Çantalılarla dertleşen Başkan Volkan Yılmaz, “İBB satın alarak bugün ilk kez arpa tohumu dağıtımı yapıyor. Allah razı olsun. Bütçeden, borçla, faizle alıyor ama çiftçiye destek oluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bile bizi taklit ederken, burada birisi çıkıyor diyor ki “Başkan tohum dağıtıyor, bu işler tohum dağıtmakla olmaz.” Türk tohumunun dağıtılmasını eleştiriyor çünkü milli düşünce yapısına sahip değiller. Gayri milli bir düşünce yapısıyla milli bir projeyi eleştiriyorlar. Bırakın buradaki vatandaşların size gülmesini kargalar bile güler” şeklinde konuştu.
Silivri Belediyesinin Çiftçiye Destek Projesi kapsamında Çanta Mahallesi'nde geçtiğimiz hafta Yerli ve Milli Arpalık Tohum Dağıtım Töreni düzenlendi.
Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, MHP İlçe Başkanı Zafer Yalçın, Çanta Sancaktepe Mahalle Muhtarı Hayri Şahin, Çanta Babalan Muhtarımı Hasan Susulu törene katılan çiftçiler arasındaydı.
ŞAHİN: SİLİVRİ BELEDİYESİ, TÜRKİYE GENELİNDE ÖNCÜLÜK YAPMAYA DEVAM EDİYOR
Çanta Sancaktepe Mahalle Muhtarı Hayri Şahin, düşüncelerini şöyle ifade etti: “Silivri Belediyesi, Türkiye genelinde öncülük yapmaya devam ediyor. Halkımıza yazlık ve kışlık sebze fidesi, hayvancılık yapan üreticilerimize saman desteği ve silaj, çiftçilerimize yerli ve milli arpa tohumu, yine yerli ve milli hibrit ayçiçeği tohumu, tarımsal desteklemelerle daima öncülük ettiniz.
“HİZMETLERİNDEN DOLAYI BAŞKAN YILMAZ VE EKİBİNİ KUTLUYORUM”
Sancaktepe Mahalle yapılan hizmetlerde aşikardır. Çağdaşkent yaya kaldırımı, asfalt yapımı, ağaçlandırma, sokak aydınlatmaları, meydan parkları, mini futbol ve tenis sahası ve üst geçit. Yine hizmet almaya ve talep etmeye devam edeceğiz. Hizmetlerinden dolayı Silivri Belediye Başkan Volkan Yılmaz Bey'i ve ekibini kutluyorum ve teşekkür ediyorum.”
SUSULU: PROJEYİ DESTEKLİYOR VE DEVAMINI BEKLİYORUZ
Çanta Babalan Muhtarımı Hasan Susulu, konuşmasında şu ifadelerine yer verdi: “Silivri Belediye başkanımız Volkan Yılmaz'ın Çiftçiye Tohum Desteği Projesi olarak başlattığı ve her yıl devam ettiği yerli ve milli tohumluk arpa dağıtımı törenine hepiniz hoş geldiniz. Bugün buradaki bu güzel katılım değerli ve önemli. Çiftçiler olarak bu projelerin devamını bekliyoruz ve destekliyoruz. Silivri Belediye Başkanımız Volkan Yılmaz'ın hem hayvancılık, hem de tarım alanında yapmış olduğu bu çalışmalardan dolayı kendisini mahallem adına kutluyorum. Saygılar sunuyorum.”
YILMAZ: HEDEFİMİZ ÇİFTÇİ VE KÖYLÜYLE BULUŞMAK, ONLARA NEFES OLMAK
Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Çantalı hemşerilerine şöyle seslendi: “Bir arada olmaktan, aynı dertle dertlenmekten, ortak sevince gark olmaktan bahtiyar olduğum ve bu toprakları atalarından kendilerine miras değil, emanet anlayışıyla görerek vazgeçmeyen, üretim yapmaya devam eden çiftçi ağabeylerim, çiftçi kardeşlerim, hepinizi sevgi, saygı, muhabbetle selamlıyor, hoş geldiniz şereflendirdiniz diyorum.
