İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun karşı karşıya kaldığı siyasi yasak konusu, Silivri Belediye Meclisi'nin Ekim toplantısında gündem dışı olarak değerlendirildi.
Başkan Balcıoğlu'nun başkanlığında yürütülen Ekim ayı meclis toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasak kararı gündeme geldi.
Başkan Balcıoğlu, Başkan İmamoğlu'nun milletin nezdinde önemli bir yere sahip olduğunu söylerken CHP Grup Sözcüsü, 39 İlçede eş zamanlı okunan bildiriyi ele aldı. Konu hakkında AK Parti Grup Sözcüsü Celalettin Yazıcı ve CHP'nin hukukçu meclis üyesi Mehmet Keleş de söz aldı.
BALCIOĞLU: SAHADA YENEMEDİLER YARGIYLA YENMEYE ÇALIŞIYORLAR
Ekim ayı meclis toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret suçlamasıyla görülen davası gündeme geldi. Başkan Balcıoğlu, Başkan Ekrem İmamoğlu'nun yanında olduğunu dile getirdi. Başkan İmamoğlu'nu sahada yenemeyenlerin yargıda yenmeye çalıştıklarını ifade eden Başkan Balcıoğlu, “Belediye başkanları olarak bizler, milletimizin iradesiyle bu koltuklarda oturuyoruz. Ancak bazıları, milletin iradesine gasp etmeye çalışıyor. Bu durumu, fırtınaya çelme takmak gibi değerlendiriyorum. Unutmayalım ki mühür milletindir; millet, iradesiyle başkanlarını seçer ve gerektiğinde de indirir” dedi.
39 İLÇEDE EŞ ZAMANLI İMAMOĞLU'NA DESTEK BİLDİRİSİ
Silivri Belediyesi'nin Ekim Meclisinde CHP Grup Sözcüsü Önder Çolak söz alarak, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı tarafından 39 ilçe meclisine gönderilen açıklamayı okudu. Bildiride, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik hukuksuzluk ve demokratik haklarına yapılan saldırılar gündeme getirildi. 39 ilçe meclisinde eş zamanlı olarak okunan metin, Türkiye'de adalet, demokrasi ve dayanışmanın önemine dikkat çekildi.
Çolak okuduğu bildiride, Türkiye'de adaletin ve demokrasinin sistematik olarak aşındığı, hukukun siyasi baskı aracı haline getirildiği ve halk iradesine karşı hukuksuzluklarla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Ekrem İmamoğlu'nun yargı sürecinde aldığı hapis cezası ve siyasi yasak kararı eleştirilerek, bu kararın 16 milyon İstanbullunun iradesine karşı işlenmiş bir suç olduğu ifade edildi.
CHP'nin 39 ilçe örgütü adına İmamoğlu'na yönelik bu hukuksuzluk karşısında bir dayanışma çağrısında bulunuldu ve adaletin, hukukun üstünlüğünün korunması gerektiği vurgulandı. Çolak ayrıca, Ekrem İmamoğlu'nun yanında olduklarını ve demokrasiyi savunma kararlılıklarını sürdüreceklerini dile getirdi.
Bildiride Türkiye'nin geleceğine, demokratik değerlere ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkılacağı vurgulanarak, İmamoğlu'na destek verileceği belirtildi. CHP İstanbul İl Başkanlığının, tüm kadrolarıyla İmamoğlu'nun yanında oldukları ve bu mücadeleden vazgeçmeyecekleri ilan edildi.
YAZICI: KENDİMİZİ HAKİM YA DA SAVCI YERİNE KOYMAMALIYIZ
Konu hakkında AK Parti Grup Sözcüsü Celalettin Yazıcı söz alarak şunları söyledi: “Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Önder Çolak'ın konuşması üzerine söz almış bulunuyorum. Anladığım kadarıyla yazılı bir metin okudu, ancak benim muhatabım bizzat kendisidir çünkü sonuçta söyledikleri onun ağzından çıkan ifadelerdir ve ben de ona cevap vermek isterim. Doğrusu da budur.
Konuşmasında, İmamoğlu'na yönelik hukuksuzluklardan bahsetti; “karanlık bir dönem, adaletsizlik ve hukuksuzluk” dedi. İddiaların “mesnetsiz” olduğunu söyledi. Bu ifadeleri kullanırken dosyaya çok hâkim olduklarını ima etti. “İstanbul halkının iradesine saygısızlık yapıldığını” belirtti. Ayrıca, “Yılmak bilmeyen hizmet isteğini durduramazsınız” ve “Keyfiyet rejimi” gibi ifadeler de kullandı.
