1984 yılıydı...
Hırvat hoca İviç'in daha sezona başlamadan Portekiz'in Benfica takımına kaçmasından sonra Temmuz ayının başında Galatasaray hocasız kalmıştı.
Galatasaray'ın genç yöneticileri Faruk Süren ve Alp Yalman soluğu Almanya'da almışlar, Alman Milli takımından Beckenbauer'in çelmesiyle kopan Jupp Derwall'i Türkiye'ye getirmişlerdi.
Derwall Sarı-kırmızılı takımda başarılı oldu ve Türk futboluna da büyük katkılar sağladı. O genç yöneticilerden Faruk Süren Galatasaray Liseli değildi. Alman Lisesi'nden sonra bir süre gittiği Almanya'da Liseyi okumuş, sonra İstanbul'da İktisat Fakültesini bitirmişti. Kültürlü biriydi. O sırada Millet Gazetesinde Galatasaray yazarıydım. Ben de St.Georg'lu olduğum için aramızda çok iyi bir diyalog vardı. Faruk Süren ileriki dönemlerde de yönetimlerde yer aldı. Ama esas çıkışı 1996 yılında yapmıştı. Galatasaray başkanlık seçimi vardı. Süren büyük bir oy çoğunluğuyla başkan seçildi. Galatasaray, Süren'in döneminde 4 Lig şampiyonluğu, 2 Türkiye kupası, 2 TSYD kupası, UEFA kupası ve Süper Avrupa kupasını getirmişti. Galatasaray tarihinin en ''şatafatlı'' dönemini Faruk Süren'le yaşamıştı. Süren sonraları kulüpte görev almadı. Israrlara rağmen de göreve gelme konusunda bir hazırlık yapmadı. Ama Galatasaray'da "Liseliler'' dahil bütün kesimlerinde sözü dinlenen biri oldu. Hala sözü geçiyor.
MUSTAFA CENGİZ SORUNU
Daha önceki yazılarımda Mustafa Cengiz'den çok söz etmiştim. Cengiz eski bir Köy-Koop'cuydu (Bülent Ecevit döneminin projesi) Bürokrat kökenliydi. Futboldan da, basketboldan da anlamazdı. Hele hele Galatasaray kulübünün içinde hiç olmamıştı. Yani Galatasaraylı da onu tanımazdı. Benzinciydi. Petrolle uğraşıyordu. Milli Piyango gibi bir gün Galatasaray Kulübü Başkanlığı İnan Kıraç'ın da desteği ile başına kondu. Ondan sonrada sıkı bir Galatasaraylı oldu. Fenerbahçe maçından sonra aldığı 150 günlük ceza kulübün başkanlık tarihinde bir ilkti. Zaman geçtikçe 'ağzından çıkanı kulağı duymaz' oldu. İnsanların arkasından konuşuyordu. Fatih Terim'le bir şeyler konuşmuş bu da hocanın kulağına gitmişti. Terim'i kırmıştı. Daha sonra başka sözlerde edecek bu kez Divan Başkanı Eşref Hamamcıoğlu'nu da kızdıracaktı. Cengiz 'in kontrolsüz gidişi durdurulamıyordu. Liselilerle de kavgaya girmiş, üyeliklerini geri çevirmişti. Galatasaray'da Faruk Süren dışında kendisini getiren İnan Kıraç'da kaybetmişti.
İBRA OLMUYOR
Galatasaray'da Mart ayının ortalarında Mali kongre vardı. Cengiz kongreye çıktığı zaman bir şeyler olacağının farkındaydı. Nitekim oldu da. Mali ibrayı geçen Cengiz yönetsel ibraya takıldı. Faruk Süren'in kongrede kendisine söylediği ''Erken seçim kararı al. Durumu kurtar'' sözünü de tehdit algılamıştı. Sonrada bunu gazetecilerle paylaşmış ve Faruk Süren'in aleyhine konuşmuştu. Bu da Süren'in kulağına gidince ortalık yine kızışmıştı. Faruk Süren şimdi açıklama yapıp şunları söylüyor. ''Mustafa Cengiz beni kulüpten ihraç etsin. Eğer o bunu yapmazsa ben kendim Disiplin Kuruluna gider ve ihraç için kendim başvururum.''
Galatasaray bir yandan bu kavgalarla mücadele ederken, tribündeki Ultra Aslan grubunun desteğini alan Mustafa Cengiz'de son Divan toplantısında ''Gitmek gerekiyorsa giderim'' gibi konuşmalar yapıyor. Henüz seçim tarihini de belirlemeyen Cengiz için bekleme var. Ancak Faruk Süren ve Eşref Hamamcıoğlu ile mücadele eden daha doğrusu kavgaya giren Mustafa Cengiz'in ne kadar dayanacağı ise pek bilinmiyor. Bilinmiyor ama bütün bu kavganın - gürültünün arasında Galatasaray futbol takımı da yeni bir lig şampiyonluğuna doğru yol alıyor...
Zoruna giden varsa kahrolsun galatasaray turkiyedir