Bugün 4 tane mahallemizde 500 üreticimize, 5000 dönüm ekebilecekleri ve ekonomik değeri 2 milyon lira olan, 100 ton yerli milli arpa tohumunu dağıtacağız. Bizim yola çıkıştaki hedefimiz çiftçiyle, köylüyle buluşmak. Çiftçinin, köylünün derdini kendimize dert edindiğimizi onlara hissettirmek, yalnız olmadıklarını, onlar gibi düşünen, onlar gibi üretmeye çalışan bir belediyelerinin olduğunu onlara hissettirmekti. Yani size bir omuz vermek, bir nefes olmak, sonrasında da bugünlerde olduğu gibi ve bugünlerden sonra olacağı gibi el ele tutuşup, gönül gönüle verip, omuz omuza yol yürümekti.
“ŞİMDİ ÇİFTÇİ VE KÖYLÜ OLMAK, KIRSALDA YAŞAMAK ZOR”
Çiftçi ve köylü olmak, kırsalda yaşamak zor. Niye zorlaştı hiç merak edeniniz var mı? 1960'lı yıllarda Türkiye'mizin nüfusunun %85'i köylerde yaşıyor. %15'i şehirlerde yaşıyor. Bugün üzülerek ifade etmek istiyorum %87'si şehirlerde, %13'ü kırsalda yaşıyor.
“KALKINMANIN KIRSALDA BAŞLAYACAĞI ORTADA”
Şimdi kalkınmanın kırsalda başlayacağının, gün gibi ortada olduğu bir durumda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “milli ekonominin temeli tarımdır” veciz sözünden hareketle bizim tarımın, hayvancılığın yani zirai faaliyetlerin yapılabileceği alanları, köyleri, verimli toprakları boşaltmamız, kırsaldan şehre göçmememiz gerekiyor. Ne gelmiş geçmiş hükümetleri suçlayalım ne gelmiş geçmiş tarım bakanlarını. Tabi ki onların suçu, benim suçum olduğu kadar hepimizin, sizlerin de suçu var.Rahmetli amcamın, babamın da ifadesi “Oğlum okuyun adam olun, bizim gibi çiftçi olmayın, köyde kalmayın”… Bu bilinçaltına yerleştirilen algı o kadar tehlikeli ki… Çocuklarınızı tabi ki okutmanız gerekiyor ama Çanta'da kaç tane veteriner hekim var, kaç ziraat mühendisi var bilmiyorum tabii ki işletmecimiz de olacak, pazarlanması gerekiyor, tabii ki iktisatçımız da olacak. Ama bizim bu verimli toprakları işleyecek ve dedesinden gelen geleneksel yöntemlerin yanına ilimi, bilimi, fenni koyarak daha kaliteli üretim yapacak, çeşitlendirecek, katma değeri yüksek ürünleri de yanına koyacak, kolektif üretme anlayışını geliştirecek, kooperatifleşmeyi gerçekleştirecek genç çiftçilerimize ihtiyacımız yok mu sizce? Var. Hanımefendilere, kadınlara, çiftçiye ihtiyaç yok mu? Var.
