Futbolda eskiden Kompetanlık sistemi vardı.
Yeniler bilmez ama vardı.
Tutmadı.
Tutmayacağı belliydi ama yine de denendi ve denenmeye de devam ediliyor.
Nedir bu kompetanlık sistemi?
Üst seviyede oynamış hatırı sayılır, ağırlığı ve otoritesi olan eski futbolcular tek yetkili olarak takımın başına getirilir ve bu sistemle de başarılı olması beklenilirdi.
Zamanla futbolun yetenek, güç, hız ve beceri bunların yanında da ilim ve bilim boyutu olduğu anlaşılınca bu “bir ekip işi olmalı” diye takımlar farklı departmanlardan oluşan ekiplere teslim edilmeye başlandı.
Ekibin başı kulübün yapısına göre sportif direktör veya teknik direktör olabilir ama kesinlikle tek yetkili değildir!!!!
Takımı ilgilendiren konularda tüm birimlerle istişare edilerek karar alınır. Alınmalıdır da zaten.
Futbolda organizasyonun geldiği noktayı görmezden gelip “tek yetkiliyim, her şeyi ben yaptım, ben ne dersem o olur” anlayışıyla Kompetanlık modelini sürdüren kulüplerde kötü gidişin sorumlusu da bellidir.
“Futbolun içinde bunlar vardır”, diyebileceğimiz sayısız faktör vardır.
Futbolda her şey olur ama torpil olmaz.
Futbol torpil kaldırmaz, futbolda torpil tutmaz. Elde patlar, can yakar, acı verir.
Futbolda torpil olursa kötü sonuçlar ve hezimetler peş peşe gelir.
Yakın tarihimiz dönemlerinin en pahalı “pardonları” en dramatik “keşkeleri” ile geçmiştir.
Dolayısıyla öncekilerin gittiği yoldan gidip, farklı sonuç bekleyerek tüm emeklere yazık ediyorsun.
ETME!