Ferhan Tezcan

FENERBAHÇE'NİN HOCASI KİM OLACAK?

1966 yılıydı. Eskişehirspor Türkiye liginde ''fırtına'' gibi esiyordu.  ''Fethi-Nihat-Ender filelere gönder '' gibi o zaman bütün herkesin dilinde olan sloganları da vardı. Hocaları Yugoslav Abdullah Gegiç'di. O meşhur devlet başkanı Tıto'nun yönettiği Saraybosna'dan çıkmıştı.

 

Müslüman bir adamdı. Futbol zekâsı çok büyüktü. Zamanında sosyalist ülkelerde insanlar kolay kolay yurtdışına çıkıp, yaşayamazlardı. Futbol biraz esnekti. O yüzden Türkiye'ye gelmişti.

 

Eskişehirspor'un başarısı uzun süre devam etti. Ama Gegiç'in müşterisi çoktu. Herkes onu isterken o Fenerbahçe'nin yolunu tuttu. Fenerbahçe'nin hoca konusunda da becerisi büyüktü. Hem pahalı ve iddialı oyuncular transfer ederler hem de çok iyi hocaları takımın başına getirirlerdi.

 

1970'li yılların ortalarında Fenerbahçe'nin başında Emin Cankurtaran vardı. Cankurtaran hem zengin hem de Sarı lacivertli kulübe  ''aşık '' bir futbol adamıydı. 1970 dünya kupasının sahibi Brezilya'nın çok etkisinde kalmıştı. Mutlak bir Brezilyalı hoca ararken, Didi'yi buldu. Didi daha önce yurtdışında çalışmamıştı. 1958 dünya kupasında Brezilya finale kadar yükselirken 17 yaşında ilk kez milli olan Pele televizyon ve radyolara şunu söylemişti ''Ben futbola Didi'ye hayran olduğum için başladım. O benim idolümdür'' İşte böyle bir futbol adamı Türkiye'ye geldi ve Fenerbahçe'de çalışmaya başladı.

 

Sonra Fenerbahçe'nin başkanlığına Ali Şen geldi. 1980 yılında Eintracht Frankfurt ile Avrupa Şampiyonu olan Frıedel Rausch Fenerbahçe'nin yeni hocası oldu. Rausch Türkiye'de fazla kalmadı. Ama Türk futboluna bir Selçuk Yula'yı hediye etti.

 

Daha sonra yine bir Yugoslav hoca Türk futbolunda yer alacaktı. Stankoviç. Yugoslav milli takımının unutulmaz sağbekiydi. Hocalığı da muhteşemdi. Fenerbahçe'yi o da zirveye taşıdı.

Ardından Veselinoviç'in de gözünde Türkiye vardı.  Yugoslav milli takımının başından inip Fenerbahçe'nin başına geçti. 100 golü aşan şampiyonluklar ve üst düzey başarılarla dolu bir dönem geçirdi.

 

ZİCO FENERBAHÇE'YE ÇOK YAKIŞTI

2000'li yıllardı Fenerbahçe'de başkan Aziz Yıldırım'ın coştuğu yıllardı. Fenerbahçe'ye dünyanın en iyi oyuncularından biri olan Okocha gibi, Anelka gibi yıldızlar geliyor, sonra onlar gidiyor başkaları geliyordu. Yıldırım'ın kafasında hoca olarak Zico vardı. Zico 1982 dünya kupasında Brezilya milli takımının kaptanıydı. Zico müthiş bir futbolcuydu. Hatta adı   'Beyaz Pele'idi'. Klastı.

 

Pele'de sonra gelen büyük bir stardı. Fenerbahçe'nin başına geçti ve takımı uçurdu. Fenerbahçe hem Türkiye ligini kazanıyor hem de Şampiyonlar liginde çeyrek finale kadar çıkıyordu. Zıco hocalığı yanında çok asil bir adamdı. Kibardı. Ama ani bir biçimde Türkiye'den ayrıldı.

 

Bu ayrılma işi uzun zaman konuşuldu. Kardeşinin üzerinden bir konu olduğu anlatıldı ve tarihin sayfalarında yer aldı

Fenerbahçe Zico'dan sonra bir türlü arzu ettiği hocayı bulamadı. Pereira'yı, Zico'yu da çok aradı. Ama bir türlü istenilen futbol adamları kapıdan girmedi. Son zamanlarda gelen Hollandalı Advocaat bunların içinde en aklı başında olanıydı. Onun da yaşı ilerlemişti. Sonra da Aziz Yıldırım son dört senesinde pek fazla Fenerbahçe'nin üzerine düşmedi.  Belki sıkılmıştı, belki küsmüştü, belki de yorulmuştu, ama o eski heyecanlı Aziz Yıldırım gitmişti. Seçime de o havada girdi ve çoğunlukla kaybetti. Aziz Yıldırım ondan sonra ne medyanın önüne çıktı ne de yeni yönetimin  ''perişan'' haline rağmen kelime etmedi.

 

4 AYDIR ''PAPATYA FALINA'' DÖNDÜ

Ali Koç iyi eğitim almış, Türkiye'nin en büyük Holding'inin başkan vekiliydi. İçinde inanılmaz bir Fenerbahçe sevgisi ile yaşıyordu. İyi bir insandı. Babam yıllarca Koç Holding'de üst düzey yöneticilik yapmıştı. Vehbi Koç, Rahmi Koç ve rahmetli Mustafa Koç babamı severdi. Ama Ali Koç sonradan kadroya girmişti. O da aileden kimseyi dinlemez, bildiğini, düşündüğünü yapardı.

 

Fenerbahçe'ye başkan olduktan sonra bildiğini okumaya başladı. Mart ayının başında Ersun Yanal'ın hocalığı bitti. Yeni bir hoca gerekiyordu. Bir sürü isim gündeme geldi. Pandemi nedeniyle ligler tatil edilince rahatladı. Kalan 8 hafta için yeni birini getirip yıpratmak da istemiyordu.

 

Aslında yabancı hocadan yanaydı. Ama Fenerbahçe'den çıkma Erol Bulut gibi, Alman kökenli Tayfun Korkut gibi yetenekli hocalar vardı.  Blanc gibi, Pellegrini gibi yabancı futbol adamları da vardı.

Ali Koç çok düşündü ve bir -iki hocanın üzerinde durdu.

Erol Bulut'ta ağır basıyordu. Pellegrini de. Ama bir isim daha kafasına takılmıştı. Başakşehirspor'un hocası Okan Buruk Türkiye'nin gelecekteki  ''yıldız'' hocalarından biriydi. Kolay kolay hata yapmıyordu. Pellegrini çok tecrübeliydi.  Okan Buruk, Erol Bulut ve Pellegrini'den birini seçmek zorunda kaldılar. Belki kimsenin duymadığı biri de olabilir. Ali Koç bunlardan birini Fenerbahçe'nin başına getirecek ve yeni sezonda ayaklarını uzatıp ligi seyredecek.

YORUM YAP