“İSTANBUL'UN EN BÜYÜK ÇİFTÇİSİYİZ”
Biz de Silivri Belediyesi olarak “Tarım belediyenin işi değil, belediyenin görevi değil”, “Başkan senin işin gücün yok mu? Sen tarım bakanı mısın? Bu işlere niye kafa yoruyorsun?” diyenler olmadı mı sanıyorsunuz? “Belediyenin personeliyle, hantal yapısıyla siz çiftçilik yapamazsınız çiftçilik zor işti, zahmetli iştir.” diyenler olmadı mı zannediyorsunuz? Oldu. “Başaramazsın!” diyenler olmadı mı zannediyorsunuz? “Başkan hayal kırıklığını uğrarsın, rezil olursun.” diyenler olmadı mı zannediyorsunuz? Hani sosyal demokrat belediyecilikten dem vuranlar ama sosyal demokrat belediyeciliğin yanından geçmeyenler. Yalnızca süslü kelimelerle “köylü milletin efendisidir” diyenler…
Esasında çok üzgünler. Şöyle söyleyeyim kimin tarafından ekildiği, dikildiği belli olmayan veya eşe dosta, akraba, partiliye vesaire dağıtılan arsaların tamamını belediye işliyor artık. “Başkan yapamazsın bak oy kaybedersin. Köyde şu var, öbür tarafta bu var, o ekiyor, bu dikiyor, şu kadar ailesi kalabalık, bu kadar oyu var” diyenler olmadı mı zannediyorsunuz? Ne dedik ‘Biz doğru anlatırsak bu arsaların, ekilip, dikilip, bütün gelirlerinin köylüyle, çiftçiyle ve özellikle dar gelirliden başlayarak paylaşılacağını, o arsaları işleyen arkadaşlarımız da inanın traktörüyle, çapasıyla, ekipmanı ile bize destek olacak'… “Başkan yapma, yapamazsın, oy kaybedersin” dediler. Yaptık. 4000 dönüm arazi işliyoruz şuan. İstanbul'un en büyük çiftçisi Silivri Belediyesi… Türkiye'nin en fazla üreten, üreterek en fazla destek veren belediyesi, kendi belediyesinin bütçesinin 300 katı, 300 trilyon İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni de koyuyorum içerisine en fazla destek veren belediye Silivri Belediyesi… Edirne'den, Van' a kadar en fazla çiftçilik yapan, en fazla üreterek destek veren belediye Silivri Belediyesi. Bizi yolumuzdan çevirmek isteyenler, tembelliği sevk etmek isteyenlere kulak asmamız gerektiğini bizim bu hikayeleri yapabileceğimizi, bir hikaye yazabileceğimizi anlatmak için söylüyorum. Yoksa beni alkışlayın, övün diye söylemiyorum. Ben bu yaptıklarımı da oy devşirmek, oy kazanmak için yapmıyorum.
“SESİNİZ OLMAYA DEVAM EDECEĞİM”
“Köyde şu kadar oy var, köy, köy, köy deyip durma” diyorlar bana, Büyükşehir belediyesinde koskoca siyasetçiler “Bıktık artık Silivri'yi konuşmaktan, bıktık artık köyleri konuşmaktan, bıktık artık hayvancıyı dinlemekten” diyorlar. Onlar bıksa da, onlar yorulsa da ben konuşmaktan da sizin için hayvancı için de çiftçi için çalışmaktan da yorulmayacağım, bunu dillendirmekten de usanmayacağım. Onlar yorulsunlar, onlar dinlemekten sıkılabilirler ama biz sizin sesiniz olmaya devam edeceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde hiç olmadığı kadar çiftçilik, kırsal, domates, karpuz, süt, et, çiftçi, hayvancı ve tarımsal üretim konuşuluyor.
“BİZİ SIRTINDA KÜFE GÖRÜYORLAR”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi sırtında bizi küfe görüyor. Anlayamadıkları bir konu var. Biz İstanbul'un fırsatıyız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bizi doğru değerlendirir, doğru pozisyonlandırır ve doğru bir vizyon ortaya koyarsa, deniziyle, sahiliyle, ormanıyla, piknik alanlarıyla, göletleriyle, turizmiyle en önemlisi de 2 saat sonra sofralarında mis gibi domatesin yetişeceği alanlar olarak, tarımıyla İstanbul'un fırsatıyız biz. Anlayamadıkları, göremedikleri, anlamlandıramadıkları fırsatıyız. Çatalca, Şile, Silivri, İstanbul'un fırsatı; Köyüyle, köylüsüyle, çiftçisiyle, o bölgenin verimli topraklarıyla… Anlatamadık gitti, derdimizi anlamadıklar gitti.”
