Değerli HÜrhaber Okurları; Kor-Ay Enerjik Yaşamın yaşam koçu olarak bu haftaki yazımda çekim yasasından, hayat kalitemizi düşüren stresten ve rezonans seanslarımızla enerjinizi nasıl dengeleyebileceğinizden, seanslarımızın yaşadığınız stresi kontrolünüz altına almanızdaki etkisinden bahsedeceğim.
Yazıma haftalardır dile getirdiğimiz ve seanslarımızda esas aldığımız enerji, frekans, titreşim kavramlarını daha iyi anlamanızı ve enerjiyi hissetmenizi sağlayacak, size küçük bir deney yaptırarak başlamak istiyorum.
Öncelikle ellerimizi kalp hizasında birleştirip birbirine sürterek ısıtma hareketi yapalım. Ellerimizin içinde yoğun bir ısınma hissettiğimizde ellerimizi omuz hizasında açarak direnç hissedinceye dek yavaş yavaş ellerimizi kapamaya çalışalım. Direnci hissettiğimiz noktada tıpkı bir topla oynar gibi üstten alttan, sağdan soldan şekillendirmeye çalışalım. Oluşturduğumuz balonun içine gerçekleşmesini istediğimiz dileklerimizi niyet ederek söyleyip, ellerimizle kalbimizin üzerine kapatalım ve oldu bilelim. İnanarak enerjisine uyumlanarak dile getirdiğimiz her isteğimizin, yüce Allah'ın yarattığı evrende çekim yasası aracılığı ile yaradan tarafından bize sunulacağından şüphe duymayalım. :)
Ellerimizin arasında hissettiğimiz bu direnç bizim seanslarımızda esas aldığımız enerjiyi ifade ediyor. Aynı enerji titreşimi kâinattaki canlı-cansız tüm varlıklarda bulunuyor. Vitrinde gördüğümüz ve çok beğendiğimiz bir kıyafette, leziz gelen bir yiyecekte, parkta yanından geçtiğimiz bir çiçekte, göz göze geldiğimiz bir kedide, köpekte, bir kafede oturan iki kişide… Aklınıza gelebilecek her şeyde az önceki deneyimizde hissettiğimiz enerji bulunuyor.
Enerjetik olarak hepimiz bir auraya sahibiz ve enerji frekansımıza uygun olan kişi ve olayları çekiyoruz hayatımıza. Örneğin önceleri görüşüyorken ve şimdi hiçbir sebep yokken iletişiminizin koptuğu bir arkadaşınızı düşünün. Önceleri iletişim kurmak isterken sizce ne oldu da o sizden uzaklaştı veya siz ondan uzaklaştınız? Çekim yasasına göre bunun cevabı çok basit. Yalnızca benzer enerjiler birbirini çeker ve sizin frekansınız önceden uyumluyken ikinizden birinin frekansı değişti ve uzaklaştınız.
Diğer taraftan her şeyin bir titreşimi-frekansı olduğu gibi, her şey enerjetik olarak birbiriyle bağlantılı da. Yine örnek vermek gerekirse bulunduğumuz ortamda olmayan bir arkadaşımızdan olumlu ya da olumsuz bahsederken kendisinin bilinçaltı bundan haberdar oluyor ve biz onun negatif enerjisini kendimize çe-kerek pozitif enerjimizi ona gönderi-yoruz. Bu durum dini açıdan “günahını almak”, olarak nitelendiriliyor. Gizlemek için de “aman yerin kulağı var” diye tereddüt ediyoruz. Yerin kulağı enerji ile var anlayacağınız. :) O kişi yanımızda olmasa bile mutlaka onunla ilgili his veya konuşmamızdan bilinçaltı aracılığıyla haberdar oluyor.
Mesela duru görüsü yüksek olan kişiler beyin dalgalarını kullanarak telepati yolu ile düşündükleri kişiyle iletişim kurabiliyorlar. Nitekim büyüklerimizin de çekim yasası konusundaki deneyimlerini eli kulağındadır, ektiğini biçmek, günahını almak, yerin kulağı var, kalp kalbe karşıymış gibi birçok deyimle bizlere aktarmış olduklarını görüyoruz.
Çekim yasası ile ilgili düşüncelerimizi derinleştirdikçe Mevlana'nın da bir sözü geliyor akıllara.