1976 yılıydı. MİLLİYET gazetesine yeni girmiştim. Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde ilk turda Avusturya Rapid ile eşleşmişti. Rapid güçlü bir takımdı. Krankl gibi bir santrforları vardı ki bütün Avrupa onu konuşuyordu.
Galatasaray Viyana'daki maçı 1-0 kaybetmişti. Rövanş İstanbul'da Dolmabahçe Stadı'nda olacaktı.
O gece stat tıklım tıklımdı. Ben de maça gittim. Doğrusu pek de inancım yoktu. Çünkü Rapid'i elemek öyle her yiğidin harcı değildi. Ama öyle olmadı. Maçın son on dakikasına Galatasaray 2-1 önde girdi. Ama bu skor yetmiyordu. Çünkü Rapid bir gol atmıştı. Bu skor Avusturyalıların bir üst tura çıkmasını sağlıyordu.
Tam 88. dakika oynanırken rahmetli B.Mehmet sağ kenardan bir atak yaptı. Aut çizgisine yaklaşırken çok şık bir orta yaptı. O sırada Gökmen Özdenak'ın neredeyse 2 metreye kadar yükseldiğini gördüm. Müthiş bir kafa ve 3-1.
O anda ne olduğumu hatırlamıyorum. Küt yerdeyim. Uyandığımda basın tribününden en az beş kişinin beni ayıltmaya çalıştığını gördüm. Bayılmışım.
Yani öylesine gerilmişim ki...
Bu olayı da Gökmen abiyi de hayatım boyu unutmadım.
Bu bende büyük coşku yarattı. Çünkü Avusturya Lisesinde okuduğum için belki de onların acımasız baskı rejimine ve katı disiplinine bir başkaldırıştı bu.
Belki de yıllarca Avrupalıların bizi küçük görme içgüdüsüne bir karşı gelmeydi.
Meslek hayatım ilerledikçe MILLIYET gazetesi bana çok şey verdi. Dünyada görmediğim yer kalmadı.
Daha çok Galatasaray ile çeşitli Avrupa ülkelerine gittim.
Yenilgiler ve başarısızlıklar hep canımı sıkmıştır.
1999 yılından sonra Galatasaray'ın Avrupa'da emin adımlarla yürümesinin ardında tabii ki Fatih Terim vardı. Bir hoca takımın yüzde ellisidir. Yüzde ellisi de futbolcular. Fatih Terim öyle bazı insanların dediği gibi 'haydi aslanlarım' sözüyle buralara gelmedi. Risk almasını severdi.
Hani Mourinho nasıl oldu derseniz; hatırlayanlar bilir. Bir Avrupa kupası maçında takımına üçüncü santrforu eklemişti. Risk ama değer.
İşte Terim de böyleydi.
Ya şimdi Okan Buruk, sanki Terim'in bir kopyası. Otoriter. Akıllı. Sabırlı. Ve futbol geçmişi de dolu dolu. Hocalık geçmişi de hemen hemen Terim'in benzeri.
Futbolcular bile oyundan çıkarken de geç oyuna girince de seslerini çıkartmıyorlar. Osimhen de Icardı de 'tık' yok. Bir de Mourinho'ya bunu yapamazsın.
Galatasaray şimdi Avrupa kupalarında hızlı adımlarla gidiyor. Bir Tottenham maçı izledik. Aman aman!
Ben İngiltere'deyken bir ara Whıte Hart Lane stadının yakınında oturmuştum. Sürekli Tottenham'ın maçına giderdim. Dünya da statlara 'loca' sistemini getiren Tottenham kulübüdür.
Bu arada bir de ekleme yapayım.
Bütün yönetim kurulu Yahudi'dir. Yani İngiltere'de Musevilerin kulübüdür.
Maça dönelim.
Ne maçtı ama!
9-3 Galatasaray'ın galibiyeti ile bitebilirdi. Böyle bir baskı görmedim. Şutlar biraz otursaydı fark olurdu.
Bu Tottenham İngiliz liginde ikinci sırada, Avrupa'da düne kadar doludizgin yürüyor.
Galatasaraylı şimdi mutlu.
Haa bu mutluluk uzun sürer mi bilemem.
Ama ayak seslerinin geldiği kesin.
Hoşça kalın…