“HAYVANCILIK BİTMETİ, BİTMEYECEK”
“Çok gündemde olan bir konu var geçen hafta mecliste konuşuldu; Mezbane” diyen Başkan Yılmaz, “Ne zor bir işmiş mezbaha yapmak! Gümüşyaka'da, Değirmenköy'de, Selimpaşa'da, Kavaklı'da, Ortaköy'de, Celaliye-Kamiloba'da, Fenerköy'de , Kadıköy'de, Çantaköy'de, Yolçatı'da vardı. Yani bu kadar mezbahanın olduğu bir ilçe, İstanbul'un en fazla hayvan varlığının olduğu ilçede şuan mezbaha var mı arkadaşlar Silivri'de? Yok. Olması gerekiyor mu? Gerekiyor. Peki neden yapmıyoruz? Koskoca Silivri hayvan varlığının en fazla olduğu Silivri'ye bir mezbahayı bize çok görüyorsunuz. Biz bu mezbahayı yapacağız. Eninde sonunda yapacağız. Hayvancıyla, çiftçiyle beraber yapacağız.
Hiç meraklanmayın Tarım Bakanımızın Danışmanı, Tarım Bakanımız ve Et Balık Kurumumuzun Genel Müdürüyle görüştük. Hayvan pazarımızın hemen üstüne bir mezbaha ve 5000 metre kapalı alanda bir et soğuk hava deposu yapacağız Et Balık Kurumu'nun Genel Müdürüyle. Hayvancılık nasıl bitmeyecek biliyor musun? Et Balık Kurumu ve Silivri Belediyesi gelecek köylerinize alım garantili hayvancılık modeline geçeceğiz. Diyeceğiz ki devlet malını alacak Et ve Balık Kurumu alıcın deposu da, mezbahası da, hayvan pazarı da burada. Girdileriniz ne?Kaba yem ihtiyaçlarınızı kademeli olarak destekleyeceğiz, sonra da hayvanınızı fiyatı belli alım garantisi belli sizden alacağız. İnanın 5 ineği olan 25 ineğe çıkacak, hiç ineği olmayanın 5 inek bakacak. Çünkü alım garantili bir modelde bu bölgede hedef hayvan ilk etapta 5'e katlamak, 10'a katlamak, 100'e katlamak çocuk oyuncağı…
Onun için bu mezbaha da olacak, Et Balık Kurumu'nun deposu da olacak. Çiftçi de, hayvancı da yalnız olmadığını bilecek. Biz sizinleyiz, sizinle beraber olmaya devam edeceğiz.Tarım Bakanımızın Baş Danışmanı Mücahit Beyle görüştük bu akşam veya yarın bir telekonferansla bir toplantı yapıyoruz. Projenlendiriyoruz, çok hızlı inşaatına başlayacağız. 4,5 yıldır yapmayanları benim bekleme şansım yok. İnandırıcılığını yitirmiştir bu kişiler benim nezdimde. Kusura bakma da benim elimi kolumu bağlamana da izin vermem. Benim amirim de değilsin, ben senden emir alacak pozisyonda da değilim. Arsa veriyorum yap kardeşim diyorum, alkış da senin olsun, oy da senin olsun, ben de seni ayakta alkışlayayım, teşekkür edeyim diyorum. Yapmıyorsun, ben ona yaptırmıyorsam o kadar da değil. Bakın göreceksiniz Et ve Balık Kurumu'nun deposu burada olacak, mezbanemiz burada olacak, hayvan pazarımız bir yerde olacak. Güzel bir entegre tesis ile hayvancılığın önünü açacağız” dedi.
