Çıkan Kısmın Özeti: İstanbul Emniyet Müdürü'nün oğlunun da karıştığı, ölümle sonuçlanan drag kazası dosyasında Ekonomi Bakanlığı'ndan gelen bir yetkili yanan aracın bagajında bulunan cesede el koymak ister. Ancak ceset, birkaç dakika önce kimliği belirsiz kişilerce morgdan alınmıştır… Bakanlığın, işlerine burnunu sokması üzerine öfkelenen Müdür; Komiser Tahsin'e her türlü yetkiyi sağlayacağını belirtir.
Müdür'ün parlamasını fırsat bilen Komiser Tahsin, bıyık altından gülerek odadan çıktı. Koridorda karşılaştığı Dok neye güldüğünü sorduğundaysa bir şey söylemeden kantine çekti ihtiyar otopsi memurunu.
- Sana bugün kahve benden!
Aralarında bir kahvenin hiç lafı olmazdı ama bu sevinç haliyle sunulan ikram, Dok'un merakını cezp etmişti. Kahvelerini yudumlarken sigara içmek üzere dışarı çıktıkları sırada Müdür'ün bakanlık görevlisini öğrendikten sonra sinirlendiğini ve emniyet müdürünün oğlunu sorgulama konusunda dahi her türlü yetkiyi verdiğini göğsü kabararak anlattı Komiser Tahsin. O anlattıkça Dok da neşelenmişti.
- O zaman sana bir sürpriz...
Dok'un merak uyandıran sözlerine karşılık sigarasından son nefeslerini çekip izmariti çöpe fırlattı Komiser Tahsin. Dok, bir sır veriyormuşçasına komisere doğru eğilip sesini alçaltarak konuşmaya başlamıştı:
- Ben bilmem ama şu drag kazasında yanan araçla ilgili bir rapor gelebilir bugün sana… Nazan'a bir şey sorayım diye gitmiştim laboratuara, Berk'le karşılaştım. Otomobilin işini ona vermişler meğerse… O da yanmış, kül olmuş arabadan harikalar yaratmış… Sen ona bildiğini çaktırma da, çocuğun hevesi kırılmasın!
Komiser Tahsin iyiden iyiye meraklanmıştı. Tüm ısrarına rağmen Dok'tan bir şey öğrenemeyeceğini anlayınca beklemeyi tercih etti. Yine de, kahveleri de bitip içeri girmek için yürümeye başladıklarında Dok'a dönüp “Bugüne yetişir mi sence rapor?” diye sormaktan geri kalmadı. Çocuklar gibi sabırsızlanması, Dok'u neşelendirmişti. Bilemeyeceğini ifade eden bir mimikle omzunu silkiyordu ki, Cinayet Büro'nun kapısında elinde bir dosyayla bekleyen Berk'i gördüler.
- Amirim! Ben de size geliyordum…
Berk'in sözleri, Komiser Tahsin'i daha da neşelendirmişti. Yine de Dok'un talimatı gereği, bilmezden gelerek göz kırptı Berk'e doğru. Dok, ikiliyle vedalaşıp kendi çalışma alanı olan otopsi odasına ilerledi.
- Amirim, bunu görünce çok şaşıracaksınız!
Berk, laboratuarın çaylağıydı. Ekibe en son dahil olan o olduğu için, çok ciddi işleri ona şimdiye dek pek vermiyordu Laborant Nazan. Ancak çocuğun üniversitede otomotiv ile ilgili bir bölüm okumuş olması, bu konuda onu ön plana çıkarmış olmalıydı.
Komiser Tahsin, Cinayet Büro'da bazı işlerle uğraşan Hale'nin dikkatini dağıtmak istemediği için Berk'le birlikte kendi odasına geçmişti. Koltuğuna oturup Berk'e de masasının karşısındaki sandalyelerden birini işaret ettiyse de, çocuk heyecandan oturamamış ve ayakta anlatmayı tercih etmişti.
- Araç gerçekten de pert olmuştu ancak bazı aksamları hala üzerinde çalışılabilecek durumdaydı amirim.
Elindeki fotoğraflardan birkaç tanesini komiserin önüne koydu Berk. Bu fotoğraflar, tek başlarına çok da bir şey ifade etmiyordu. Zira araçtan sökülen, bir kısmı kararmış bazı unsurlardı sadece…
Berk, hevesle anlatmayı sürdürüyordu:
- Ancak… Fren balatası üzerinde inceleme yapabildim. Balatanın, fren ile bağlantısında olmaması gereken bir şey fark ettim…
Komiser Tahsin, merakla doğrulmuştu oturduğu koltuktan. Berk'in, önüne koyduğu bir diğer fotoğrafa da bir şey anlamadığı halde çocuğun konsantrasyonunu bozmamak için baktıktan sonra açıklama yapmasını bekledi.
- Fren balatası ile fren arasında bir kablo kesilmiş.
Komiserin önüne son koyduğu fotoğrafta bir yere işaret eden Berk'in gösterdiği yere bakan Komiser Tahsin, bağlantı kopukluğunu görebildi. Gözleri parlamıştı. “Yani…” diye homurdandı.
- Yani, bu kesinlikle bir sabotajmış amirim.
Komiser, şimdi ne yapacağını düşünüp kafasında bir plan oturtmaya çalışırken Hale kapısını tıklatmıştı. Kafasını içeri uzatıp, “Amirim, şu emniyet müdürünün oğlu getirilmiş…” dediğinde komiserin kafasındaki planlamayı inşa etmesini sağlamıştı.
(Devam Edecek)