Burada hukukçular var; onlar bu konuları benden çok daha iyi bilirler. Ancak benim anladığım kadarıyla, bir davanın içeriğini tam bilmeden hukuka dair büyük yorumlar yapmak oldukça hatalıdır. Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsunuz? Nereden biliyorsunuz hukuksuz olduğunu, ya da iddiaların mesnetsiz olduğunu? Ayrıca, nereden biliyorsunuz ki ceza alacağını? Henüz devam eden bir dava var. Umarım beraat eder, tabii ki kimsenin böyle bir davada ceza almasını istemeyiz. Ama hukuk var, hukuku bekleyin, sonucu görün.
Yasama ve yürütme ayrı değil miydi? Neden bu davaya müdahale ediyorsunuz ve kendinizi hakim ya da savcı yerine koyuyorsunuz? Bu dava açılır açılmaz, İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önünde bir miting düzenledi. Davayı siyasi amaçları için kullanmaya çalışıyor gibi görünüyor. Bu da o çabaların bir parçası. Gerçek bir mağduriyet yok; siyaseti ya da adaylığı kısıtlanmadı. Yani ortada sadece bir dava var ve bu davanın sonucunu kimse bilmiyor.
Ben şahsen kendimi hakim ya da savcı yerine koymam. Ceza daha belli değilken bu tür büyük laflar etmek doğru değil. Burada hukukçu arkadaşlar belki bir değerlendirme yaparlar. Ayrıca, AK Parti döneminde bireysel özgürlükler ve insan hakları adına atılan adımlar ayrı bir tartışma konusu olabilir. Ancak “karanlık bir dönem” demek çok acımasız bir ifade.
Hatalarımız yok mu? Elbette var, eksikliklerimiz de var. Ama bu eksiklikler günümüzdeki değil, geçmişten gelen eksiklikler. Bunlar üzerine çalışmalar yapılıyor ve gideriliyor.
Son olarak, İmamoğlu'nun, kamuoyunda kullandığı bazı ifadeler hakkında da konuşmak isterim. Kendisi uygunsuz bazı kelimeleri çok kullanıyor ve bu ifadeleri mecliste de duyduk. Geçmişte bir meclis üyesine ettiği küfrü burada söylemeye kalksam yüzünüz kızarır. Yanlışa yanlış demeliyiz, doğruya doğru. “Bizim yanlışımız daha iyi” anlayışıyla hareket etmek Atatürk'ün yolunda ilerlemek değildir. Atatürk, yanlışa kimden gelirse gelsin karşı çıkardı.
Sonuç olarak, hukukun kararını beklemeliyiz. Suç var mıdır, ceza var mıdır, buna hukuk karar verecektir. Biz burada kendimizi hakim ya da savcı yerine koymamalıyız. Teşekkür ederim, Sayın Başkan. Ben hukukçu değilim, sadece kendi bakış açımı paylaşıyorum.”
KELEŞ: DOSYAYA HAKİM OLDUĞUMUZ İÇİN KONUŞUYORUZ
CHP'nin hukukçu meclis üyelerinden Mehmet Keleş de mesele hakkında söz alarak şunları söyledi: “Bir hukukçu olarak cevap vermek isterim.Davanın içeriği ve dosyaya hakimiyetimiz konusunda herhangi bir şüpheniz olmasın. Dosyada yer alan 3 bilirkişi raporu bulunuyor ve bu raporlar, Ekrem Başkan'ın sorumluluğu olmadığını ve herhangi bir kamu zararının oluşmadığını açıkça belirtiyor. Bu nedenle, dosyaya hakim olduğumuz için bu konuşmaları yapıyoruz. Ben de bir hukukçu olarak bu duruma açıklık getirmek istedim.
Burada asıl amaç, Ekrem Başkan'ın ve İstanbul halkının üzerinde adeta bir "Demokles'in kılıcı" gibi bir ceza tehdidi oluşturarak baskı kurmak. Başka bir amacı olmadığını düşünüyorum.
Cumhur İttifakı döneminde bireysel hak ve özgürlüklerin artırıldığı, Anayasa'ya bireysel başvuru yolunun eklendiği konularına değindiniz. Ancak Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan bir Cumhur İttifakı'nın, bireysel başvuru yolunu açmasının hukukta da vicdanda da bir karşılığı olmadığını düşünüyorum.Teşekkür ederim.”
Sevginar sali