“BU İŞLER YÜREK İŞİ”
“Bu işler yürek işi abi imzaylada, kağıtla da, kürekle de olmuyor, yürekle oluyor. Yüreğiniz varsa siz dertliyseniz, kederliyseniz, başınızı yastığa koyduğunuzda garibi, gurebayı, düşkünü, yetimi, çiftçiyi, köylüyü düşünüyorsanız çözüm üretirsiniz” diyen Yılmaz, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, “Ama niyetiniz bu değilse, niyetiniz kameranın ışıkları yandığında, deklanşöre basıldığında siyaset yapmaksa, üfürmekse, sallamaksa her taraf açık istedikleri gibi sallasınlar. Biz dinlemeyeceğiz. İşimize bakacağız Silivri için yaptığım eleştirilerin hiç biri siyaseten değil, hepsi yol gösterici, ön açıcı. Yol gösteriyorum, gelin bu kapıdan geçin çiftçiyle buluşun diyorum” mesajını yolladı.
“TAKDİR EDEMESELER BİLE TAKLİT EDİYORLAR”
“Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi de ilk kez arpa ve buğday dağıtım töreni yapıyor aynı saatte, takdir edemeseler bile taklit ediyorlar biliyorum” diyen Başkan Yılmaz, “Taklit ettiklerinden de doğru bir iş yaptığımı biliyorum. Çünkü bu topraklarda bu projeleri yapmam, bu kadar bu işe emek harcamamın sebebi oy kazanmak, bir daha belediye başkanı olmak değil. Doğduğum büyüdüğüm topraklara, bu her yanı şehit kanıyla sulanmış vatanıma hizmet etmek. Yaptığımız mücadele yerli milli niye diyoruz satın almadık biz üreticiyiz, alın teri 1000 ton tohum ürettik diyoruz bu tohumların hepsi yerli milli Türk malı İsrail tohumu değil. Biz millet olarak, biz devlet olarak milli, yerli tarım politikasıyla,savunma politikasıyla, ekonomi politikasıyla ayağa kalkabiliriz. Başaklarından akıl alarak, tavsiye alarak, başkalarının parmak sallamasıyla, yerimize oturarak bu işin içinden çıkamayız. Birleşmiş Kurulunda Cumhurbaşkanımız bir konuşma yaptı “Dünya beşten büyüktür” dedi. O kadar önemli bir söz ki 5 ülke bütün dünyanın zenginliklerini, güzelliklerini sömürüyor. Adam Paris'te öğle yemeğinde 3000 avroya şampanya açıyor, öğle yemeği yiyor. Ama Afrika'da bir bulamaç unu, tahılı bulamayan çocuk açlıktan ölüyor. Bu sürdürülebilir bir düzen mi? İnsan tecavüzcüsüne aşık olur mu? Avrupa'nın tohumda da, tarımda da, zirai ilaçta da, şeker pancarında da, glikozda da kurduğu bu düzen emperyalist, sömürgeci bir düzen değil mi? Türkiye'nin veya bizim gibi ülkelerin verimli topraklarını sömürmüyor mü bu düzen? Afrika'da açlıktan ölen çocuklar inanın umurlarında bile değil. Bir hamlede Ruanda'da 400.000 kişiyi katleden Fransa'nın umurunda mı Afrika? Bugün tahıl koridoru içinCumhurbaşkanımız, Putin ile Avrupa Birliği ile görüşüp Afrika'daki aç insanlara tahıl gitmesinin önünü açmaya çalışıyor. Bu sürdürülebilir bir durum mu ya? 5 tane baron oturmuş bütün dünyanın ekonomisine yön veriyor, dünyayı sömürüyor “şeker pancarı ekmeyeceksin glikoz şurubu alacaksın” diyor ve o glikoz şurubunun içine de on binlerce dolara avroya satacağı kanserojen maddeleri enjekte ediyorlar bizi kanser ediyorlar sonra o ilaçları da satıyorlar. Tohum İstrail tohumu, İsrail'in istediği kadar alabiliyorsun rekolteyi. Diyor ki “Bu yıl yapacağım ayçiçeği tohumunda, arpa tohumunda 300 kiloyu geçmeyecek verim”… Siz de diyorsunuz ki ‘bir hastalık geldi'. Hastalık gelmiyor. Hastalığı da o tohumun içine koyan İsrail zaten. Nasıl ki o İsrail'den İHA, SİHA beklerken bölücü terör örgütünün mağarasını bombalayamazken, parasıyla bize yollayıp önden de bölücü terör örgütüne de haber veren İsrail” Türkiye bugün ne yapıyor? İHA'sını, SİHA'sını, insansız savaş uçağını da tankını da her şeyini kendi yapıyor. Ne yaptı Türkiye %100'e yakın milli bir savunma sanayi oluşturdu” şeklinde konuştu.
