Komiser Tahsin, olay gecesinde Şile’ye sapan ıssız yolda yanına gelip konuşan ve sonra lüks arabasıyla uzaklaşan yaşlı adamın aracının plakasını araması için Hale’ye iletmişti. Hale, plakanın sahibini çıkarmış ve ismi yazdığı kağıdı Komiser Tahsin’e teslim ettikten sonra kaza gecesi olay yerinde oldukları için emniyete ifade verenlerin ifadelerini incelemek üzere Cinayet Büro’dan çıkmıştı.
Komiser Tahsin, elindeki kağıda baktığında kağıtta yazan isme ilk başta inanamadı. Birkaç kez okuduktan sonra, bunun ünlü oyuncu Orçun Kop olduğunu anladı. Araç, Orçun Kop’un üstüne kayıtlıydı. Birkaç kez sinema filmlerinde denk geldiği Orçun, çok genç bir oyuncuydu. Kafası karışan tecrübeli amir, ilk fırsatta ilgilenmek üzere bu detayı aklının bir köşesine yazdı.
İlk durakları, hastaneydi. Elde ettikleri yeni bilgiler ışığında daha önce yarışmış olduğundan emin oldukları Erhan Tuğla hakkında Kerem Ulaş’ı biraz daha sıkıştırmayı planlamışlardı. Daha birkaç saat önce gelip, Kerem’in (ve babasının) avukatı tarafından kibarca kovuldukları odaya kendilerinden daha emin bir şekilde girmeleri ile şoka uğramaları bir oldu: Oda bomboştu!
Sanki birkaç saat önce ölümcül bir kazayı ciddi hasarla atlatmış bir adam bu odada hiç kalmamış gibiydi! Necip, fırlayıp katta görevli hemşireleri bulmak için uğraşırken Komiser Tahsin de hayretler içinde, ellerini beline dayamış bir şekilde yavaş adımlarla koridora çıktı.
Birkaç dakika içinde, gittiğinden daha hızlı bir şekilde dönmüştü Necip. Ellerini havaya kaldırıp "Yok, yok, yok!” diye bağırdı.
- Koskoca katta, şurada kalan çocuğun hangi odaya taşındığına dair bilgi verebilecek bir kişi bile yokmuş amirim; inanabiliyor musunuz?
Komiser Tahsin, kafasını ağır ağır sağa sola sallarken bıyıkaltından gülümsüyordu.
- Yoktur Necip, yoktur. Ben daha nelerin olmadığını gördüm; bu ne ki?
Necip’in bir şey söylemesine fırsat vermeden, koridorda geldikleri yöne doğru ilerlemeye koyulan Komiser Tahsin; hastanenin dışına çıktıklarında bir sigara yakar ve ilk kez nereye gittiklerini soran Necip’e doğru göz kırpar. Bu kez, Kerem Ulaş’ı ne yapacaklarını sorar Necip; buna cevaben de omzunu silker Komiser Tahsin. Arabaya bindiklerinde merakına yenilen Necip’in son sorusunu tekrarlaması üzerine kontağı çevirecekken duran Komiser Tahsin; derin bir nefes alıp soruya cevap verir.
-Bu tarz kaçakların hep bir pes etme noktası olur Necip. Er geç pes edecek, saklanan ne varsa ortaya saçacak ya da…
Bir an duraksayınca Necip "Ya da?” diye sormaktan geri kalmamıştı. Gülümseyen Komiser Tahsin, sözünü tamamladı:
- Ya da, pes edeceği anlaşılınca ortadan kaldırılacak.
***
Ekibin, emniyette bıraktığı üyesi Hale’yle telefonda kısa bir iletişim sağlayan Komiser Tahsin; oyuncu Orçun Kop’un o sıralar yer aldığı dizinin seti hakkında bilgi almıştı. "Şansa bak!” diye homurdanan amirinin neyi kast ettiğini, sete varana dek anlayamadı Necip.
Orçun Kop’un başrolünde oynadığı dizi ‘Taraksız Delikanlı’;
Şile’de çekiliyordu!
Araç Şile’de, setin önünde durduğunda Necip bir ıslık öttürdü. Kendisine soran gözlerle bakan amirine doğru sorusunu yöneltti:
- Buradan, kazanın olduğu yer kaç dakika tutar amirim?
Komiser Tahsin, gözlerini kısıp biraz düşündükten sonra "Yirmi!” diye cevapladı. Akabinde araçtan indiler. Yavaş adımlarla sete yönelen ikili, aradıkları kişiyi çok çabuk bulmuştu. Meşhur bir oyuncu olmasının yanı sıra çok da alışık olunmayan bir saç modeli olan ve gözleri klasik Türk erkeklerinin aksine çekik olan Orçun Kop, hemen belli ediyordu kendisini kalabalıklar içinde.
Bir olay yerinde parmak izinizin bulunması şüphesiz ki sizi de şüpheliler arasına sokar. Bir olay yerinde bulunmanız ise, sizi muhtemelen katil diye yaftalamalarına neden olur. Her iki ihtimalde de yanlışlığı kanıtlamanız kolaydır. Fakat size ait bir aracın, nasıl olup da bir olay yerinde bulunduğunu kanıtlayamazsanız; işbirlikçi olarak adledilirsiniz ve bu sıfattan kurtulmak, o kadar da kolay değildir.
Komiser Tahsin, en çok da bunu merak ediyordu: Orçun Kop, bu sıfattan sıyrılabilecek miydi?
(Devam
Edecek)
