı ve ortaya çıktı. Kruse kamp başlar başlamaz gece Berlin'de bir diskoya gitmişti. Cep telefonundan fotoğrafını çeken bir kadının telefonunu zorla elinden almış ve görüntüyü silmişti. Löw bu işe çok bozulmuş ve ''Kruse gibi sorumluluk taşıyamayan oyuncular benim kadromda yer almaz'' diye konuşmuştu. Kruse milli takımda yer aldığı zaman boyunca 14 maçta 4 gol atmıştı.
Kruse iyi oyuncuydu. Hızlıydı. Çabuk karar veriyordu. Yakından, uzaktan sert şut atabiliyor ve golleri sıralıyordu. Werder Bremen'deki son senesinde Eggenstein, Raschitzka, Augustin gibi oyuncularla Alman Bundesliga'da her maçta gol atmakta Bayern München ve Borussia Dortmund'u bile geçip tek takım olmuşlardı. Kruse çok formda bir sezon geçirmişti. Kruse para düşkünü bir adam değildi. Mönchengladbach'daki takım arkadaşı Kramer bile onun için ''Dürüst ama çılgındır. Arabayı bile çok süratli kullanıyor. Bir de taksilere çok para veriyor'' demişti. Dürüstlüğüne kimse toz kondurmuyordu. Ama çılgın olduğu kesindi. En büyük merakı ‘poker'di. Daha doğrusu bir poker profesyoneliydi. Amerika Las Vegas'da yapılan Dünya Poker Şampiyonasında 14 saat masadan kalkmamıştı. Kazandığı para toplam 150 bin dolardı. Geçtiğimiz günlerde yine konuşmasında ''Para benim için önemli olsa Fenerbahçe'ye gelmez Çin'e giderdim'' diye ifade kullanmıştı. Parayı sevmiyordu ama ''çılgın'' gibi yaşamak hayatının bir parçasıydı. Bir gün 75 bin Euro parayı takside unutmuştu.
FENERBAHÇE'YE YARARLI OLUR
Max Kruse 31 yaşındaydı. Futbolunun en önemli döneminde Fenerbahçe'ye gelmişti. Ersun Yanal'ın santrfor arkası olarak oynatmak istediği Kruse, Vedat Muriç ile ön-arka olarak oynayacaktı. Nitekim hazırlık maçlarında bu görüntüyü veriyorlardı. Kruse hem sağ hem de sol kulvarı kullanabiliyor ama daha çok solda kalıyordu. Pas yüzdesi çok yüksekti. Zaten ''asistlerde'' de oranı bayağı yukardaydı. Yanal'la da iyi anlaşacağa benziyordu. Ama başta da dedik ya çılgındı ve futbol sahaları içindeki çılgın futbolu özel hayatındaki poker çılgınlığına dönüşüyordu. Geçtiğimiz sezon Süper Ligde çok kötü günler geçiren Fenerbahçe'nin Max Kruse'nın yanına mutlaka bir oyuncu daha alması gerekiyor. Böylece Muriç-Kruse ikilisinin de ''nefes alması'' sağlanacak.
MHK'DE NELER OLUYOR?
Merkez Hakem Kurulu Beşiktaş'ın eski kaptanı Zekeriya Alp'in başkanlığında kuruldu. Kuruldu da daha ligler başlamadan sağdan soldan eleştiriler çıkmaya başladı. Alp daha önce de bu göreve gelmiş ve vakti dolmadan ayrılmıştı. Bu konuda geçtiğimiz günlerde Süper Lig'in eski hakemlerinden ve Türk hakemliğinin gelişmesinde önemli rol oynayan Argun Darıcı iki yazı kaleme aldı. Bu dikkat çekici yazılardan bir bölümü de sizlere aktarmak istiyorum.
''Soruyorum Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir'e, diline, eline empoze edilen isimler oluşturulan başkan Zekeriya Alp'e, kulüp başkanlarına ve Futbol Federasyonu üyelerine. İş yerlerinizde defalarca başarısız olmuş, işine son verdiğiniz elemanları ''tekrar tekrar'' işe alıp görev verir misiniz? Elbette vermezsiniz. O halde niye defalarca başarısızlıklarından ötürü istifaya zorlanarak veya istifa ettirilerek görevlerine son verilen eski MHK kurullarında bulunan, hatta bir önceki kurulda bulunan isimlere tekrar görevler veriyorsunuz? Bu isimlerden da hangi başarıyı bekliyorsunuz? Bu isimler kendilerini yenilemiş olsalar da, kafa yapılarını değiştirmiş olsalar da daha önceki gelişlerinde başarılı olurlardı. Farklı ve yeni isimler MHK'de olmadığından geçen yılki hakem yönetimlerini yine sahada göreceğiz. Bu ülkede bu kurula getirilecek başka insanlar yok mu? Var tabii ki... Ama kimsenin işine gelmiyor galiba. Aynı isimlerle devam edip aynı hakem yönetimlerini istiyorlar sanıyorum.
Amerikan başkanının bile iki kez seçildiği dünyada MHK'ye bugün ve geçmişte gelen başkan ve üyelere bakın. Kaç kez gelmişler göreve. Bu yıl oluşturulan hakem kadrosunda neden Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar'ın olmadığını Sayın Zekeriya Alp ''açıkça'' açıklamalı. Ayrıca bu yeni oluşturulan başkan Zekeriya Alp'in kurulunda İstanbul'dan bir etkisiz üye var. Sanki İstanbul bölgesi hakemliği bitirilmek mi isteniyor? Ancak bu kurulun kurul dışında dışarıdan bir bileni var. Acaba bu 'bir bilen' kimdir?