“MİLLİ TARİM POLİTİKAMIZ OLMASI GEREKMİYOR MU?”
“Milli bir tarım politikamız olması gerekmiyor mu?” diye soran Başkan Bey, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Kırmızı kaplı bir milli güvenlik kitabımız gibi kırmızı kaplı kitabın içinde değiştirilemeyecek hükümler olacak. Başbakan, cumhurbaşkanı, vekil değişsin, tarım politikasının değişmemesi lazım. O politikalar milli, yerli Türk milletinin esaslarına göre oluşmuş politikalardan oluşmalı.
“TARIMSAL KALKINMA MODELİNİ HERKESE ÖRNEK VE ÖNDER YAPMAYI HEDEFLİYORUZ”
Biz bugün yerli ayçiçeği tohumu, yerli arpa tohumu, yerli atalık fideler, domates derken yanımızda 20 milyonluk pazar var, üretelim Silivri'yi kalkındıralım istiyoruz. Buradan bir hikayeyle bir tarımsal kalkınma modelini herkese öncü, örnek ve önder yapmayı hedefliyoruz. Hedeflerimiz büyük, ufuklarımız büyük, bunu anlayamayanlar, kavrayamayanlar, basit siyasi hesaplarla “Silivri Belediyesi benim olsun, büyükşehir benim olsun”gibi sığ hesaplarlahedefe varmaya niyet eden siyasetçiler de mevcut değil mi? Mevcut. Hiçbirine takılmıyorum, geriye bakmıyorum, dikiz aynasına bakarak siyaset yapmıyorum, koşar adımlarla hedefe doğru yürüyorum. Bunu yaparken de milli yerli politikalarla bu işi sürdürüyoruz. Bugün arpa yerli, milli Türk tohumu, üreterek dağıtıyoruz.”
“GAYRİ MİLLİ DÜŞÜNCEYLE YAPISIYLA MİLLİ PROJEYİ ELEŞTİRİYORLAR”
“İBB satın alarak dağıtım yapıyor” diyen Yılmaz, “Allah razı olsun. Bütçeden alıyor, borçla alıyor, faizle alıyor ama çiftçiye destek oluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bile bizi taklit ederken, burada birisi çıkıyor diyor ki aklınca kahvelerde siyaset yapıyor “Başkan tohum dağıtıyor, bu işler tohum dağıtmakla olmaz.” Bu işler ne dağıtmakla olur? Yerli milli Türk tohumunun dağıtılmasını eleştiriyor. Çünkü yerli milli düşünce yapısına sahip değiller. Gayri milli bir düşünce yapısıyla milli bir projeyi eleştiriyorlar. Bırakın buradaki vatandaşların size gülmesini kargalar bile güler. Bu iş tohum dağıtmakla olmaz neyle olur? Kahvede oturalım çay içelim, fıkra anlatalım birbirimize, askerlik anılarınızı anlatın ben de anlatayım, ne iyi başkan geldi konuştuk, şakalaştık” dedi.
