1984 yılıydı. Galatasaray kötü bir sezonu geride bırakmıştı. Haziran ayı gelmişti. Takımın bayağı yenilenmesi gerekiyordu. Kaleci, defans, orta saha ve forvete ihtiyaç vardı. Kulübün başında Profesör Ali Uras, futbol sorumlusu ise Ergun Gursoy'du.
Ivıç önce Fransa'da yapılan Avrupa Futbol Şampiyonasına gitmiş ardından da İstanbul'a gelip affını istemiş ve Benfıca'nın başına geçmişti.
Galatasaray antrenörsüz kalmıştı.
Ancak yeni transferler tamamdı.
Kalede Simoviç vardı. Sağbek İsmail, stoper Yusuf, sol bek Semih hep yeni gelenlerdi.
Ama hoca yoktu.
Başkan vekilleri Faruk Süren ve Alp Yalman harıl harıl hoca arıyorlardı.
Hoca da öyle bulunacak gibi değildi. Artık Temmuz ayının ortasına gelinmişti. Galatasaray sezonu Konya'da açmış ve yardımcı hoca Günay Kayarlar yönetiminde çalışmaya başlamıştı.
Birden bir haber patladı. Galatasaray'da Jupp Derwall hamlesi diye.
Alman milli takımında Avrupa futbol şampiyonası sonrası istifa ederek görevi bırakan Derwall Galatasaray'ın gündemine girmişti. Süren ve Yalman büyük bir beceri ile hocayı kandırıp Türkiye'ye getirdiler.
Galatasaray hocasına kavuştu. Ardından da Türk futboluna damga vurdu.
Yıllar yılları kovaladı.
Artık derme çatma kurulan bir Galatasaray yok.
Dünya yıldızlarını kadrosuna katan bir kulüp var. Avrupa Futbol Şampiyonu ve Avrupa Süper Kupasının sahibi bir kulüp var. Var da var.
Mal varlıkları ve futbol varlıkları ile Türkiye'nin 'Bayern Münih'i olma yolunda bir Galatasaray var. Kendi varlıklarıyla değil de yabancı ve Türk büyük şirketleriyle sponsorluk anlaşmaları yapan bir kulüp var.
Dedik ya; var da var.
Icardı, Zaha ve Tete gibi dünya çapında oyunculara sahip Galatasaray halen bir stoper ve orta saha oyuncusunun peşinde. Futbol sihirbazı Erden Timur 'çaktırmadan' oyuncu peşine düşüyor ve getiriyor. Galatasray artık bir sona doğru gidiyor. Ama bu mutlu sondan başkası değil.
Hoşça kalın
