Sevginar Sali

Festivalin ardından…

59 yıldır bu kentin evsahipliği yaptığı en önemli etkinlik Yoğurt Festivali'nin bu yıl 60.'sı Silivri Belediyesi tarafından gerçekleştirildi.
20 senedir bu etkinliği yer yer yakından, yer yer uzaktan çokça da bir basın mensubu olarak takip ediyorum. En yakın teşviki mesaimiz 60. festivale denk geldi ama bu yakınlık derecesi yalnız bana özel gelmedi sanıyorum.
Haluk Levent, Zara ve Yıldız Tilbe konserleri başta, pek çok renkli etkinlik, yarışmalar, sergiler gün gün artan bir ilgi oranı ile Silivrilileri evlerinden meydanlara taşıdı.
Spordan, sanata, sosyalleşmek ve ilgi alanlarına yönelik herkesin kendinden bir şey bulduğu etkinlik programı dolu dizgin, düzenli şekilde gerçekleşti. Tüm evsahiplerine başta Belediye Başkanımıza, her bir çalışana emekleri için teşekkür ederim. On binlerce insan eğlenirken, görevliler omuzlarında artı sorumluluklar ile görevlerini yerine getirmek için çabaladılar.
Geçen dönem her festival sonrası ve rutin muhalefet çıkışında AK Parti'den yükselen “Silivri'yi 'iki park bir bahçe gerisi davul eğlence' anlayışı ile yönetiyorsunuz” şeklinde kanıksadığımız eleştiriyi anımsadım.
Bu yazıyı yazmak için özellikle festivalin ardından birkaç gün geçmesini bekledim, herkesin eteğindeki taşları ortaya dökmesini de…
Silivri Belediye Başkanlığında 3,5 yılı geride bırakan Volkan Yılmaz'ın, hizmet ve yatırımlarında benimsediğini ortaya koyduğu ‘Bir işi yapmakla yetinmemek, en iyisini yapmak' eğilimini eğlence alanında da kanıtladığını söyleyebiliriz.
Tüm ekonomik, sosyal sıkıntılara rağmen Silivri Belediyesi'nin hizmet ve yatırımlar konusunda ortaya koyduğu azim ile kararlılık, her şeye rağmen Silivrilileri eğlendirebilmek başarısı olarak da ortaya çıktı.
İnsanları sokağa çıkarmak, meydanlarda saatlerce tutmak, duygudan duyguya taşımak, ötelenen heyecanların tazelenmesini sağlamak sadece bireylerin ruhuna katkı sunmakla kalmaz, bu kenti ortaya çıkartan unsurlar arasındaki harcı da kuvvetlendirir.
Festival ile ilgili “59 defa yapıldı bu yıl 60.sı düzenlendi niye bu kadar abartılıyor” sorusunu soranlar var. Aslında yanıt içinde gizli… Hiç bu kadar yankı uyandırmadığı için…
Sanatçı seçimi çok başarılıydı.
Organizasyon iyiydi…
Halkın en önünde, onlar gibi, programları ayakta eşiyle birlikte takip eden Belediye Başkanımız Volkan Yılmaz ve süreçte kendisine (her zamanki gibi) zarif bir şekilde eşlik eden Ezgi Yılmaz'ın verdiği görüntü Silivri'nin aydınlık yüzüne ziyadesiyle yakıştı.
Belediye Başkanının festivalin açılış ve hatta daha çok kapanıştaki halka seslenişi son derece isabetli mesajları toplumsal hafızamıza tekrar tekrar yerleştirdi.
“Bir şeyin 40 kere söylenmesi ile olacağı” anlayışını genlerinde taşıyanlar olarak birlik, beraberlik, dayanışma ve üretim demeye, yaşadığımız yere dair hafızayı, o kadar özel ve güzel ki, canlı tutmaya devam etmeliyiz. Bu bilince dair de en büyük sorumluluk kentin yönetimini teslim ettiklerimizde. Volkan Yılmaz'ın bu sorumluluğunu da yerine getirdiğinin hakkını teslim etmek gerek.
Festivalde birçok üretici elden çıkan ürünlerin alıcılar ile buluşma fırsatını da göz ardı edemeyiz. Çarşı, sahil, küçük esnaflarımızın yoğun mesaisi de kazanç olarak umarım en iyi, bereketli şekilde karşılığını bulmuştur.
Gerek sanatçılar, gerek yabancı ve özellikle Bulgaristan'dan gelen konukların kendi hesaplarından yaptığı paylaşımlar ile Silivri'nin güzellikleri ile anılmasına ziyadesiyle hizmet etti.
Volkan Yılmaz'ın Silivri halkına Festival müjdesi de şu oldu; Artık Silivri Yoğurdunun marka tescili ve coğrafi işareti Silivri'nin! Şehrimizin tüm marka değerlerinin içerisinde müstesna bir yere sahip olan Silivri Yoğurdunun, şehrimize özel tescil belgesini Yılmaz, festival sahnesinde, Türk Patent Kurumu temsilcisi Suzan Kılıç'tan teslim aldı.
Festival organizasyonun her aşamasında daha iyisini yapma gayreti hissediliyor. Olduğu kadarıyla yetinilmediği anlayışı, gelişim arayışı yapılan işe, hizmet sunulan kitleye saygının kanıtları olarak her adımda vardı.
On binlerce insanı aynı şeye ortak etmek ve bunu coşkuyla gerçekleştirmenin çok adı olur temelinde ise anlamı tartışılmaz olarak başarıdır.
Bir mutluluğa ne kadar çok insanı dahil ederseniz o mutluluk o kadar büyür…

DERS VEREN PENCERE HİKAYESİ
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komsu da çamaşırları aşıyormuş. Kadın kocasına “Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor” demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.
Kadın, komsusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok sairmiş “Bak çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba” demiş kocasına.
Kocası: “Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim” diye cevap vermiş.
***
Hayat böyle değil midir?
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, batiğimiz pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır. Birini eleştirmeden ve hemen yargılamaya davranmadan önce zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmek güzel bir fikir olabilir...
“Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır…”

YORUM YAP