“GÖMLEĞİN İLK DÜĞÜMESİNİN DOĞRU BAĞLANMASI LAZIM”
Başkan Yılmaz açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Çizmeleri, çarıkları ayağımıza geldiğimiz gün giydik hiç çıkarmadık. Çıkarmaya da niyetimiz yok. Genç kardeşlerimize de çizme, çarık giydirmek için mücadele ediyoruz. Genç çiftçilerin bu toprakta olmasıyla amca düşünmeyecek “Ben gittikten sonra bu toprakları kim ekecek, kim dikecek” diye.Katma değeri yüksek ürünleri de ekmeliyiz. Gömleğin ilk düğmesinin doğru bağlanması lazım. Sizin yerli, milli, kendinize yeten bir politikanız yoksa yaya kalırsınız. Bakın Rusya ayçiçeği tohumu bulamadı. Neden biliyor musunuz? En büyük ayçiçeği tohumu tedarikçisi kim Ukrayna? Bugün savaşıyor, savaşta. Şimdi tohum yok Amerika da vermiyor, Avrupa Birliği vermiyor, Türkiye'den istiyor. Dönüyor cumhurbaşkanımız bakıyor ayçiçekte Türk tohumculuğu yerlerde %5 pazardaki payı Türk tohumculuğunun %95'i yabancı menşeili Avrupa ve İsrail. Düşünmeli, biraz eleştirel bakıp neden %5 Türk tohumu kullanıyoruz da %95 yerli değil? İşte bunu 3 yıl önce düşündük. 3 yıl önce Ar-Ge çalışması ile Trakya İl Müdürlüğü, Trakya Tarımsal Araştırma Merkezi, Trakya Tohumcular Derneği Silivri Belediyesi ortaklaşa bir proje yaptık. 8 tane Türk tohumu ektik. O zaman da güldüler bize. Evet yaptık, sonuçlarını aldık. Bir önceki hasatta 1200 dönüm yere ayçiçek ektim ben TR-2242 Türkiye Edirne Konya tohumun ismi. 2 tip tohum ektik bir tanesinden fevkalade sonuç aldık. 65bin litre de ücretsiz yağ dağıttık. Beğendiğimiz tohumu bu yıl huzurunuza çıktık.Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu cumhuriyetimizin 100. Yılı dedik 2023 yılında her biri 12,5 dönüm yer eken tohumları sizlerle paylaştık. Allah razı olsun sizler de Türk Tohumcusuna destek oldunuz. Silivri'nin tarlalarında Türk oğlu Türklerin üretmiş olduğu tohumlardan olsun. O kadar önemli ki bu Silivri'den bu dalga yurdun dört bir yanına yayılsın. Biz niye kendi tohumumuzu üretemeyelim? Arpada başardık Ayçiçekte de başaracağız. Siz destek olursanız tohumcu para kazanır, tohumcu para kazanırsa, daha iyi mühendis istihdam eder, daha fazla araştırma geliştirme yapar, daha fazla labartuvarına yatırım yapar. Ama siz tohumcuya destek olmazsanız o da gider İsrail'in tohumunun distribütörü olur.Biz bize yeten, kendimize yeten bir üretim ve tarım politikasına ihtiyaç duyduğumuz ortadayken Silivri Belediyesinin çalışmalarıyla öncü, örnek, önder projelerle sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum.
“DİZ ÇÖKMÜŞ, TESLİM OLMUŞ BİR MALİ YAPIDA DEVRALDIK”
Göreve geldiğimizde şikayet olsun diye söylemiyorum ama maaşların ödenmediği, ikramiyelerin bekletildiği, 1 yıllık işçi ikramiyesinin borcunun biriktiği, 1 milyon dolar sırf işçi ikramiye borcunun olduğu, 200 trilyon vergi borcu, müteahhit borçlarıyla neredeyse diz çökmüş teslim olmuş bir mali yapıyla belediyemizi devraldık.
