Ali Gülcü

Fotoğraf

Sonra el ele tutuştuk denize doğru koşmaya başladık, gökyüzü masmaviydi, yaz tatiliydi, sıcaktı, sahile üst üste nefessiz bir otobüsle gelmiştik, mutluyduk...
İbrahim, Dursun, Süleyman ve ben.
Fotoğrafı Süleyman'ın babası çekmişti, Almanya görmüştü, tuhaf adamdı,saz çalar, yüksek sesle şiir okur ağlardı, biz anlamazdık...
Süleyman!
Şaka yapmayı çok sever çok güler, çok konuşurdu babası gibi değildi anlayacağınız, biz orta üçe giderken o lise ikiye gidiyordu...
Okulların açılmasına bir gün varken sürpriz yaptı, kendini astı!

Kitaplarını ve giysilerini bana verdiler Süleyman'ın, hatta yeni kramponlu ayakkabılarını da...Çocuk haliyle seviniyor insan!
Başka bir kente taşınmış gibi geldi Süleyman bize, İbrahim, Dursun ve ben, ulan en can arkadaşınız ölmüş, bir ağlayın, bir yas tutun hepsini geçtim iki dakika üzülün yahu...
Bir hafta sonra Süleyman'ın çubuklu Fenerbahçe forması, eskitemediği kramponları ile mahalle maçına çıktım üç gol attım.
Galatasaraylıydım oysa!
Şerefsizin biri kapının önünden çaldı kramponları.
Süleyman ne iyi çocuktu...
Biz de çocuktuk, unuttuk.
Geçmiş gün Dursun'un mu aklına geldi İbrahim'in mi, Süleyman'ın mezarını sorduk babasına, üçümüz gidip dua edeceğiz...
Adam bize baktı baktı döndü arkasını gitti.

Doksanlı yıllar, Dursun'un babasının siyah, doğan görünümlü bir şahini var, gece arabayı kaçırıyor, Emel Müftüoğlu'nun kasedi yeni çıkmış, doluşuyoruz içine Dursun; Faka Bastın adlı şarkıyı seviyor ben; Yerin Dolmuyor'u... Platonik takıldığımız kızların evlerinin önünden geçiyor, teybin sesini de sonuna kadar açıyoruz, nedense kızlar yerine pijamalı, atletli babaları çıkıyor pencerelere kaçıyoruz...
Telefon şakaları yapıyoruz önümüze gelene...
Tesadüfen bir numarayı çeviriyoruz, çıkan kimse artık; "Ahmet ağbiyi aramıştık" diyoruz.
" Ahmet diye biri yok" deyince kibarca özür dileyip kapatıyoruz.
Sonra tekrar arayıp Ahmet ağbiyi soruyoruz yine yok tabi...
En son;
" Ben Ahmet beni arayan soran var mı?"
Küfür, kıyamet...
Genelevi aramak moda;
" Alo babam orada mı acaba?"
Doksan beşte faka basmadı ama güneydoğuda mayına bastı Dursun!
Okunacak onca kitap, yazılacak o kadar yazı, izlenecek nice film, avlanacak türlü balık varken, hiç aklımda yokken iki binli yılların başında da ben öldüm!
Bugün İbrahim ne yapıyor, kim bilir?

YORUM YAP