Günahsız bir şarkı çalmaya başlar, tanıdık, bildik, kendi halinde…
Boşluk?
Boşluktur kabahatli… Kadın ne yaparsa boşluk yüzünden yapar, adam da öyle…
"E dolsun bu boşluk” denir…
Yerine birilerini koyma çabası bundandır… Çaresiz zamanlarda koklansa da, kimse kimsenin muadili olamaz, asla!
Karanlıkta herkes aynı değildir…
"İlaç niyetine” denir, " çaresizlik” denir… O anlarda en yakında kim varsa artık…
Bilirsiniz, dillendiremez, unutmaya çalışırsınız, yaşamış fakat kendinize bile itiraf edemezsiniz!
Ruhun derinlerinde bir yerde intikam duygusu da sobelenmeyi bekler, kimi inatla besler, kimi neden tanımadığı bir adamla (kadınla) bu kadar hararetli zaman geçirdiğinin farkında bile değildir…
Sağlama alma çabaları, garanticilik bir de toplumda saygı görmek, parmakla gösterilmek girince işin içine…
Takkenizi önünüze alıp, azıcık düşündüğünüzde; ne mantıklı geliyorsa artık…
Sevgiymiş, aşkmış, delikli kapik etmez gündüz gözüyle...
Gece, başka!
Gece bildiğin orospudur!
En zayıf yerden yakalar, umut olur, beklenti olur, cesaret olur, anlatamadığın, dillendiremediğin kendine yakıştıramadığın ne varsa o olur…
Perde olur, sis olur, güç olur, tövbe olur, günah olur, ayıp olur, hata olur, " keşke yapmasaydım” olur…
Tüm kötülüklerin anası alkol değil, gecedir!
Örtmek gibi, saklamak gibi, aramızda kalsın gibi bir misyonu vardır…
Masum korkar, günahkâr gece olsun diye bekler.
Kim günahkar, kim masum olduğunu bilmez oysa…
Aynada herkes güzel, herkes diğerlerinden farklıdır…
O yüzden cehennem kimseye yakışmaz!
Başkaları ölür olmadık zamanlarda.
Başkaları doğar ölenlerin yerine...