“2 YILDA BİZ BUNLARI OTURTTUK”
Allaha çok şükür ki bugün işçinin tüm borçları ödendiği gibi işçiye tek kuruş borcu olmayan kendi döneminde 200 Milyon vergi borcunun 170 Milyonluk kısmını ödeyen, yine kendi döneminde vergisini günü gününe ödeyen 20-30 belediyeden biri olan ve mali olarak ayakta duran bir yapıya kavuştuk.
“İLK DEFA BÜTÇE FAZLASI VERDİK”
Pandemi ile çok ciddi bir mücadele verdik. Ekonomilerin halini biliyorsunuz, deprem, ekonomik kriz ama her şeye rağmen bugün Silivri Belediyesi ekonomik problemlerini yenmiş bütçeye sahip.İlk yıl benim yapmadığım bütçeyi denk, son 3 yılda Silivri Belediyesi tarihinde ilk defa bütçe fazlası verdi. Bütçe fazlası ne demek? Borç yapmamak demek, gelirin giderinden fazla olması demek.Göreve geldiğim günden beri tek kuruş kredi kullanmadık, tek kuruş faiz ödemedik. Bunları yaparken hep helali haramı bilerek, belediyenin bütçesinin kendi evimizin bütçesi gibi yöneterek ve 1 liralık işi 5 liraya 10 liraya yaptırmayarak sağladık. Bu arada belediyenin en büyük gideri çöp toplama hizmetlerine verilen ihalelerdi. Göreve geldikten sonra çöp toplama işini belediye bünyesine alarak, çöp toplama ihalesini iptal ettim, bir daha da ihale yapmadım. İstanbul'da ilk belediye başkanıyım çöpünü toplayan ve ihale etmeyen.
“SİLİVRİ BELEDİYESİNİN PARASI ÇÖPE GİTMEDİ”
18 Milyon'du 2019'daki bir yıllık maliyeti çöp ve temizlik işlerinin. ben 1.400.000 liraya topladım bir sonraki yıl. Şuan geçtiğimiz yıl 14,5 milyon liraya topladım. Mazot giderler, bu arada 85 tane araç aldık borçsuz harçsız kredi kullanmadan şuan Silivri Belediyesi ölçeğindeki bir belediyenin çöp toplama hizmeti 125 trilyona-150 Milyon'a ihale ediliyor çevre ilçelerde… Biz 14,5 Milyon'a topluyoruz.Bugün bizim paramız varsa, kasamız doluysa, işçimize zamanında ödemelerimizi yapıp, bu parkları, bu bahçeleri, bu yatırımları yapabiliyorsa Silivri Belediyenin parasını çöpe göndermediğimiz için size hizmet olarak gönderdiğimiz için.
“UNUTULAN BİR BÖLGEYDİ”
Çanta'ya yaptıklarımız yapacaklarımız mevcut. Çağdaşkent unutulan bir bölgeydi. Yol, ışıklandırma, parke, tretuvar, ağaçlandırma bitirdik Allah'a şükür. Bugün üzerinde bulunduğumuz, daha önceki belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun, yapılan bir tesis, park vardı tamamen yeniledik bitirdik. Aşağıda yine rahmetli Saffet Başkanımızın yaptığı tesisler atıl durumdaydı, yeniledik halı saha, basket sahası, tenis kortu ekledik. Yapmaya devam edeceğiz. Gençlere yatırım yapmaya, hizmet etmeye devam edeceğiz.
“BİZ ÇALIŞMAYA, BİRİLERİ LAF ÜRETMEYE DEVAM EDECEK”
Silivri Belediyesi bugün kendi ayakları üzerinde duruyor ve her belediye tarafından örnek alınıyor. Belediyenin yönetimi emin ellerde ve kahvede, kıyıda köşede dedikodu yapmakla fitne üretmekle kimse bir yere varamaz. Biz çalışmaya, birileri laf üretmeye devam edecek.”
Sevginar SALİ